Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçındaki o vahşet...
Bir kulüp başkanının sahaya girip de hakemi yumruklaması. Yere düşen hakemin tekmelenmesi.
Ne olursa olsun affedilecek bir olay değil.
Ama bu olay oldu diye her şeyin unutulması da olmaz. Hele de TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin çıkıp da kendilerinden başka herkesi suçlaması da olmaz.
Ne yani?
- Hakemlerin sezon başından beri yaptıkları büyük yanlışları görmeyecek miyiz?
- Aynı pozisyona bir maçta penaltı verip, diğerinde devam diyenlerin neden böyle yaptıklarını sorgulamayacak mıyız?
- TFF yönetiminin saçma sapan kararlarını, uygulamalarını "Aman ne güzel" diyerek geçiştirecek miyiz?
- Örneğin Ankaragücü maçında Halil Umut Meler'in durduk yere Ankaragücü oyuncusuna kırmızı kart göstermesine bir şey demeyecek miyiz?
Peki... İkide bir Zihni Sinir proceleri icat eden TFF Başkanı'nın her dediğine kafamızı mı sallayacağız?
Koskoca adamın "İstifanızın isteneceği ileri sürülüyor. Buna ne diyeceksiniz?" diyen gazeteciye "Sen de şu kapıdan çıksan, yolda araba çarpsa. Ölebilirsin desek burada hep oturacak mısın? Hiç çıkmayacak mısın buradan" şeklinde beyin yakan cevabına "Aman da ne güzel espri" diye alkış mı göndereceğiz?
Neyse...
Bu TFF Başkanı'na en güzel cevabı Kulüpler Birliği Vakfı toplantısından sonra Ali Koç verdi. Önce Koç'un sözlerinden öne çıkanları paylaşayım:
- Halil Umut Meler’in yaşadıkları ve kare kare seyrettiğimiz kameraya yansıyanalar hepimizin içini acıttı. En çok doğal olarak ailesinin içini acıtmıştır. Kendisine, ailesine, maçı yöneten hakemlere ve Türk futbolunun geneline çok çok geçmiş olsun demek istiyoruz. Önemli olan Halil Umut Meler’in bir an önce sağlığına kavuşması ve o anın verdiği üzüntü ve şokla verdiği kararı değiştirip yeşil sahalara dönmesini gönülden diliyoruz. Zaten hakem kalitesindeki sıkıntılar hepimizin malumu. Türkiye’nin en iyi hakeminin bu trajik olaydan sonra kararını gözden geçirip dönmesini canı gönülden arzu ediyoruz.
- Görmeyi hiç arzu etmediğimiz bir olayla karşı karşıya kaldık. Ancak şunu da unutmayalım bu hadise daha önce statlarımızda defalarca yaşandı. Belki bu kadar göz önünde olan bir maçta değil ama yıllarca pek çok maçta benzer olaylar ne yazık ki yaşanmıştır. Gün büyük bir cesaret ve kararlılıkla birikmiş sorunların üzerine gitme ve bir daha benzer olayların yaşanmaması için ne adım gerekiyorsa atma günüdür. Bu yaşananları geniş açıdan ele almamız lazım, buralara nasıl geldiğimizi iyi anlamamız lazım. Gerçeği hep birlikte görmemiz gerekmektedir. TFF, Merkez Hakem Kurulu (MHK), hakemler, kulüplerimiz, medya, taraftarlar, teknik direktörler herkesin nereden nereye geldiğimizi çok iyi irdelemesi gerekmektedir. Hepimiz bu son yaşananlardan hareketle Türk futbolunu enine boyuna düşünmek zorundayız. Bu noktaya nasıl geldiğimizi anlarsak, bundan sonrası için çözüm bulabiliriz.
- Bu sorunlar Türkiye Futbol Federasyonu'nun kendisini ayırıp, sorumluluğu başkalarına yükleyerek çözebileceği sorunlar değildir. Türk futbolunun yönetiminden sorumlu olan TFF'nin; spor medyasını, teknik direktörleri, eski hakem yorumcularını, televizyon yorumcularını, büyük fedakarlık eden spor kulüplerimizi, bu spor kulüplerimizin başkanlarını ve yöneticilerini bu olayda suçlayıcı, azmettirici hatta mahkum edici tavrı biraz önce yaptığımız toplantıda şiddetle reddedilen ve kabul edilemez bir unsur oldu.
- Ayrıca Mehmet Büyükekşi’nin 2019-2020 ve 2020-2021 sezonlarında Gaziantep FK başkanlığı yaptığı dönemde hakemlerle ilgili yaptığı açıklamalara da göz atmanızı rica ediyorum.
- Sorumluluğu başkalarına yıkmak, kendi sorumluluklarını görmezden gelmek, kronikleşmiş sorunları çözmek için bu olayı fırsat olarak kullanmaktır. Bir kez daha bu tabloya baktığımız zaman futbol rekabeti üzerinden ne kadar ayrıştığımızı görebiliyoruz. Hala gerçeği idrak etmek yerine daha da ayrışmaya ve çatışmaya evriliyoruz. Artık bunun yeri ve zamanı değildir. Bunu yapanlara izin verilmemelidir.
- Bugüne kadar örtbas edilen çok ama çok daha vahim olaylar ülkemizde yaşanmıştır. Hayat ve futbol bir şey yaşanmamış gibi devam etmiştir. Bu defterleri de açmanın zamanı gelmiştir. Ama bugünden sonra başta TFF olmak üzere tüm paydaşlarının yaptıkları yanlarına kar kalmamalı ki bu sorunlar inandırıcı, kalıcı bir son bulsun. Bu kararlılığı hep beraber göstermek zorundayız."
- Bizleri rahatsız eden unsurlardan bir tanesi de UEFA’ya, FIFA’ya, İngiltere’ye teşekkür eden TFF başkanının hiçbir şekilde kulüplere, Kulüpler Birliği Vakfı’na, sporculara, Halil Umut Meler'e yapılan saldırının ardından gösterdikleri refleks için teşekkür etmemesi. Bu da aslında çok şey ifade ediyor.
- Federasyonlar değişiyor, MHK değişiyor ama değişmeyen bir yer var, sorunlar aynen devam ediyor. Bu konuda federasyon bir irade göstereceğini bizlere iletti. Bakalım bu olaydan sona ne olacak göreceğiz.
- TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi Gaziantep FK Başkanı olduğu dönemde hakemler hakkında farklı, TFF Başkanı olduğu dönemde farklı konuşuyor. Bu durum biraz takiyeye giriyor. Kendisi de bu sorunları yaşadı. Hakemlerle ilgili 6-7 kez açıklaması var. Dolayısıyla sınırın bu tarafına geçince herhalde o yaşadıklarını unutmamıştır diye düşünüyorum. İşlerin ele alınış şeklinde baktığımız zaman ciddi bir acemilik, tecrübesizlik olduğu net bir şekilde görülüyor.
- TFF maçları süresiz erteleme kararı alırken kulüplere başvurmadı. Herhalde kafasında başka bir takvim vardı ama aklı selim kazandı. Fenerbahçe takım otobüsü kurşunlandı. 50 kişi vardı otobüste. Viyadükte kurşunlandı. Hala faili meçhuldür ve daha önce de söyledim, bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ayıbıdır. Orada bile maçlar oynandı. Hatta "Fenerbahçe sahaya çıkmazsa cezaya katlanır" denildi. Bence acele verilmiş bir karardır. Yine de bu karara saygı duymak zorundayız.
- Hakem müessesinin durumu ve performansı ortada. Yaşanmasını istemediğimiz bir olay yaşandığı için onları (Hakemleri) unutacağız, göz ardı edeceğiz diye bir durum yok. Bir adım daha öteye gidelim, bizim federasyonla yaptığımız toplantılarda çok ciddi radikal adımlar atılacağı, hakem sıkıntısının minimize edilmesi için ciddi yol alınacağı bizlere anlatıldı. Federasyon da bu hakemlerle gidilemeyeceğini defalarca ifade etti. Şimdi göreceğiz. Almanya'da toplantılar yapıldı, atamalar yeni sistemler getirileceği ifade edildi. Federasyon bir ara 'Bu hakemler bizi de mi yemeye çalışıyorlar.' diye kuşkuya girdi. Hakem sorunu devam ediyor. Büyük bir talihsizlik yaşandı. Bu talihsizliği Türkiye'nin en iyi hakemi yaşadı. Kimse yaşamasın.
Ali Koç haksız mı?
Ne yani, şimdi her şeyin üzeri örtülecek mi?
TFF Başkanı'nın gevrek gevrek gülerek gazetecilere "Pozitif olalım, olumlu bakalım" demesi neyin nesidir?
Faruk Koca'yı iyi tanıyormuş da "Faruk Başkanımız böyle biri değildir" diyor bir de. "Bir sağlık durumu mu oldu? Ne oldu? Bilmiyoruz” diyerek savunma bulmaya çalışıyor.
Defalarca kez yazdım. Bir daha tekrarlıyorum.
Futbol Federasyonu'nu futboldan gelen, bilen kişiler yönetmeli. Müteahhidi, holdingcisi, ayakkabı üreticisi değil.
Bu iş baştan çözülmeli.
Slaven Bilic'in Beşiktaş'tan ayrılıp Türkiye'den giderken ülkemizle ilgili söylediği son sözü hatırlatarak bitireyim yazıyı:
"Türkiye’de temel problem şu; bilgili insanların yetkisi yok, yetkililerin de bilgisi yok..."
Gürel Yurttaş/yeniçağ