Şeref Görkey ve Hakkı Yeten gibi efsaneler, bir kuşağı nasıl Beşiktaş taraftarı yapmışsa 1980’lerin başında kurulup on yıl içinde büyük başarılar kazanan kadro da bir başka kuşağı Beşiktaşlı yaptı. 1960’ların ve 1970’lerin büyük futbolcuları da iki kuşağı birbirine bağladı. Vedat Okyar, Sanlı Sarıalioğlu, Yusuf Tunaoğlu ve daha pek çok oyuncu, Metin-Ali-Feyyazlı yıllar denen kadronun öncülüydü. Bugün Çarşı dediğimiz ve kökleri çok eskiye dayanan taraftarları, yöneticileri, başkanları, başkanlar içinde Süleyman Seba’yı ve elbette İnönü Stadyumu’nu da unutmamak lazım.

Siyah-beyaza gönül veren ve her şeyden evvel bir taraftar olan Ahmet Özdemiroğlu, kaleme aldığı 'Beşiktaş Efsanesi’nde bu büyük tarihi hatırlatıyor bize.

'ŞEREF'İNLE OYNA, HAKKI'NLA KAZAN'

Özdemiroğlu, kuruluştan günümüze Beşiktaş’ın başarılarına, başarısızlıklarına, mutlu ve hüzünlü günlerine, oyuncularına, yöneticilerine, taraftarlarına dek uzanan ve Türkiye futbol tarihine dair bir hikaye anlatıyor. Beşiktaş’ın hikayesini…

Özdemiroğlu, Beşiktaşlı olmanın ne anlama geldiğini açıklarken bahsi geçen hikayenin özünü ortaya koyuyor: "Beşiktaş, Türkiye’nin en çok şampiyonluk kazanan, en fazla taraftara sahip, medyada en çok destekçisi olan kulübü değildir. Avrupa kupalarında birkaç belli maç dışında büyük başarıları yoktur ve hiçbir zaman istikrarlı bir zafer abidesi olmamıştır. Beşiktaş’ı tutmak tamamen başarıya, galibiyet ve şampiyonluklara odaklanmış taraftar profili için pek uygun değildir aslında. Neden Beşiktaşlı olunur peki? Bir taraftardan çok daha fazlası olmaktır Beşiktaşlı olmak. Bir kere, adaletli ve dürüst iseniz, çalışkan, cesur, azimli ve inançlı iseniz, asla vazgeçmeden mücadele ediyorsanız, rakiplerinize saygı duyuyorsanız, centilmenseniz, hak ederek kazananı destekliyorsanız, tevazuyu asla elden bırakmıyor ve kibirden uzak duruyorsanız, insanlar arasında ırk, dil, din, renk, mevki, cinsiyet ayrımı gözetmiyorsanız, emeğin ve alınterinin değerini biliyorsanız, toplumsal sorunlara duyarlıysanız, haksızın karşısında, mazlumun yanındaysanız Beşiktaşlısınız demektir."

 Beşiktaş Efsanesi, Ahmet Özdemiroğlu, 280 syf., İthaki Yayınları, 2024.

"Şeref’inle oyna, Hakkı’nla kazan" mottosuyla mücadele eden bir takımın, onun taraftarlarının, oyuncularının ve yöneticilerinin yazdığı bir tarihin ve hikayenin dönüm noktalarını aktarıyor Özdemiroğlu. Bu, aynı zamanda tribünden, babadan, dayıdan, mahalleden Beşiktaşlı olanların, Beşiktaş'la var olanların ve yaşayanların hikayesi. Yalnızca futbol değil, başka pek çok spor branşına gönül veren insanlarla kurulan Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün; nam-ı diğer "Arabacılar"ın ve "halkın takımı"nın öyküsü: "Paşazadeler, Dolmabahçe Sarayı’ndan idmanların yapıldığı Serencebey’e sarayın arabalarıyla gidiyorlardı. Halk, arabalarla yolculuk eden bu gençlere kendi aralarında ‘sarayın arabalıları’ demeye başladı. Zaman içinde ‘Arabalılar’ tabiri ‘Arabacılar’ olarak kullanılır hâle geldi. Uzun yıllar içinde bu sözcük bir hakaret, bir aşağılama tabiri gibi kullanıldıysa da saray eşrafında kurulmuş olmasına rağmen halkın sahiplendiği Beşiktaşlılar tarafından hiç önemsenmedi; bilakis Arabacıların tamamı Beşiktaşlı oldu."

Savaşlarda ölen oyunculardan sonra yeniden birkaç defa kurulan kadrolarıyla futbol takımı, Özdemiroğlu’nun çalışmasının ana eksenini oluşturuyor. İstanbul Ligi’nden Türkiye Ligi’ne uzanan ve bugünlere gelen, yalnızca sayılara indirgenemeyecek Beşiktaşlı olmanın ve Beşiktaş için mücadele etmenin erdemini yansıtan, vefadan fedaya varan bir serüven bu.

'BEŞİKTAŞ TARAFTARININ EN BELİRGİN ÖZELLİĞİ MÜTEVAZILIK'

19 Ocak 1941’de oynanan Süleymaniyespor maçında tribünlerden ilk kez yükselen "Kara Kartallar" tezahüratıyla Beşiktaş’ın bir sembolle anılmaya başladığını da 23 Kasım 1947’de İnönü Stadyumu’ndaki ilk maçta ilk golü atan Süleyman Seba’yı da hatırlatıyor Özdemiroğlu.

Oynanan maçlar, olaylar, goller, yenilgiler, galibiyetler, kazanılan ve kaybedilen kupalar ile Beşiktaş tarihinden anekdotlar sunuyor Özdemiroğlu. Bol kupalı seneler de kayıp yıllar da bunlara dahil.

Özdemiroğlu adeta bir maç anlatımı havasında yazdığı kitapta, Beşiktaş’ın hem ligde hem de Avrupa kupalarındaki dönüm noktası karşılaşmalarını ve kulüp tarihi için önemli olan anları hatırlatıyor bir kez daha.

Özdemiroğlu’nun anlattığı tarih, o tarihin içindeki olaylar ve isimler de Beşiktaşlılığın ne olduğunu ortaya koyuyor. 'Beşiktaş Efsanesi’nin özünde işte bu Beşiktaşlılık yatıyor: "Beşiktaş taraftarının en belirgin özelliği olan mütevazılık ise halkın takımı olmaktan, yani halkın içinden gelmesinden kaynaklanır. Bir diğer temel ilke ise dürüstlüktür. Beşiktaşlı için başarıya giden her yol mübah değildir; asıl olan bileğinin hakkı ile kazanmaktır. Beşiktaşlı, başarısız olduğu zaman rakiplerini karalayıp bahaneler bularak kendi eksiklerini örtbas etmeye çalışmaz, başarısızlığı büyük bir vakarla kabul ettiği gibi başarılı olduğu zaman da rakiplerini küçümsemez."

Gazete DuvaR