Bir açıklama yapıldı mı bilmiyorum?! Her ihtimale karşı tarihe not düşmek adına şu konuya girip çıkmak istiyorum...
Hani yoldan geçerken sıkışırsın da en yakın kahve ya da bara "birine bakıp çıkacağım" ayağıyla girip tuvalete koşturursun ya? Öyle... Sami Uğurlu'dan bahsediyorum...
Beşiktaş'ı deplasmanda yenen, G.Saray'la berabere kalan gayet de başarılı bir grafik çizen bir teknik direktör olan Sn. Uğurlu...
Hem de herkesin ismini teleffuz ettiği bir zaman diliminde neden bir anda başka bir Süper Lig ekibine gider? Mantık arıyorum bulamıyorum...
Bir çok teknik direktör işsizken hiç beklemeden Alanya'ya imza atıyor... Takım kötü olur, tesis sıkıntısı vardır, para çıkmazına girilmiştir, Eyvallah...
Kasımpaşa en borçsuz kulüp diye biliyorum... Eee? Ne tetikledi, ne canını sıktı, ne oldu da bir anda terk-i diyar etti Sami Uğurlu? Ve bıraktığı anda Alanya ile anlaştı...!!! Işık hızı gibi maşallah....
Bir gazeteci arkadaşın yazdığı bir makale sonrası olayın vuku bulması ben deki soru işaretlerini daha da çoğalttı...
Anlattığım bu süreci fotoğrafa döktüğümüzde büyük resimde Ne kadar mutlu olursam olayım ve ne kadar başarılı, "Artık buralarda duramam" konsepti öne çıkıyor... Tamam da niye?
TEŞVİK PRİMİNİN TEKRAR HORTLATILMASINA!!!!
Takım tutmanın başka bir seviye olduğunu hep savunmuşumdur... Her insanın kendini başka bir coğrafyaya ait hissetse de istediği başka bir takımı tutma hakkı bakidir...
Ve bu Türkiye'de çok farklı segmente ulaşmıştır... Ben Beşiktaş'tan örnek vereyim; Edirne,Tekirdağ, Bilecik, Ankara, Giresun, Lüleburgaz, Çanakkale hep Beşiktaş'ın kalesi olarak yad edilmiştir...
Bu aidiyet ve sempatizanlık başka takımlarda da başka şehirlere mutlaka sirayet etmiştir... Bunlar güzel şeylerdir hepsine eyvallah... Herkesin gönlünde bir sevda mutlaktır...
Ve bu iş Süper Lig seviyesine çıkmış başkanların da gönlü için geçerlidir ve asla prangaya mahkum edilemez... Lakin geldiğimiz nokta başka seviye... Samsunspor Başkanı Sn. Yüksel Yıldırım çok akıllı bir adam Kendisiyle tanışma imkanım da oldu program da yaptım...
G.Saray'lı olduğunu biliyoruz... Fakat bunu bir G.Saray maçı öncesi deklare etmesine anlam veremedim... Neyi amaçlamaktadır? İnanılmaz bir kaos ortamı içinde olduğumuzu bildiği halde bir çentik de ben atayım iyice karışsın ortalık sorumsuzluğu nedir?
Maçtan önce verdiği röportajda gönlüm 1-1 bitmesinden yana derken G.Saray'ına zarar gelmesini istememiştir de, yüzbinlece Samsunspor sevdalısını hiç düşünmemiş midir? Kazansa takımının lider olacağını bile bile beraberlik istemek neyin kafasıdır? Bu iklimde bu kadar açık sözlü olmak şu şartlarda nereyi hedeflemektedir?
Ali Koç para versin ben prim olarak dağıtayım derken Teşvik priminin tekrar hortlamasının önünü açmamış mıdır? Bu işler bu kadar rahat mı yürütülmektedir? Biz bu lige G.Saraylı bir başkanı olan Eyüpspor bile fazla diyorken bir de Samsunspor'un bu sıfatla anılması ne kadar etiktir? Nornal midir ya bu yaşanılanlar..?
Biz nasıl bir gözle seyretmeliyiz artık maçları? Yüksel Yıldırım seviyesindeki bir insanın daha uygun bir dil ve mantık çerçevesinde kendini ifade edebileceğini düşünüyordum... Bu iş de çok değişik geldi bana....
Bu oyunu bozacak yegane kuvvet trbündür...
Beşiktaş da, F.Bahçe de, G.Saray da maçlarını pazar günü yaptılar... Biz berabere kaldık, onlar yendi... Beşiktaş camiası, kendi futbol takımını ve hocasını eleştirirken ki sonuna kadar haklı, G.Saray ve F.Bahçe kazanmalarına rağmen farklı bir yol izlediler...
G.Saray tarafı F.Bahçe'nin kazandığı maça kamyonlarca ithamda bulunurken, F.Bahçe tarafı da tam aksini yaptı... Görünüşe göre ikisi de haklarıyla kazanmadılar... G.Saray maçında Samsun kalecisinin yediği goller ne kadar garip ve tuhafsa F.Bahçe'nin kazandığı goller tam bir soru işareti yumağı...
O, ona laf atıyor; o, ona!!! Hoopppalaaaa!!!! Bence bu bir üst akıl tarafından yazılmış senaryo... Maçlar bir şekilde alınacak, bu maçın nasıl alındığı konuşulmadan, G.Saray ayrı kaynatacak mevzuyu, F.Bahçe ayrı... Strateji bu...
Gündemi hakemler üzerine yıkıp inşasını girdikleri lige patron olmak... Acun Ilıcalı'nın hafta içi yaptığı yabancı hakem muhabeti tam bir rezaletken Federasyonun müdahale için beklemesine anlam veremedik... Acun bey, Türkiye Süper Ligi'ni iki takımdan ibaret mi zannediyor..? Diğer takım başkanları niye susmakatdır?
F.Bahçe tarafı G.Saray'a, G.Saray F.Bahçe'ye saldırıyor... Yabancı hakemi de kimseye sormadan kendileri getirmek istemiş zaten... Ve Beşiktaş bu curcunada hakkının yendiğini bir türlü anlatamıyor... Niye ? Çünkü sistem sen kapıdan girdiğinde S.O.S veriyor...
Ve sen istenmeyen adamsın.... Bu oyunu bozacak yegane kuvvet tribündür... Beşiktaş Yönetimi'ne duyurulur...
Akşam/ Alen Markaryan