F.Bahçe galibiyeti sonrası oluşan ‘acaba bir şeyler değişiyor mu?’ sorusu, dün cevabını buldu.
Fenerbahçe galibiyeti dışında son iki ayı kupkuru geçen Beşiktaş ve ligin dibine demir atmış, puanı silinmiş, moralsiz bir Adana Demirspor... İki takım da sorunlarla boğuşuyor, iki takım da değil serisi, galibiyete hasret. Her şeye rağmen, bu maçta, zannetmiyorum ki kimse, belki de mavi şimşeklerin en koyu taraftarları bile, ilk yarının sonunda Adana Demirspor’un 2-0 önde olacağını tahmin etmiyordu.
SADECE TARAFTAR iNANMIŞTI
Gedson’un yokluğunda, derbinin sürpriz golcüsü Oxlade-Chamberlain ilk 11’de, alıştığımızdan farklı bir ilk kadroyla ve maalesef artık alıştırmaya başladığı bir kabullenme ve reaksiyonsuzlukla sahadaydı Beşiktaş. İlk yarı biterken onlar için iyi giden tek istatistik topa sahip olma konusundaki üstünlükleriydi. Ilk 45 sonunda maça hâlâ inanan tek grup, deplasman tribününü dolduran ve soyunma odasına giden takımı yolundan döndürerek tribüne çağıran taraftardı.
KENDiNE GÜVENLi VE CESUR
İkinci yarı, pek bir şey değişmedi. Adana Demirspor kısıtlı kadrosu ve devre arasında kardeşinin ölüm haberini almasına rağmen maça devam etme kararı veren Maestro’suyla sanki ligde son sırada değil de üst sıralarda olan bir takım gibi, kendine güvenli ve cesurdu. Beşiktaş tek golünü iki oyuncu değişikliği sonrasında 72.dakikada Al-Musrati’yle yakaladı. Skorda tek farka düşmek bile beklenen canlanmayı getirmedi, hatta golden az sonra Yusuf Sarı’nın tehlikeli pozisyonunda kırmızı kart gören Tayyip’i de kaybetti.
AĞLASINLAR MI, GÜLSÜNLER Mi?
Bir yanda maç içinde kardeşinin ölüm haberini alan Maestro, bir yandan Beşiktaş’ın ataklarına geçit vermeyen Adana Demirspor’un 16 yaşındaki gencecik kalecisi Deniz ve 11 dakika uzayan maçın son dakikalarında sezonun ilk 3 puanını alan, transfer tahtası kapalı Mavi Şimşekler maçın sonunda Maestro ile ağlasınlar mı, galibiyeti mi kutlasınlar bilemediler.
ÖZ GÜVENi YERLEBiR OLMUŞ
Bu sezon 7 dış saha maçının sadece ikisini kazanabilen Beşiktaş için 2024’ün son deplasmanında da durum değişmedi. Bir türlü ritmini bulamayan, öz güveni yerlebir olmuş bir takım görüntüsündeydi. Fenerbahçe maçındaki galibiyet sonrası “Acaba bir şeyler değişiyor mu?” sorusuna bu maç çok net bir cevap verdi: Hayır, değişmiyor.
Hürriyet/ Banu Yelkovan