Beşiktaş'ın oyun olarak büyük zikzaklar içindeki süreci devam ediyor. Muhteşem bir Bilbao maçından sonra yine cevaplanamayan, çok düşük bir performans. Vasat diyemeyeceğimiz, vasatın da altında bir ilk yarı. İkinci devre vasata yaklaşan bir oyun. Rakip ceza sahasına girmeden oynanan bir oyunda doğal olarak pozisyon da olmuyor. İkinci yarı yakalanan tek pozisyon İmmobile ve Rafa'nın kişisel becerileriyle gole dönüştü. Üç puanla bitebilseydi bu oyun karşılığında muazzam bir kazanım olacaktı. Bu sevinç de 6 dakika sürdü.
Beşiktaş cevaplanamaz bir şekilde farklı süreçler yaşıyor. Bir önceki maçta herkesin mutlu olduğu bir performans birkaç gün içinde nasıl yok olur anlamak gerçekten zor. Büyük takım oyuncusu maç seçmez. Büyük takım oyuncusu rakip de seçmez… Seçmemeli de… Tek hedef vardır; oynadığın her maçı kazanmak. Bu rotayı maalesef Beşiktaş bir türlü tutturamadı. Teknik direktör değişimlerinde doğal olarak her takım pozitif bir reaksiyon veriyor. Fernando Santos geldiğinde de Beşiktaş bir-iki maç kazanmıştı. Van Bronckhorst'la da harika bir sezon başlangıcı yapılmıştı. Solskjaer'le da aynı süreç yaşanıyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Burada direkt adres futbolcular. Sezon başında 8 maç muhteşem işler yapan, Bilbao'ya karşı harika oynayan aynı oyuncular neden bu kadar derin kırılmalar yaşayarak bu kadar kötü oynuyorlar? Bunun cevabını, bu camiaya vermek zorundalar. Bu belirsizlik sürecinden Beşiktaş camiası çok yoruldu.
Sabah/ Ali Gültiken