Beşiktaş, Pazartesi akşamı derbide Galatasaray karşısında aldığı mağlubiyetten sonra kazanmak zorunda olduğu bir maça çıktı Kasımpaşa karşısında. Ancak bu zorunluluğun gerektirdiği mental, fiziksel ve taktiksel ögeleri sahaya yansıtamadı siyah- beyazlılar.
Gerçekten de hakemin başlama düdüğüyle birlikte beklediğimizin çok gerisinde bir Beşiktaş izlemeye başladık. Ne tempo vardı siyah- beyazlılarda ne pres ne de doğru düzgün bir oyun kurulumu. Yine de ilk yarının uzatma dakikalarında, sol bek Masuaku’nun ileriye çıktığı ilk pozisyonda Muçi ile öne geçmeyi başardı Beşiktaş.
Bu golün etkisiyle ikinci yarıda daha etkili bir Beşiktaş izleyeceğimizi düşünüyordum. Ancak ilk yarıdaki etkisiz futbollarını arttırarak devam ettirdi siyah- beyazlılar. Kasımpaşa’nın ekmeğine yağ sürercesine bırakılan boş alanlar, bireysel hatalar ve Giovanni van Bronckhorst’un hatalı tercihleri sonucunda 1-0 öne geçtiği karşılaşmadan 3-1 mağlup ayrıldı Kara Kartal.
Tabii Kasımpaşa’nın da hakkını yememek lazım. İyi oynadılar, fiziksel açıdan güçlüydüler ve boş alanları iyi değerlendirip sonuca gittiler. Rams Park’ta Galatasaray karşısında 3-0'dan 3-3'ü bulan Kasımpaşa, Beşiktaş deplasmanında da üç gol atmayı başardı. Esasen Giovanni van Bronckhorst’un bu durumu ve Kasımpaşa’nın deplasman yenilgisi olmadığını iyi analiz etmesi gerekirdi. Ancak gerek izlediğimiz Beşiktaş gerekse de yapılan değişiklikler bu analizin çok da iyi yapılmadığını gösterdi.
Aslında Giovanni van Bronckhorst’un tercihleri özellikle Ajax maçından bu yana eleştiriliyor. Kasımpaşa karşılaşmasında da bu zincire yeni bir halka ekledi Hollandalı teknik adam. Ağrılarından dolayı ikinci yarıya çıkamayan Immobile’nin yerine yine Mustafa Hekimoğlu’nu sürdü sahaya Giovanni van Bronckhorst. Bu tercihin daha önce birçok defa denenip başarılı olamaması bir yana sahada zaten bir santrafor, Semih Kılıçsoy varken Mustafa Hekimoğlu yerine Semih’i santrafor bölgesine çekip sol kanada savunması da iyi olan Zaynutdinov’u alabilirdi Hollandalı teknik direktör. Ya da Can Keleş’i sahaya sürebilirdi. Diğer taraftan, gol katkısı da yapmış olan Muçi’nin çıkartılmasını anlamak mümkün değil. Tabii sadece Muçi’nin oyundan alınmasını değil, onun yerine Joao Mario’nun sahaya sürülmesini ve bu değişikliğin ardından Rafa Silva’nın sağ kanada çekilmesini de anlamak mümkün değil. Rafa Silva’ en etkili olduğu yer santrafor arkası. Kanada çekilince etkisi azalıyor ve maalesef Giovanni van Bronckhorst bunu hâlâ göremiyor. Nitekim skor 1-1 ve Beşiktaş’a gol lazımken daha önce defalarca denenen ve başarısız olduğu görülen bu tercihler yine sonuç vermedi ve siyah- beyazlılar kalelerinde iki gol daha gördüler.
Giovanni van Bronckhorst’un skor 2-1 iken stoper Emirhan Topçu’yu çıkartıp bu sezon hiç şans vermediği Salih Uçan’ı sahaya sürerken ne düşündüğünü de çok merak ediyorum. Orta sahanın etkisiz ismi Ndour’u 80 dakika oyunda tutup sonra da yine bu sezon hiç forma vermediği Can Keleş ile değiştirmesi de başka bir çelişki. Yukarıda da belirttiğim gibi Can Keleş’i 45’de sakatlanan Immobile’nin yerine sahaya sürüp sol açıkta görevlendirerek Semih Kılıçsoy’u santrafora çekebilirdi. Ama 80’de yaptığı Ndour- Can Keleş değişikliğinin hiçbir anlamı yok. Diğer taraftan Al- Musrati'nin neden kulübeye mahkûm olduğu da ayrı bir muamma. Aynı, bu maçta 80. dakikada kurtarıcı (!) olarak sahaya sürülen Salih Uçan’ın neden hiç oynatılmadığı gibi.
Evet; Paulista’nın eksikliği çok hissediliyor, yenilen gollerde Masuaku ve Onur Bulut’un da hataları var ama resme daha büyük açıdan bakmak gerekiyor. Oyuncu performansları her geçen gün geriliyor. Esasen Beşiktaş her geçen gün geriliyor. Nerede sezona 5-0'lık fantastik Galatasaray galibiyetiyle başlayan Beşiktaş nerede şu andaki Beşiktaş. Kısacası Beşiktaş, ilerisi için hiç umut vermiyor. Henüz her şey bitmiş değil, önlem almak için zaman var. Ancak bu önlem şimdi alınmazsa ilerisi için çok geç olacak...

Milliyet/ Tolga Ersarı