Beşiktaş'ın 15 yıl şampiyonluk görmeyen kuşağındanım ben.
Yalan yok.
Hala Beşiktaşlıyım. Ama işimi yaparken taraftarlık gömleğimi üstümden çıkarırım.
Çocukluğumda Beşiktaş hiç de iyi günler geçirmiyordu. Şampiyonluğa uzaktı zaten çok. İstikrarsız yönetimler, yapılan transferler yeterli olmuyordu.
Yine de benim ve benim kuşağımdan milyonların gönlündeki Beşiktaş sevgisi azalmıyor, artıyordu.
Nedenini bilemiyorum.
Kendimizi diğer kulüp taraftarlarından ayrı bir yere koyuyorduk her şeye rağmen.
15 sene şampiyon olamayıp da taraftar sayısı artan dünyada başka kulüp var mıdır; sanmıyorum.
Peki nasıl döndü Beşiktaş'ın talihi?
Şöyle tarihin sayfalarında bir tur attım. Maziyi gözümün önünde tekrar tekrar yaşadım. Bir kaç değerli abimi aradım.
Derlediklerimi anlatayım.
Dediğim gibi... Beşiktaş kötü bir dönem geçiriyordu. Bir türlü istenen takım kurulamıyordu.
Sene 1978'di.
Beşiktaş'ın teknik direktörlüğüne getirilen Gündüz Tekin Onay, genç futbolcuların üzerinde çok duruyor, başarının alt yapıdan yetiştirilecek oyuncularla geleceğine inanıyordu.
Beşiktaş'ın üst yapısı iyi değildi ki alt yapısı nasıl olsun?
Alt yapının başında Mezarlıklar Genel Müdürlüğü'nde çalışan ve 'Ci' olarak tanınan Cevdet bey vardı. Fahri olarak görev yapıyordu. Etrafında sevilen, sayılan bir adamdı.
Gündüz Tekin Onay o zaman yönetici olan Atıf Keçeci'yle birlikte alt yapıya eğildi. Bir gün Atıf Keçeci'ye dedi ki;
"Ödemiş Yaylası'nda milli takımın gençleri kamp yapıyor. Burada bir adam var. Müthiş. Gençleri geliştiriyor. Hem zihinsel, hem bedensel olarak. Bizim alt yapıya alalım diyorum. Ne dersin?"
Atıf Keçeci de hemen harekete geçti. Ve Beşiktaş'ı Beşiktaş yapan temel direklerden biri siyah beyazlı kulübe adımını attı.
SERPİL HAMDİ TÜZÜN'dü bu.
Serpil Hamdi Tüzün Beşiktaş alt yapısına hayat getirdi. Öz kaynak adını verdiği sistemde gençleri kazandırdı. A takıma çıkardı.
15 yıl sonra Eskişehir'de Dorde Miliç'in teknik direktörü olduğu şampiyonluğu kazanan Beşiktaş'ın kadrosuna bakın; çoğu Serpil Hamdi Tüzün'ün talebesiydi.
Sonraki yıllarda kurulan futbolcu tarama komitesinin semt sahalarından bulup Beşiktaş'a kazandırdığı nice genci de futbolcu yaptı.
Bir kaç ismi sayayım:
Ziya Doğan, Fuat Yaman, Süleyman Oktay, Kadir Akbulut, Ercan Ozan, Fikret Demirer, Rıza Çalımbay, Gökhan Keskin, Sergen Yalçın...
17 - 18 yaşlarında alınan Metin Tekin, Ali Gültiken, Feyyaz Uçar gibi isimler de ilk onun öz kaynak düzeninde giydiler sırtlarına Beşiktaş formalarını.
Mehmet Üstünkaya ve Süleyman Seba dönemlerinde de Serpil Hamdi Tüzün oradaydı. Zaman zaman ayrılıklar da yaşandı. Geri dönüşler de. Ruhu Beşiktaş'ın alt yapısının üzerindeydi hep. Oradakiler de onun çocukları.
Genç Milli Takım'da çalıştığı yıllarda kazandırdıkları da var daha sonra diğer takımlarda yıldız olan.
Bunu ben ne kadar anlatabilirim ki?
Gidin sorun yetiştirdiklerine. Ziya'ya, Süleyman'a, Fikret'e ve diğerlerine.
"Serpil Hamdi Tüzün" deyin bakalım ne diyecekler size.
Şu kadarını söyleyeyim; gözleri parıldayacaktır.
Artık bir kaç damla yaş da süzülecektir; eminim bundan.
Çünkü hoca ölüm döşeğinde.
Şimdi 85 yaşında.
Altunizade Acıbadem Hastanesi'nde yaşama tutunma savaşı veriyor.
Beşiktaş'ın hafızasıdır o.
Beşiktaş'ın küllerinden doğuşunun mimarı.
Kim ki kendisine Beşiktaşlı diyorsa unutmamalıdır SERPİL HAMDİ TÜZÜN ismini.
1995 yılında çıkan Beşiktaş'ın Şanlı Tarihi isimli kitabımda kendisinden hiç bahsetmediğim için 4 sayfalık bir mektup yollamıştı bana. Gerçi kitap Beşiktaş'ın ligde aldığı sonuçları ve derecelerini anlatıyordu ama yine de yer vermeliydim kendisine.
Çok üzülmüş, nasıl böyle bir hatayı yaptım diye kendi kendimi yemiştim.
Özür dilemiştim kendisinden defalarca.
Şimdi bir kez daha özrümü gönderiyorum.
Affet hocam. Önünde saygı ile eğiliyor, şifalar diliyorum.

Gürel Yurttaş/Yeniçağ