Öncelikle Göztepe’yi tebrik etmekle başlayalım. Derslerini iyi çalışmışlar, iyi hazırlanmışlar. Maçı çirkinleştirmeden, son derece sportmence bir maç oynadılar. Zorunlu fauller dışında çirkefçe faullere başvurmadılar. Rafa Silva, geldiğinden beri en rahat maçını oynadı.

Bir tebrik de maçın hakemine; Süperlig’de ilk kez eyyam yapmayan, ikili mücadelelere müsaade eden, kararlarının önemli bölümünde doğru ve adil kararlar veren bir hakem vardı sahada. Alper Akarsu adlı bu hakemi tebrik ediyorum.

Gelelim Beşiktaş’a:

Maçın özeti şu; güzel başlayıp, kötü bitirdiler. Aslında maç 2-1’e geldikten sonra bitti. Çünkü futbolcular çoktan havlu attıklarının farkındaydılar. “Galip gelsek ne olacak? Atı alan Üsküdar’ı geçti” diye düşünüyorlardı. Beşiktaşlı futbolcuların bu ruh haline ‘Tükenmişlik Sendromu’ deniliyor. En belirgin özellikleri şunlardır:

  • Enerjinin tükenmesi.

  • Kişinin işine karşı soğuması, işi hakkında şüphe duyması

  • İşe yönelik etkinliğin ve isteğin azalması

  • Kişinin bitkin hissetmesi.

  • Günlük işlerinin yapamayacak duruma gelinmesi.

  • Motivasyonda azalma.

  • Duyarsızlık.

  • Gerginlik, agresiflik veya içine kapanıklık…

Bakın sahadaki Beşiktaşlı futbolculara, tüm bu özellikleri birer birer görürsünüz.

Bu futbolcuların en büyük eksiği, BEŞİKTAŞ FELSEFESİNİ bilmemeleri.

Beşiktaş, ligde sonuncu bile olsa, sonuna kadar savaşır, formasını terletir, onuru ile futbol oynar. Hele ki, İnonü’de, kendi seyircisi önünde böyle aciz duruma düşmez. İyi mücadele edip, yenildiklerinde bile bu seyircinin onları alkışlayacağını bilmiyorlar. Birilerinin bu futbolculara Beşiktaş’ı, tarihini, taraftar yapısını ve felsefesini anlatmalı!

Oynanan oyun açısından değerlendirecek olursak:

Bu takım duran top kullanmayı da bilmiyor, duran toplarda ne yapacağını da. Bu sezon boyunca kornerden attığımız gol sayısı sadece BİR! Stoperlerimiz kornerlerde ceza sahasına geliyor ama henüz birinin topa kafa ile dokunduğunu göremedik.

Buna karşın, rakiplerin kullandığı her duran top gol pozisyonu yaratıyor. Nitekim bu maçtaki ilk iki gol de kornerden geldi.

Defans ve orta saha oyuncuları, topu en müsait pozisyondaki arkadaşına iletmek yerine, ‘benden gitsin de nereye giderse gitsin’ mantığıyla uzaklaştırmaya çalışıyor. Nitekim bu maçta da uzaklaştırılmaya çalışılan her topa rakibe gitti. Yenilen gollerde defansın tamamının hatası vardı. Daha da üzücüsü, bu takım taç atamıyor. El âlem, taç kullanma hocası getirirken bizimkiler taçları bile rakibe atıyorlar.

“Beşiktaş, bu seneyi unutup, gelecek sezonun planlamasını yapsın” diyeceğim ama taraftarın sabrı tükendi.

Tribünlerde ‘istifa’ sesleri yükselmeye başladı. Bu durumda, şayet yönetim Mart’ta bırakıp gidecekse, daha fazla transfer işleri ile uğraşmasın. Benim Başkan Hasan Arat’tan beklentim, Mart’ta ne yapacağını şimdiden kesin bir dille açıklamasıdır. Kesinlikle kalacağım, derse hep beraber arkasında durur destekleriz. Gelecek sezonun planlamasını yapması için kendisine omuz veririz.

Ama Mart’ta ben yokum, diyecekse şimdiden bıraksın ki yeni yönetiminin de gelecek sezonu planlama şansı olsun. Bu planlamalar öyle bir-iki ayda gerçekleşmiyor. Başkan Hasan Arat, bu açıklamayı, kesin bir dille önümüzdeki hafta yapmalıdır.

Hayri Cem/Onedio