Futbol

"Beşiktaş’ta değişim kaçınılmaz!"

T24 yazarı Asena Özkan'ın köşe yazısı

Arkadaşım maçın bitiminde mesaj atmış, “Beşiktaş kötü gidişe son verdi…” Güldürdü elbette lakin Beşiktaş ne kötü gidişine son ne de önümüzdeki haftalar için umut verdi, sadece konuk Gaziantep’in hatalarını değerlendirip galip geliverdi…

Marius Sumudica takımı Gaziantep’i sahaya "gol yememek için değil atmak için oynayın" felsefesi ile sürmüş olsaydı Beşiktaş üç puanı zor alırdı, altını özenle çizmek gerekli. Şayet tüm takım hücuma, sol kanadı çok iyi kullanan Max Gradel ile çıksaydı konuk ekip özellikle ilk yarıda gol değil Beşiktaş kalesinde goller bulabilirdi. Max Gradel topu ayağına geçirdiği anda yanında sadece Alexandru Maxim gözüktü. Gerisi Beşiktaş’ın olası kontratağına karşın orta alanı geçmemeye özen gösterdi, tabii ki teknik direktörün istemiyle. Belli ki Beşiktaş’ı İnönü Stadı’nda rahatça yenebileceklerini düşünmemişler ve maç taktiği beraberlik üzerine kurgulanmış. Bunun bedelini de yedikleri iki golle ödediler. Neyse, “Deneyimin kötüsü olmaz.” Tribünlerdeki kalabalık kimseleri yanıltmasın! Beşiktaş yönetimi 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle bilet fiyatlarında “damping” yapınca, ekonomik darboğaz nedeniyle maça gidemeyenler haklı olarak akın ettiler İnönü Stadı’na…

Beşiktaş konuk Gaziantep’i 2-0 yense de takım için iyi bir şey yazmak olası değil. Benim bakışımla işin aslı bundan ibaret. Bu kadar çok top kaybı ve pas hatası yapan taktik ve teknikten uzak takım için ne yazılır ki? Beşiktaş’ta bireysel yetileri tartışmaya açık olmayan oyuncular mevcut Alex Oxlade-Chamberlain, Eric Bailly, Gedson Fernandes gibi ama onlar da “Üzüm üzüme baka baka kararır” deyişini benimsemişler gibi sanki… Beşiktaş yeni teknik direktör göreve başlayana kadar bocalayacak ve Burak Yılmaz’a “staj” için kusursuz bir platform sağlayacak. Bizlere de çok sayıda maçı bol eleştirili aktarmak kalacak!

Sahanın en kötüleri arasındaki Salih Uçan ile Cenk Tosun’un kafa vuruşlarıyla attıkları goller Beşiktaş’a yengiyi ve beraberinde üç puanı getirdi. Gerisini aktarmak ise kendimi yinelemek gibi olacak ancak iki önemli anekdot dışında. Birisi Bakhtiyor Zaynutdinov’un çektiği iki muhteşem şut, diğeri de hakem Mete Kalkavan’ın konuk ekibin lehine vermediği penaltı…

Milot Rashica’yı kim transfer ettiyse Beşiktaş’ın 6,5 milyon Euro tutarındaki parasını çöpe atmış. Bıkmadan yazacağım kimse bunu kusuruma bakmasın! Takımda hasta, sakat ve cezalı futbolcu çokmuş. Diğerleri sizlerin takıma kattığı oyuncular değil mi? Kim, neyin ardına sığınıyor? Beşiktaş, Ahmet Nur Çebi ile arkadaşları ve Şenol Güneş’in üstün çabası sayesinde "takım" olamadı, bu saatten sonra da eldeki mevcutlarla bunu başaracak teknik direktöre sadece şapka çıkarılır. Beşiktaş’ta takım için oynayan oyuncu sayısı çok az, kendisi için oynayan ise oldukça fazla…

Aslında tribünler iki farklı galibiyete karşın yönetime yönelik protestolarıyla gidişattan duydukları hoşnutsuzluklarını açıkça ortaya koydu. Yönetim de bu nedenle yeni başkanın belirleneceği kongreyi öne çekmek zorunda kaldı.

Beşiktaş’ta değişim kaçınılmaz! 

Asena ÖZKAN / T24

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }