Mete Düren;
Beni programa davet ettiğinizde eminim siz de bu kadarını beklemiyordunuz herhalde ben de beklemiyordum bu geçtiğimiz 72 saat içerisinde olan biten herhalde Beşiktaş'ın son 72 günü, ayı içerisinde olmamıştır. 

Çok memnun değiliz bütün bu olan gelişmelerden ama büyük kulüplerin dertleri de büyük oluyor, stresleri de büyük oluyor, yansıması da büyük oluyor yarının manşetlerini düşünemiyorum bile...

Büyük olmanın şöyle de bir avantajı var, şanlı bir geçmişe sahip olduğunuz zaman, çok geniş bir camiaya hitap  ettiğiniz zaman, böyle bir stresli dönemden, dertli dönemden sizi çekip çıkarabilecek bir Beşiktaş üst aklına sahip çok seçkin, nitelikli kongre üyeleri mevcut ve bunların bir araya gelmesiyle, burada artık mesele bir kişinin çıkıp da bir başkanlık yapmasından öteye bir durumdayız şu anda, bu kişilerin bir araya gelerek bir nevi bir koalisyon oluşturarak, kulübü buradan alıp çıkarıp tekrar eski günlerine kavuşturması da mümkün olmayan bir şey değil...

O yüzden öncelikle Beşiktaş camiasına biraz itidalli olmasını hani bu fokur fokur kaynıyor diyorsunuz, o yangının içine girmemelerini herkesin el birliğiyle bu yangını söndürmesini naçizane tavsiye etmek isterim.

Samet Aybaba'yı ben de dinledim bütün buların hiç konuşulmamış olmasını arzu ederdim, bütün bunların da doğru olmadığını arzu ediyorum ve temenni ediyorum. Bunlar tabi kol kırılır yen içinde kalır misali olması gereken şeyler ama belli ki onun da burasına gelmiş ve maruz kaldığı ithamlar karşısında o da tepki, itham edici, teessüf eden, sitemkar bir konuşma yaptı biraz da duygusaldır kendisi dolayısıyla böyle bir açıklama yaptıktan sonra umarım bunun arkası gelmez, karşe cevap hakları vesaire ile bu yangın daha büyümez ve bir an evvel sükunete kavuşuruz ama biraz zor görüyorum.

Aile genetiğimizdir büyük dayımız bizim Beşiktaş futbol kulübünü kuran Şeref bey, Ahmet Şerafettin bey, ben onun torunuyum diyeyim size anneannemin kardeşi yani Şerafettin beyden sonra kendisi 1911 yılında futbol takımını kurduktan sonrada ilk teknik direktörü olmuştur. Ondan sonraki dönemlerde yine dayım Profösör Doktar Oktay Çokyüksel o da Süleyman seba başkanımızın ikinci başkanlığını yapmıştır. TFF'de Beşiktaş'ı temsilen yönetim kurulunda bulunmuştur. Ben ondan sonra 2000 yılında göreve geldiğimde 1984 yılından beri de kongre üyesi olarak geldim. Benim kongre sicil numaram 3536 bu birinci sandık demek yani rahmetli Sğleynam ağabeyin 1663'tür sicil numarası, Oktay dayımın 1664'tür...

2000 yılında ben yönetime Serdar başkanla beraber girdiğim zaman o dönem biz görevi Süleyman ağabeyden devr almıştık, o dönem içerisinde debir kabuk değiştirmek zorundaydık başkanlık sisteminden Beşiktaş hiçbir zaman vazgeçmemiştir yani her zaman tek adamlık söz konusudur Beşiktaş'ta ve diğer büyük kulüplerde. Süleyman abinin o dönemki başkan profilinden sonra sancılı bir dönem olmuştur ama o dönemi de biz başarıyla kulübü yeniden modern sistemle yönetimin oluşturarak ve bunu da 100. yıl şampiyonluğuyla taçlandırarak belli bir seviyeye getirdiğimizi düşünüyorum. Buradaki oluşmuş olan sistem yıllarca da devam etti. Ancak son yıllarda özellikle Yıldırım başkanın da federasyon başkanı olarak göreve başlamasından sonra Beşiktaş kongresi bir başkan öğüten, yönetim öğüten tüketen karakter almaya başladı burada bir yerden sonra öyle bir tablo, öyle bir hal alıyor ki artık içinde böyle bir aşk taşıyan, böyle bir vizyonuyla kulübe başkanlık yapmaya, yönetim kurulunda görev yapmaya hevesli olan arkadaşlarımız da bir yerden sonra, bu tabloyu gördükten sonra bundan imtina etmeye başlıyorlar. Bu artık cazip bir görev olmaktan çıkıyor. O nedenle başkan bulmakta, yönetici bulmakta zorlanır oması da sürpriz değil şartlar böyle gerekti diye Hasan başkanın geçen gün istifasından sonra tabi yönetimin kendi kararıdır, tüzüğümüz gereği yönetim görevinin sonuna kadar devam edebilir bu tüzükte yer alan bir madde, bu bir tüzük boşluğu filan değil. 

Transfer politikası anlık olabilecek şey değildir yönetim işbaşına geldiği zaman futbolcuların ederleri, mevcut durumları eksikler ve bu eksiklere bağlı olarak ihtiyaçlar ve bu ihtiyaçlara bağlı olarak alınabilecek futbolcular, bunların asgari ederleri bunların ne olduğu bilindikten sonra asla sürprizlere ve böyle sürpriz rakamlara izin verilmemesi lazım bir yönetimin transfer politikası oluştuktan sonra bir bütçesi olacak ve bu konuda mali disiplin olmaza olamasıdır bu işin, mali disiplin olmadan şmdi bu çıktı arkasından Ahmet geldi, Mehmet geldi ona 10 milyon çıktı, ona 20 milyon verildi bunların sonu gelmez. Mali disiplini kuramadıktan sonra futbolcu alım satımından doğan dedikoduları engellemek mümkün değil bunların da çoğunda verimde alınmıyor zaten od adaha büyük infial yaratıyor. Tribünler ise şöyle FEDA dönemi vardı 2012-2013 sezonu meşhur sezonumuz ben şu anda ikinci feda dönemine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

duhuliye.com