Eldeki onca eksiğe rağmen dirayetli bir kadro sahaya sürdü Serdar Topraktepe. Semih "atan", Ersin "tutan" bir mevkideydi.

Sol bek Bahtiyar, sağ açık Onur Bulut'tu. Bizim havamız iyiydi de Norveç'te eksi 10'du. Ve stabil bir ortamda maç başladı. Daha 3. dakikada, klasik hızlı orta saha çıkışlarından birini Gedson'la yaptık.

5. dakikada Semih'le yokladık. Önde baskı yapıp Bodo'nun top yapmasına izin vermiyorduk. Bu taktik, ilk 10 dakika itibarıyla işe yaramış gözüküyordu.

20 dakika geçildiğinde, ortaya topu çabuk kapan, çabuk hareketlenen ama gol alanında yavaş kalan bir görüntü çıkıyordu. Ta ki yine hızlı çıktığımız bir zaman diliminde, Bahtiyar sağdan akarken Gedson'un elli metreden "Buraya at!" diye eliyle gösterdiği anına kadar... Bahtiyar, topu oraya attı, iyi mi?

Gedson öyle bir yer göstermiş ki, dokunması yetti: 0-1.

Golden sonra oyun düzeni değişmedi. Orta sahadaki dinamik, topa basışlar ha bire meyve veriyordu. Hele Rafa'nın, Ayvalık sahilinde geziyor gibi ceza sahasına girişi var ki, ah ah! Her şey güzel gidiyorken, Ersin'in amaçsız ve aceleci davranması, topu eliyle yanlış yere göndermesi başımıza iş açtı: 1-1.

Akabinde 2-1...

Adamlar hiçbir şey yapmadan iki gol attılar. Bizimkilerin bir anda ölü toprağına düşmesi, bir anlık gafletle şemsiye(!)yi ters çevirdi...

İkinci yarı başında rakip, ilk yarıda onlara uyguladığımız tarifeyle geldi bize... Top yaptırmadılar. İlk karşı kale yoklamamız 55. dakika... Biraz daha koşu, biraz daha ayağa pas, biraz daha dikkat...

Ve Rafa'nın biraz daha ciddi olması gerekiyor! 55-60 arası üç pozisyonumuz var. Bu dediğim özelliklerin yarısı bile oluşsa, elimizi kolumuzu sallaya sallaya İstanbul'a geliriz. Musrati baya yavaş kalıyor dediğimiz anda Serdar Hoca, Musrati'yi aldı.

Muçi, Salih'le beraber oyuna girdi. N'Dour da çıkınca, sanki orta sahayı önemsemeyip bizim kale-öbür kale eksenine döndük. Ki topun hep onlarda olması büyük sıkıntı!

Risk almamız ve çok adamla öne çıkıp forvet kısmını artırmamız gerekiyor. Bu minvalde Hekimoğlu da dahil oldu oyuna.

81'den 84'e kadar ceza sahamızın sağ tarafında kilitli kaldık sanki! Çıkamadık, ayağımızda top tutamadık. Sonra Bodo kapandı, biz açılmak istedik.

Zaman o kadar daralmıştı ki açılamadık...

Akşam/ Alen Markaryan