Futbol

Bir sözüm de federasyona...

Akşam yazarı Alen Markaryan köşe yazısında federasyona seslendi.

Öyle bir kritik maça çıktık ki Galler'le, adamlar yenip gitse, bildiğin dağılacağız...

Bir üst tura çıkmak falan nafile çabalara bağlanacak...

Öyle önemli yani...

Ne lazım sana?

Yüksek motivasyon ve taraftar gücüne bağlı enerji...

Sen ne yaptın?

Maçı Kayseri'ye aldın...

Kayserispor ve halkına bir derdim yok, yanlış yere çekmeyin sakın...

Lakin federasyonun ne yapması lazımdı?

Niye İstanbul'da oynatmıyorsun, o da ayrı bir mevzu ya...

Ver üç takımdan birinin stadına, çağır o kulübün taraftar gruplarını, ver sorumluluğu, yap 40 bin tane ay-yıldızlı kırmızı tişört, her kapıdan girene ver, giysin, bak ne oluyor...

40 bin kişilik statta 50 bin, 50 bin kişilik statta 60 bin kişiyi al içeri, hıncahınç doldur, bak ne konuşacağız o zaman...

Topçu sahaya bir çıkacak, her yer kıpkırmızı, üst üste insanlar...

Bir kere futbol ülkesi olduğunu test edeceksin...

Ekstra motivasyon stat dışında başlar...

Bu İstanbul harici tribünsel coşkuyu yakalamış her stat için geçerli bir öngörü...

Sakarya olur, Kocaeli olur, aramızın olmamasına rağmen ki sevmiyorum ama Bursa olur, Ankaragücü olur, Eskişehir'e, Göztepe'ye hatta Karşıyaka bile olur...

Ver buralara, arkana yaslan, seyret maçı...

Topçu daha değişik oynamazsa namerdim...

Anadolu'ya da milli takım gitsin mantığını başka maçlarda kullan...

Bazı maçlar stratejiktir...

Elinde imkân var, kullanmıyorsun...

Neyse!

Bu yazıyı bırakalım, buralara da öbür sefer denersiniz belki...

ISRARLA TAVSİYE EDİYORUM...

Ve federasyondan konu açılmışken, bir ricam daha var.

Bu haftalık VAR kayıtlarının dinlenmesiyle ilgili...

Her hafta maçlardaki önemli pozisyonlardaki VAR konuşmaları kamuoyuna servis ediliyor...

Şeffaflığı belgelemek adına...

İyi...

İyi de, benim itiraz ettiğim, "Bana haksızlık yapıldı" dediğim pozisyonların hiçbirinin kadrajda yok...

Bu, bütün takımlar için böyle...

Ben de diyorum ki, madem böyle bir işe kalkıştınız, hakkını verin...

Her kulübün en az iki pozisyonu dinleme isteği hakkı olsun.

Benim istediğim ve benim seçtiğim!

Mesela, bizim Başakşehir maçındaki Rachica'nın pozisyonu!

Dinleyelim bakalım ne konuşmuşlar.

Hakemin bilgisi ne?

VAR lafı dolandırıyor mu?

Açılar yeterli mi?

Eğer kulüplerin böyle bir hakkı olursa, otokontrol sistemi devreye girer ve artık kimse "eylemcilik", "tarafgirlik", "orayı atlamışız" gibi yeter artık dediğimiz konularla top çeviremez...

Bunun çok daha güzel bir örneği basketbol maçlarında var...

Her takımın, her periyotta bir kez olmak üzere, pozisyona itiraz hakkı var ve hakemler monitöre gidip bakıyorlar...

Tertemiz iş valla...

Israrla tavsiye ederim...

MONTELLA'NIN TAKINTILARI BIKTIRDI...

Galler'le oynadık...

Yen, son maça tatile git...

Karadağ'a...

Yok abi!

Bütün maç boyunca iki top yapamayan adamlara gol atamamışsın, üstüne bir de son dakika penaltısını kaçırıyorsun...

Son maç için millete kahır mektubunu hazırladın mı?

Her şey tuhaf birader!

Geçen sene Fenerbahçe'ye gelen Jesus'un "Gezici santrfor istiyorum" demesinin patlamasını bile bile hâlâ santraforsuz oynayan Montella'ya, ısrarla Semih'i neden oynatmadığını soracağım...

Semih, bu takımda Kerem ve Barış gibi iki iyi top taşıyıcısının ortasında şov yapar...

Kendi takımında oynayamıyor ki demeyin sakın bana...

Beşiktaş'ta Yunus, Barış, Kerem tarzı topu çabuk kaleye taşıyan adamlar olsun, Semih leblebi gibi tabela yapar.

Milli takımda da bu böyle olur, değişmez...

O kadar top getirdi çocuklar, pozisyon alıp kaleye dönecek adam olmadığından gol atamadık.

Bu tip hocaların bu saplantılarından bıktık artık...

Malmö maçında bir daha gördük ki, çocuk tipik bir santrfor.

Bu kabiliyette bir vatandaşı görmemek ve elinde daha iyisi yokken oynatmamak takıntıdır...

Harbi bıktık artık...

Akşam/ Alen Markaryan

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }