Ben mi yanlış düşünüyorum yoksa Beşiktaş teknik direktörü Giovanni van Bronckhorst mı? Geldiği günden bu yana takıma en ufak kattı sağlayamayan, önündeki topu almak için hamle yapmaktan özenle kaçınan Joao Mario’nun sahada ne işi var, hem de 85 dakika? 31yaşındaki Portekizli futbolcunun şeceresine bakıyorsun; Porto, Inter, West Ham United, Lokomotiv Moskova, Sporting Lizbon, Benfica…2016’da 44.78 milyon Euro bedelle Inter’e transfer olmuş ama aradan geçmiş koskoca 8 yıl, 96 ay, 2 bin 920 gün… Adam kafasında futbolu bitirmiş zaten bu nedenle de adresi Beşiktaş olmuş. Joao Mario aklıma Beşiktaş’ın Hollandalı futbolcusu Jeremain Lens’i getirdi. Hani Beşiktaş’ın Fenerbahçe’den transfer ettiği ve hiçbir şey oynamadan banka hesabına milyon dolarların yatırıldığı Jermain Lens. Merak edenler için; Lens şu anda Hollanda’da amatör futbolun yedinci seviyesinde bir takımın formasını giyiyor. Joao Mario’nun durumu da Lens’den farklı olmayacak. Portekizli oyuncu şayet geçmişteki beceresine sahip olsaydı ‘futbol lejyoneri’ olarak kulüp, kulüp, ülke, ülke doluşmaz bir takıma ‘balta’ olurdu. Beşiktaş’a Joao Mario kazığını kim attı? Açıkçası merak ediyorum…

Giovanni van Bronckhorst ne yazık ki sürekli aynı hatayı yapıyor ve her maç farklı sonuç bekliyor. Başakşehir karşısında yitirilen iki puan büyük önem arz ediyor Beşiktaş için zira ligin on ikinci haftası geride kalırken liderle aradaki puan farkı 10'a yükseldi. Ernets Muçi ile Joao Mario’dan ‘çakma’ kanat oyuncusu türetirsen olacağı bu tabii ki. Neden maça Milot Rashica’ye sağ kanatta oynatarak başlamıyorsun özel bir nedeni mi var? Başakşehir karşısında bir kez daha gördük ki teknik direktörün ‘inadı’ uğruna Beşiktaş puan yitiriyor. Muçi kanatta rakibi geçemiyor geriye, Mario mücadele etmiyor yana oynuyor sonuç da Beşiktaş adına ‘utanç’ ihtiva ediyor. Takımın tek yaratıcı elemanı Rafa Silva da topla buluştuğu anda etrafında rakip takımdan üç eleman buluyor. Rafa Silva ne yapsın? Topla buluşturulamayan Semih Kılıçsoy gibi…

Yönetim kurulu üyesi Feyyaz Uçar’ın teknik direktör Giovanni van Bronckhorst ile konuşmasının zamanı geldi ve geçti işin kötüsü. Bu adama birisi “Kardeşim senin elinde Baktiyor Zaynutdinov gibi iki kanatta da oynama yetisine sahip mücadeleci bir eleman var” diyemiyor mu? Giovanni van Bronckhorst, Joao Mario tercihi nedeniyle Beşiktaş’taki geleceğini tehlikeye attığının farkında değil kanımca! 12 haftada takımın iskeletini oluşturamayan teknik adamdan fazla şey de beklememek gerekli. Beklenir beklenmesine de ancak ileride ‘ışık’ gözükmüyor. Her teknik adam Gordon Milne olamaz…

Gelelim hakem faciasına…

Lucas Lima’nın son dakikada Milot Rashica’ya yaptığı hareket ‘net’ penaltı kararını gerektirir. Turgut Doman adındaki orta hakemin pozisyona seyirci kalması benim açımdan sürpriz olmadı zira karşılaşma içindeki tutumu ‘neler yapacağının’ habercisiydi. Acaba kendisine “Beşiktaş’ı yarıştan düşür” direktifi mi verildi yoksa bunu kendine görev mi edindi? Cumhurbaşkanının, “Başakşehir maçlarına gitmeniz lazım, tribünleri doldurmanız lazım” çağrısı sonrası yeşil sahalarda olup bitene şaşıramıyorum daha doğrusu artık memlekette olan biten hiçbir şeye şaşırmıyorum… En kötüsü de bu!

T24/ Asena Özkan