3 dakika tempo yetti öne geçmek için. Papatya çayının verdiği o sakinlik ve huzur vardır ya, 37 dakika böyle geçti. Koskoca ilk yarıda 2 isabetli şut ile kendi evinizde oynamak seyircinizi kızdırır. Ghezzal’in güzel şutu geldi önce. Ardından Aboubakar’ın yine Ghezzal’den gelen topa vurduğu nefis kafa ile golü buldu Beşiktaş.
Salih ve Amir, driplingleri az, rakip savunmaları pek zorlayamayan oyuncular. Chamberlain mecburen bütün yükü omuzlarına alıyor. İyi ki Aboubakar var. Yine attı. Kendi hazırladı, iyi vurdu. Ya takımda olmasaydı? Şu an farklı şeyler yorumlardık.
Cenk Tosun formsuz. Rashica ile başlansa daha tempolu bir oyun izleyebilirdik. Biz bu takımın sol kanat savunmasında Adriano gibi bir oyuncuyu izlemiş bir nesiliz. Masuaku bazen çok komik hatalar yapıyor.
Rosier’in 2. sarı karttan sorumsuz bir şekilde kırmızıyı görmesi, takımı zor durumda bıraktı. Bu seviyede kartla oynayan bir oyuncunun böyle yapması kabul edilemez. Geçen hafta 9 kişi kalmış Liverpool, Tottenham deplasmanında kafa kafaya top oynadı. Beşiktaş 10 kişi kaldıktan sonra duraksadı ve oyunu kendi yarı sahasında kabul etti uzun süre. Oyuncular bilinçaltında bir gol yersek ne olur acaba duygusunu yaşamamak zorundalar. Lugano oyuncuları gelip gelip şut attılar. Dur nereye diyen defansif anlayış ve temaslı oyun lazım böyle zorlu anlarda.
Aboubakar’ın oyundan alınıp Zaynutdinov’un sahaya sürülmesi, Lugano savunmasını iyice rahatlatırken Beşiktaş savunmasını daha da zor duruma soktu. Aliseda rahatça golü attı.10 kişi böyle savunma olmaz. Lugano ev sahibi gibi baskı yaptı ve Vladi golü attı. Sonra kabus gibi 3. gol de geldi. Bailly kendi kalesine attı.
Yıllar önce bir Valerenga maçı vardı Beşiktaş’ın. Çok benzer bir senaryo yaşandı dün akşam. Herkesin çok net bildiği bir şey var: Bu iş böyle gitmez.
Ercan TANER / Sözcü