Son bir yılda dört hoca değiştirmiş ve hâlâ aynı suda yıkanan Beşiktaş gerçeğini unutmadan, çanların sesini beklemek lazım. Kimin için çalacağı o zaman netleşecektir.

Yazı ya da haber başlıklarında romanlara yapılan atıf pek klişedir. Giderek bir klişe haline gelmekte olan teamülle ilgili yazarken ben de Ernest Hemingway’ın o leziz romanını kullandım.

Önceki yazının konusu “Ak koyun kara koyun haftası”ydı. Nitekim öyle de oldu. Beşiktaş Galatasaray mağlubiyetinin ardından Kasımpaşa’ya kendi evinde 1-3 yenilerek, şampiyonluk yolunda çok önemli üç puanı yitirdi. Beteri o maçta oynanan oyundu. Çok uzun yıllardan sonra, özellikle ikinci yarıda, eli ayağı birbirine dolaşan, üç pas yapmayı beceremeyen bir takım seyrettik.

Takımda iki eksik vardı. Stoper Paulista ve kanat oyuncusu Rashica’nın sakatlığı devam ediyordu. Onunla oynadığımız her maçta kazandığımız ama hâlâ kalitesi konusunda emin olamadığımız, fiyat/kalite ikileminde 11 milyon euroluk bonservis bedeliyle rekor kırdığı için şüpheyle bakılan Musrati sakatlık sonrası takıma intibak edememişti.

Ancak asıl sorun, ezeli rakiplerinin son derece geniş ve yetenekli yedek kulübesine karşın Beşiktaş’ın sakatlanan oyuncunun yerine sokabileceği aynı nitelikte oyuncusunun olmamasıydı. Neden yoktu? Sorunun yanıtı doğrudan Beşiktaş yönetiminin tasarrufunu içerdiği ve henüz çanların sesini her kulak duymadığı için sadece bunu söylemekle yetinelim.

Beşiktaşlılar elleri yüreklerinde, ‘ilk yarı fark çok açılmazsa, eksik yerlere topçu alınır/kiralanır, biz de şampiyonluk yolunda iddialı oluruz’ beklentisi ile kendini avutuyordu ama henüz 10. haftanın sonunda lider takım ile arasındaki puan farkı 8’e çıktı.

Aslında son beş yıl boyunca Beşiktaş 10. hafta itibariyle ortalama aynı puanları alıyordu. Üstelik son dört yıl boyunca neredeyse aynı aylarda şampiyonluk iddiasını yitiriyordu. Yani elimiz kursağımızda kalıyordu. Şimdi de aynı riskle karşı karşıya olan bir Beşiktaş var. Üstelik ilk haftalardaki oyun düzeni, heyecanı ve enerjisi azalan bir takımdan söz ediyoruz.

Aslında merak ettiğim şu: Hani bazı takımlar bazı takımlara ‘ters gelir’ ya, Kasımpaşa böyle bir takımdı. Son dört maçta Beşiktaş’ı deplasmanda ve kendi evinde yenmişti. Acaba hiç mi hoca bu konuda uyarılmadı? Hiç mi Beşiktaş’a özgü sıkıntılar dile getirilmedi?

Neyse, giderek yenilen takım oyuncusunun tabiriyle, ‘önümüzdeki maçlara bakacağımız’ günler azalıyor. Stadın yeni ışıkları ya da Beşiktaş app’inin hazırlanıyor olması ile Beşiktaş’ın rakiplerini yenmesi arasında çoook farklı bir heyecan var. Beşiktaşlılar eski olumsuz alışkanlıkla hocayı sorgulamaya başladı. Şimdilik hoca üzerinden konuşulan bir başarısızlık hali var.

Ancak yakın gelecekte bu tür sıkıntılar yönetimle birlikte konuşulmaya başlanır. O takdirde sıkıntı büyür. Zira yönetimlerin bulduğu ilk çözüm hocayı yollamak olur. Son bir yılda dört hoca değiştirmiş ve hâlâ aynı suda yıkanan Beşiktaş gerçeğini unutmadan, çanların sesini beklemek lazım. Kimin için çalacağı o zaman netleşecektir.

T24/ Rıdvan Akar