Beşiktaş büyük hayal kırıklığı yaşadığı ve yaşattığı Kasımpaşa maçına göre daha iyi başladı. Önde organize pres ve yerden seri pas üzerine kurulu direkt hücum etme gibi Giovanni hocanın sezon başında takıma olumlu şekilde enjekte ettiği oyun prensiplerine yani fabrika ayarlarına geri dönüldü. Tabii asıl geri dönen lider stoper Gabriel Paulista’ydı ve onun şefliğinde savunmayı önde kurarak yüksek tempolu oyun. Bu oyun taraftarı da iyice ateşledi. İlk yarıda Beşiktaş, Malmö kalesine yüklendikçe yüklendi ama final pasları kaliteli olmayınca yıkamadı. Bu kez Immobile yokken Giovanni hocanın doğru kararıyla Immobile yokken santrfor oynatılan Semih’in 38’de sergilediği hırs ve fizik gücü harmanı dripling şovu sonrası final kararını doğru verememesi ilk yarının kısa bir özetiydi. Tabii 27’de ve devre sonunda Malmö de gole yaklaştı maalesef ama Beşiktaş final kararlarından en az birini bile doğru verebilseydi iş ikinci yarıya kalmazdı. İlk yarıda sahanın en klas oyuncusu olan Rafa 54-60 arası iki kez solo driplinglerle zorladı. 64’te kaleci Mert’i geçen top boş kaleye giderken Masuaku’nun müdahalesi Kasımpaşa maçında yaptığı defansif hataların tam tersi nitelikte bir hayat öpücüğü gibiydi.
En doğru hamleler…
O dakikalarda Beşiktaş Rafa’nın tam forvetleşmesiyle pratikte 4-4-2 diziliyor gibi oynadığı için de o pozisyonu verdi. Giovanni hoca ise bu maçta tam zamanında en doğru oyuncu değişikliklerini yaptı. Rashica perdeyi açan golde akıllıca bir tek pasla Svensson’a asistin asistini yaparken, Musrati de orta sahada Beşiktaş’ı toparlayan isim oldu. Muçi kritik bir gole imza atarken başta ben hepimize keşke şu ters atağı soluyla şut fantezilerinden vazgeçip hep sağıyla tek vuruşu kovalasa diye iç geçirtti. Semih ilk golünü atarken tecrübeli dev stoper Pontus’a kurduğu fiziksel ve pozisyon üstünlüğü onun özel kumaşını gösteren cinstendir, son vuruş ve pas kararları ise başlı başına bir yazı konusu.
Fanatik/ Ali Ece