Ajax dönüşü Kayseri'ye uğradık... Çıktık eksik kadroya rağmen topumuzu oynadık... Maçı da Atilla Karaoğlan yönetti... Bence kağıt üstünde yönetir gözüküyordu.

YÖNETEMEDİ...

Futbol bilgisi facia... Kuralları bilmiyor... Gözleri bozuk... İşini takip etmiyor. Etse, daha bu hafta içi sosyal medyayı sallayan Sırbistan'daki meşhur penaltı olayını kanıksar Kayseri kalecisinin aut atışıyla başlattığı oyunu eliyle kontrol edip tekrar oyun başlatan 8 numaralarına penaltıyı çalardı... Çalmadı!!! Çünkü kuralları bilmiyor... Facia bu...

Esas skandal durum 2-0'iken Ciro'nun grekoromende el-ense yapan güreşçiler gibi yaka paça aşağı indirilmesine devam deyip bir pozisyon sonra gelişen Kayseri atağını penaltıyla sonuçlandırması... Gerekçe olarak da Felix'in rakip oyuncuya tekme atması... Hoopppalaaaa!!! Sağdan bakıyoruz ı-ıh... Soldan kesiyoruz ı-ııh... Felix'in ayak kendi arkadaşı Paulista'ya geliyor.

Ne penaltısı? Gözlerin mi görmüyor yuh!!! diyecek oluyoruz. İmdadımıza VAR yetişiyor. O da eksik yetişiyor!!!! Penaltıyı iptal ediyor ama bir evvelki Ciro'ya yapılan penaltıyı es geçiyor... Futbolla yaşamıyorlar ki Yaşasalar, Verdiğini iptal eder veremediğine dönüp gecikmiş adaleti sağlardı... Hepsi bu... Her maç mı olur ya?!

Her maç bir facia yaşamak zorunda mıyız biz? Acilen TFF'yi ve MHK'yı göreve davet ediyorum... Her şeyden vazgeçtik. Futbol bilen hakemler istiyoruz maçlarımıza... Ne acı değil mi????

ŞU ISTANBUL'A DÖNÜŞ MEVZUSU

Vakti zamanında Baba Hakkı Ankara'da oynadıkları bir maçta ilk yarısını 3-0 geride kapattıkları maçın soyunma odası konuşmasında "Bu maçı kazanamazsanız İstanbul'a yürüyerek dönersiniz" diye fırça atıyor... Takım maça çıkıyor, yemeden 6 gol atıp şehre sağ salim dönüyor... Mesele bu...

Hata varsa hatanın ne kadar ciddi olduğunu anlaması gerek hatayı yapanın... Bazen ciğere işler söz, bazen kafaya... Nereden alırsan... Bu dikkatli ol uyarısıdır... Onana bisikletle dönsün İstanbul'a tweetine "Bronckhorst uçakla mı dönsün yani" cevabı tam da bunu yansıtmaktadır... Hafif mizansen vardır hafif ironi çokça da uyarı... Hatanın büyüklüğü açısından önemlidir...

Ne bir eksiktir ne de bir fazla... Ve kulağına mutlaka gitmelidir Bronckhorst'un... Yoksa ne hocayı yemek gibi bir düşüncemiz vardır, ne de futbol bilgisini sorgulamak gibi bir niyet... İstikrarın ve devamlılığın her zaman savunuculuğunu yaptım, yapacağımda... İhanet olmadığı sürece...

İlk Şenol Güneş döneminden başlayın Valerian'a kadar... Rıza'da çıldırdık hatta... Lakin insanların, arabanın göstere göstere uçuruma sürülmesine seyirci ve sessiz kalacağımızı düşünmesine anlam veremiyorum... Uyarı her zaman iyidir... Uyarının dozu hatanın büyüklüğünü gösterir... Ve mutlaka içinde olduğun rüyadan uyanırsın...

BU PENALTIYI VERİRSEN BİR DAHA BURADA MAÇ YÖNETEMEZSİN

Geçtiğimiz hafta Galatasaray-Kasımpaşa maçında, Maçın hakemi yaşanan bir penaltı pozisyonu için VAR incelemesine gidiyor... Kenardan Okan Buruk'un pervasız ve vurdumduymaz yüksek uyarı gücüyle baskının dibini yaşıyor... "Bu penaltıyı verirsen bir daha burada maç yönetemezsin" Buyur!? Hale bak!? Sanki 16. Lui'nin Fransa'sındayız... Ne bu rahatlık? Bu fütursuzluk?

Söyleyeyim... Hakem camiasıyla o kadar iç içeler ki artık kimle ahbap çavuş ilişkisi yaşıyorlarsa bir beis görmüyorlar ağızlarından çıkan sözlere... Hem daha geçen sene Mert Hakan Yandaş bir maçın içinde yine hakeme "Bu stattan çıkamazsın" dememiş miydi? Ne ceza gördü? Sahi bu ligi bitirtmem diyen kimdi? Ne oldu akıbeti? Hava civa...

Beşiktaş yöneticisi Kaan Şakul'a daha ağzından kelime çıkmadan hak mahrumiyetini yapıştıranlar kulağının üzerine yatacaklar mı bakalım... Şimdi federasyon ya Okan Buruk'un dediğini yapacak Ya da ülke futbolunun Sergen Yalçın'ın Umut Meler için bu hakemi bir daha burada istemiyoruz açıklamasına reva görülen marka değerini kitabın ortasından okuyacak...

Ama şunu derlerse de hiç şaşırmam... "Sevgili Okan Buruk'un bu penaltıyı verirsen bir daha burada maç yönetemezsin" cümlesi, Maçın hakeminin o penaltıyı vermemesinden dolayı boşa düşmüştür, kamuoyunu da fazla meşgul etmeyelim... Derler mi derler...