Katar 2022’nin bazı açılardan Fransa’98’i anımsattığını yazmıştım birkaç kez. Lusail’deki final de hatırlattı Paris’tekini. Herkes 1998 finalinin Zidane-Ronaldo kapışması olacağını düşünüyor, hatta 4 gol/3 asistle turnuvaya damga vuran Ronaldo’nun öne çıkacağı zannediliyordu. Öyle olmadı. Ronaldo maç günü titreme nöbetleri geçirdi. Önce müsabakanın esame listesinde adı yoktu, sonra adı 11’e eklendi. Ama etkisiz bir futbolla Zidane’a kaybetti kupayı.
1986’dan beri tüm kupaları yakından izleme şansı buldum. Hiçbir finalin ilk devresinin bu kadar tek taraflı geçtiğini hatırlamıyorum. Dün Lusail’de ilk yarıda sahada sanki tek bir takım vardı. İlk yarının sonunda şutlarda 6-0, kornerlerde 2-0, ofsaytlarda 3-0, skor tabelasında da 2-0 yazıyordu. Fransız takımında bazı oyuncular yarı final öncesi bir virüsle savaşmışlar ve oynayamayanlar olmuştu. Ben Fransızlar’ın finalin ilk bölümünü bu denli tepkisiz oynamalarını ancak virüsle açıklayabildim. 1998’deki Ronaldo gibi yüzde yüz iyi hissetmeyen birkaç futbolcu sahaya çıktı bence dün.
DEĞiŞEN SENARYO
46’ncı dakikayla beraber senaryo değişti, Deschamps’ın her dokunuşu tesir etmeye başladı oyuna. Tepkisizler çıktı; Camavinga, Muani, Fofana’nın hepsi reaksiyon verdiler takımın silik görüntüsüne. Di Maria’yı da oyundan Deschamps çıkarmış olmalı bence! Scaloni’nin sahanın en iyi oyuncusunu çıkarması akıl almaz çünkü.
12 GOLE ETKi ETTi
Mbappe harika bir turnuva geçirdi. Deschamps finalde en doğru kararları aldı. Ancak Messi 7 gol-3 asistinin yanı sıra yarı finalde Alvarez’in, dün de Di Maria’nın sayılarının üretiminde rol oynayarak, 12 gole tesir ederek kazandı kupayı. Yaptıkları spora dokunan, o oyunu alıp başka bir seviyeye taşıyan Jordan, Schumacher ve Muhammed Ali gibilerin yanına yazmıştım dün onun ismini. Dokunduğu, değiştirdiği futbolun ona bir Dünya Kupası borcu vardı. Futbol, Messi’ye borcunu ödedi dün
Uğur MELEKE / Hürriyet