Maçı anlatan arkadaşımız Özkan Öztürk ilk ciddi atakların ardından mealen şunları söyledi: “Montella, Hırvatistan maçındaki oyunuyla hem takıma hem ülkeye özgüven aşıladı!” Ben ve birçok tanıdığım bu ülkede yaşıyoruz ama varsayıldığı gibi bir ‘Özgüven sorunu’muz olmadı, şükür.
Lakin ilk devre bittiğinde sanki bir özgüven problemi baş göstermişti ülkede! Oysa gerilecek hiçbir şey yoktu. İşler yolundaydı ve milli takım gayet derli toplu, hayli bilinçli görünüyordu. Gayret de yerindeydi ancak tanıdık eksiklikler ayağa dolanıyordu zaman zaman. Örneğin Yunus Akgün, ‘Kaos ortamı’nda sonradan iptal edilen golü attı da daha kolayını yapamadı! Gerçi ilk devre ‘Orta yapma’ konusunda ayar biraz kaçmışsa da (7/20), her şeyiyle topun da oyunun da hakimi bizimkilerdeydi. Olacaktı ama sadece gecikiyordu.
Nihayet öndeki durağanlar arasında en hareketli olan Yunus Akgün net bir vuruşla konuyu nihayete erdirdi. Sonra ne oldu bilinmez! Belki de ‘Özgüven sorunu’! Kendi alanına büzüştü bizimkiler. Oysa tersine, Letonya maç başından bu yana golün ardından ilk kez öne geliyordu ve hücum alanları daha da belirginleşiyordu.
Oyun neden koptu!
Sanırım savunma kaygısı ağır bastı ve 60’ların ortasından sonra tedirgin bir geri çekilme kendini göstermeye başladı. 82’ye varıldığında Özkan Öztürk, ‘Ama rahat değiliz’ demişti ki, Samet’in pası geldi ve Cenk kafayı vurup konuyu kapattı!
Şimdi düşünülmesi gereken, 65 ile 82 arasında neler olduğu? Sahi, her şey yolundayken o aralıkta oyun neden koptu ve o kopuşta bir gol yenilmiş olsa, ki ihtimal dahiliydi, sorun o ‘Ruh haliyle’ giderilir miydi? Bilinmez elbette. Hırvatistan maçı bittiğinde konu kapanmıştı ama bu maç 2024 Avrupa Şampiyonası’nda halletmemiz gereken sorunları göstermesi açısından çok öğretici oldu kanımca.
Mağlubiyetler kesin öğretir ama bazı galibiyetlerde öğrenecekleriniz sizi geleceğe taşır.
Cem DİZDAR / Fanatik