Sıkıntılı ve yorucu bir maç izledik. Sıkıcılığı, her iki takımın kazandıkları toplarla bir pas zinciri oluşturmadan, hücum pozisyonu kuramadan topu kaybetmeleriydi. Geçiş oyununun farklı bir versiyonu. Böylesi bir oyunu anlayışla karşılama nedenleri de var.
Alanyaspor, bu ligin kaliteli takımlarından biri. Onca oyuncu kaybına karşın tehlikeli bölgeden uzak durmak için yine de direnmeye ve dayanmaya çalışıyor. O yüzden sert oynuyorlar. Savunmada inanılmaz baskılı oynuyorlar. Maçın açılış golünü atmaları, moral üstünlükle canlı ve diri oyunlarına ilham verdi. O golden iki dakika sonra Beşiktaş, Rafa’nın attığı gol ile rahatladı. Her iki takım dengeyi bozmak adına peş peşe hücum gösterisine girmeleri, savunmacıları da çalıştırdı (!)
Her iki takımın golcüleri de, ev sahibi ekipte Semih, Gedson ve Rafa; konuk takımda da Augusto, Cordova ve Efecan hücumda çok top kaybettiler. Semih’te bir durgunluk gördük. Gedson da oyunun içinde, her pozisyonda mücadele ediyordu. Ancak Alanyaspor’un ceza alanında oluşturduğu kalabalık savunmayı aşamadılar.
2024’ü dramatik ve kaotik olaylarla yaşayıp önce şampiyonluk yarışından kopan, ardından üst üste yerli - yabancı 5,6 antrenör deneyen, yenilediği kadrodan beklenen verimi alamayan, hayal kırıklığı yaratan başkanın ardından kongre ve seçim telaşına düşen Beşiktaş, arada Fenerbahçe’yi yenmesine rağmen galibiyet değil, “puan kayıpları serisi” sundu taraftarlarına.
Bu sağlıksız ortamda futbolu yöneten ve uygulayan kadro da iflas etti bildiğiniz gibi. Ortada görünen en masum adam, Serdar Topraktepe… Elinden geleni yapıyor… Ama onda da bir yorgunluk ve huzursuzluk hali gözlüyoruz. Böyle durumlarda Serdar Hoca’yı rahat bırakmak, takımı da her şeye rağmen desteklemek gerekir. Dahası Serdar Topraktepe için çok özel bir kariyer planlaması da yapılmalıdır.
Bu maçın üzüleni Beşiktaş. Sevineni ve ümitli olanı da Alanyaspor. Sami Uğurlu hocayı tebrik ediyoruz.

Milliyet/ Atilla Gökçe

Hbr1903