Futbol

“Güzel futbol, güzel sonuç”

Hayri Cem, Duhuliye.com için yazdı

Hayri Cem'in yazısı şu şekilde:

Hoca değişiklikleri genel olarak futbolcular üzerinde olumlu sonuç yaratır. Yeni gelen hocanın kariyeri parlaksa, futbolcuların özgüvenleri artar, hocaya kendini göstermek için performanslarını zorlarlar.

Bu maç öncesinde, Beşiktaş’ın geçmiş maçlara nazaran daha iyi futbol oynayacağını tahmin ediyordum. Ama, çok kısa zaman içinde, performanslarının bu kadar aratacağını hayal bile edemezdim. Hele ki, grupta hiç yenilgisi olmayan Athletico Bilbao’yu 4-1 gibi net bir skorla yeneceklerini rüyamda görsem inanmazdım.

Takımdaki bu değişim bizlere, GvB’un takımı iyi çalıştırmadığını, onlarla yakından ilgilenmediğini göstermektedir. Takıma o kadar çok fazla tatil izni veriyordu ki bazı futbolcular, ‘futbolculuk kariyerim boyunca hiç bu kadar çok tatil yapmadım’ diyorlardı.

Serdar Topraktepe ise son derece saygı duyduğum bir hoca ancak çok tecrübesiz. Ayrıca kariyeri, futbolcularını etkileyecek düzeyde değil. Henüz UEFA A lisansı var. Bir an önce UEFA Pro lisansı alması gerekiyor. Bu profildeki bir hocanın yıldız oyunculara söz geçirmesi oldukça zordur. 

Galibiyetin getirdiği rahatlama ile sizlere maç yorumundan ziyade futbolcu-hoca ilişkileri üzerine bazı alıntılar yapayım:

Barcelona’yı borç sarmalından çıkaran CEO’su Soriano, iyi teknik direktörü şöyle tanımlıyor: “Takımının başarısına odaklanan, en adanmış kişi olmak zorundadır. Kendisi kulübe ilk gelen ve eve son giden kişi olmak durumundadır.”

Arsen Wenger ise Teknik direktörü şöyle tanımlıyor; “Teknik adam seçkin bir sporcu gibi davranmalıdır. Bakımlı olmalı, içki veya sigara kullanmamalı ve renkli gece hayatı olmamalıdır. Aksi takdirde, sporcuların böyle davranmasını sağlamak zorlaşır.”

Futbolcuların, kulüp tercihleri yaparken dikkate aldıkları önemli koşullardan biri teknik direktördür. Futbolcular en yetenekli ve seçkin teknik direktörlerle çalışmak isterler. Dolayısıyla teknik direktörün özgeçmişi futbolcular için çok önemlidir. Teknik direktörün geçmiş başarıları onlar için önemli bir iş birliği koşuludur. Geçmişinde büyük başarılar elde etmişse daha çok saygı duyar, daha disiplinli davranır ve verilen her görevi tam bir ‘adanmışlık’ duygusu ile yerine getirmeye çalışırlar. 

Teknik direktörün geçmişinde takımına kazandırdığı şampiyonluklar ve kupalar çok önemlidir. Ancelotti ve Guardiola gibi pek çok uluslararası başarı kazanmış teknik direktörlerin sporcuları da yerel liglerindeki şampiyonluklarla yetinmez, uluslararası başarılar hedeflerler. 

Teknik direktör olarak geçmiş başarısı olmayan, ancak aktif futbol hayatında önemli başarılara imza atmış Rijkaard gibi eski futbolcuların da prestiji oldukça yüksektir. Barcelona’nın emektar futbolcularından biri, Rijkaard ile çalışmasını şöyle anlatıyor; “Sürekli bağırmasına karşın Van Gaal’e pek kulak asmazdım. Ancak Frank Rijkaard soyunma odasına girip konuştuğunda kendisini hep dinlerim, çünkü onun omuzunda üç yıldız taşıdığını bilirim. O, şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu üç kez elde etmiş ve ben bunu hiç yaşamadım… İşte bu nedenle onu dinlerim.”

Bu sözler futbolcunun teknik direktörüne bakış açısını çok güzel özetliyor. Bu alıntıları aktarmamın nedeni, önümüzdeki süreçte, takımın alacağı sonuçlar ne olursa olsun, mevcut teknik direktörümüz Ole Gunnar Solskjaer’i kayıtsız, şartsız desteklememiz gerektiğini vurgulamaktır. Kulüplerinde başarı kazanan ve idol haline gelen hocaların tamamı mevcut kulüplerinde en az 3 sene sabredilen hocalardır. Beşiktaş’ın başarılı olmasını istiyorsak bizler de sabredeceğiz. 

Maç yorumu için söyleyeceklerim ise şunlar:

Bu sezonun en çok keyif aldığım oyununu seyrettim. Takım halinde koşuldu, takım halinde mücadele edildi. Takımı bu sezon ilk kez rakip kaleye dik olarak giderken gördük. Kötü oynadığı diyebileceğim kimse yok. Çok değerli bir üç puan alındı. Bir üst tura geçme olasılığı artık daha yüksek. M.Tel-Aviv maçını kazansaydık, şimdi bir üst tur garanti diyebilirdik. (Gel de GvB’a sinirlenme!)

Bu maç öncesinde en çok çekindiğim rakip futbolcu NicoWilliams idi. UEFA Uluslar Ligi maçlarında İspanyol milli takımını izlerken, Lamine Yamal ile Nico Williams’a hayran olmuştum. Kanatlardan yaptıkları bindirmelerle rakip defansları çok zor duruma düşürüyorlardı.

Ancak bu gece karşısında, Viking savaşçısı Jonas Svenssonvardı. Svensson Williams’a adım attırmadı. Williams çareyi kanat değiştirmekte buldu. Orada da karşısına Masuaku çıktı. Bence bu maçın gizli kahramanı Svensson’du. 

Svensson, çok üstün teknik özelliklere sahip bir futbolcu değil ama inanılmaz derece üstün bir karakter. Takımın en kötü oynadığı maçlarda bile disiplinden kopmayan, profesyonelliğin gerekliği yapan nadir futbolcuydu. Bu yüzden de onu bu maçın gizli kahramanı seçtim.

Bu galibiyet Beşiktaş camiasına hayırlı olsun…

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }