Sezon başında nerede yanlış yapıldı?
"Aslında olağan üstü kongre öncesi başlayan çirkin ve karalama kampanyası ve seçim süreci olacakların habercisiydi. Hasan Arat’ın her fırsatta “Bizim sosyal medyamız var.” diyerek önce gazetecilere karşı ayar verme tarzı, sosyal medya üzerinden kulüp içi siyaseti hoş olmayacak şekilde trol hesaplarla agresif bir şekilde sürmeyle devam etti. Bu başlangıç çok ciddi bir şekilde Beşiktaş’a ve sporun ruhuna aykırıydı. Halbuki burası bir spor kulübüydü. Yıllardır mali disiplinin sağlaması için çabalayan kişilere hatta Seba ekolünün gerçek temsilcilerine karşı bile bu agresif tutum devam etti.
Agresif ve saldırgan ortam, ‘bizden olanlar ve olmayanlar’ şekliyle ortak amaçları Beşiktaş’ın iyi yere gelmesi için var olan olguya karşı bile bir tutkuya dönüştü. Hazır değillerdi, beceremeyecekleri bir işe soyunmuşlardı. Beşiktaş kulübünün geçmişini ve hedeflerini bilmiyorlardı. Ya da umurların da değildi. Hiç hazırlanmadan göreve gelindiği Hansi Flick ile belli değil miydi. Hansi Flick’le hiç görüşülmeden ‘Flick Ocak’ta gelebileceğini söyledi” gibi enteresan söylemler ile belli olmuştu.
Bir başka konuda Arat’ın seçimden bir kaç gün önce katıldığı Candaş Tolga Işık’ın programında “Buraya gelirken az önce çok sevindirici bir haber aldım ilk kez burada açıklıyorum” dediği Hüseyin Yücel’in kendisini araması sonucu ikinci başkanlığını bir telefon ile beş dakika da otoparkta vermiş olduğunu deklere etmesinden de anlaşılıyordu. Dolayısıyla 2 yıldır hazırlandığını söyleyen bir kişinin ne hocası ne de işe birlikte çıktığı ikinci adamının bile belli olmadığı ortamdan zaten başarı çıkması kolay değildi.
Kaldı ki Hasan Arat 22 yıldır kulübün hiçbir yerinde olmamış, olan biten de habersiz, konuya hakim olmayan bir durumdaydı. Ayrıca futbol kısmı ise bambaşka bir boyutta… Zaten futboldan anlamıyorsunuz ama temeli ve lokomotifi futbol olan bir kulübe başkan olmak istiyorsunuz. Tüm söylemleri daha önce seçimlerde ki söylemlerin kopyala yapıştır şekliydi. Haa, teknik olarak nerde yanlış yapıldı derseniz, Gelir gelmez takımın en önemli oyuncuları kadro dışı bırakıldı. Zaten sakatlık fazlalığı varken bir andan takım yok edildi. Kadro dışı bırakılan oyuncular saha içinde yenilgiye karşı direnen mağlup olmak istemeyen karekterlerdi.
Daha önemlisi cesaret ve sorumluluk alma konusunda takımın ihtiyacı olan oyunculardı. Bu kadro dışı kalanların üçü Aboubakar, Rosier ve Ghezzal takıma şampiyonluk kazandıran en önemli oyunculardı. Sonrasında göreve geldiğimizde Rıza Çalımbay ile çalışacağız dedikleri Rıza’ya sormadan takımın en önemli oyun karakterlerini takımdan ayırdılar. Yapılanlar karşısında şoka giren hoca ve futbolcuların durumu takımın adeta lağvedilmesine sebep oldu. Nitekim devre arasında alınan 4 futbolcu kadro dışı bırakılanların yerini dolduramadı. Aslında yerini doldurmaları da kolay değildi çünkü takımda kalanlar travma geçiriyorlardı.
Nitekim liderin 13. hafta sonu dokuz puan arkasında teslim alınan takım, şampiyonun 46 puan gerisinde kaldı. Oysa beğenmedikleri ve bedava gönderdikleri takım Fenerbahçe’ye karşı deplasmanda 10 kişi oynayarak 4 gol, İcardi, Mertens, Sacha Boeyli Galatasaray’a ise 3 gol atarak; 03 Eylül 2023 tarihine kadar 18 maçlık yenilmezlik serisi yakalayan bir takımdı. Bu sezon yapılan astronomik transfer ve ödemelerle kurulan takım ise daha 13. hafta da liderin 13 puan gerisinde kaldı. Deplasmanda 10 kişi oynayarak Fenerbahçe’ye 4 gol atan takım sahasında 2 maçta 7 gol yiyen takıma döndü.
Ayrıca Hasan Arat Bayern Münih modeli olacağız diyerek getirdiği Samet Aybaba ve Feyyaz’ın yerlerini Galatasaray sevdalısı Brad Friedel’e bırakınca iş tamamen sarpa sardı. Bakın; Hasan Arat yönetimi sırasıyla 1 yılda, Rıza, Çalımbay, Serdar Topraktepe, Fernando Santos, II. Serdar Topraktepe dönemi, Giovanni van Bronckhorst 5 dönem 4 hoca ile çalıştı.
Bedava giden oyuncular, milyonlarca euro ödenen bonservis bedelleriyle, Svensson, Worrall (Kiralık), Muçi, Musrati, Paulista, Felix Uduokhai, Emirhan, Can Keleş, Cher Ndour, Joao Mario, Rafa Silva, İmmobile 11 transfer yapıldı. Gidenler takımlarına maç ve puan kazandırıyor, dünya kadar para ödenerek gelenler maç üstüne maç kaybediyor.
Sonuç olarak transfer tahtası kapalı olan Samsunspor ile geçen yıl bir alt ligden çıkan Eyüpspor ile Göztepe’nin arkasında kalan bir takım…
İşin bir diğer tarafı da daha önce söz verdim mi yaparım dediği “Talisca” transferi konusunda yaptığı açıklamada ki “ Bize Rafa Silva’mız var” kısmı da trajikomik.
1- Rafa Silva’ya pas atsın diye transfer edilen futbolcular topu Rafa yerine hep geriye oynuyorlar.
2-Samsunspor’un 33 futbolcusunun market değeri 29.3 milyon, Eyüpspor’un 29 futbolcusun 29.6 milyon euro, Göztepe’nin ise 30 futbolcusunun market değeri 36 milyon euro. Bu tabloya baktığımız zaman Hasan Arat’ın transfer ettiği 1 futbolcu maliyeti değerine 30 kişilik kadro kuran takımlar 13. hafta itibariyle Beşiktaş’ın üzerinde yer alıyorlar. Nereden bakarsanız, bakın tam anlamıyla fiyasko."
Gio doğru tercih miydi?
"Gio aynı hocaların hocası diyerek sunulan Fernando Santos gibi doğru bir seçim değildi. Burada yaşadıklarının aynısını Rangers’da yaşamıştı. Futbolun ekonomik çıkarlarını ön plana alan ortama karşı dik duran bir yapısı yoktu.
Her ne kadar Rinus Michels ve Johan Cruyff gibi futbol dehalarının kodlarını taşıyan bir felsefenin temsilcisi olsa da belki de yumuşak huylu olan burcunun özelikleri gibi karaktere sahip olması kendisi için bir dezavantaj oluyor."
Hasan Arat yeniden aday olmalı mı?
"Kesinlikle olmamalı, artık ne kulüp içinde ne futbol dünyasında bu dikiş tutmaz. Netice de her şey şampiyonluk ve maç kazanmak değildir. Ancak bazı değerler vardır ki, bunlar şampiyonluk ve kazanılacak kupalardan çok daha ötesidir. Hasan Arat döneminde yaşanılanları tarif etmek gerçekten zor.
Tüm bu olanların nasıl olduğu konusunda bir tahmin yürütmek zor. Sadece iki olasılık var: ya her şey planlı yapıldı, ya da hiç bir plan yapılmamıştı. Ancak ikisi de eşit derecede korkutucu. Onun için Hasan Arat’ın aday olmaması onu aratmayacaktır."
Serdal Adalı seçilseydi ne farklı olurdu?
"Çok bir şey fark eder miydi buna cevap vermek kolay değil. Netice de çok şikayet edilen Yıldırım Demirören ve Fikret Orman yönetimlerinde asbaşkanlık yaptı. Tabi özelikle Beşiktaş camiası kendisinden iyi bir şekilde istifade edebilirdi.
Ancak özelikle Demirören dönemi yapılan hovardaca transferler de aynı şimdi ‘Hasan Arat, Hüseyin Yücel’ dönemi gibi ister Portekiz lobisi deyin, ister Portekiz çetesi, onu bilmem ama Yıldırım Demirören Serdal Adalı modeli de Beşiktaş’a mali ve irade zafiyeti yaratmıştı.
Ancak şunu kesinlikle söyleyebilirim; seçim de üstüne basa basa ‘bu takımı yeniden kurmak büyük mali yükümlülük getirir’ sözünde çok haklıydı. Sadece bu gerçekçi söylem adına iki aday arasında onun seçilmesi hem futbol takımı ve hem de Beşiktaş için daha hayırlı olurdu diyebilirim.
Hasan Arat’ın bir futbol takımını lağvetmesi inanılacak gibi bir olay değildi. Düşünün Beşiktaş’a başkan oluyorsunuz, Beşiktaş’ı tasfiye ediyorsunuz, gerçekten tarihe geçecek trajik bir olay."
Aday olmayı düşünüyor musunuz?
"Aday olmayı değil, Beşiktaş’ı yönetip Şampiyonalar Liginin kalıcı rekabeti içine sokmayı hedeflemiştim. Türk Futboluna tüketim değil üretim ekonomisini yerleştirip reformlar yapmayı istemiştim.
Bunun için dünya futbolunda ki en önemli ve saygın isimlerin başında olan John Toshack’tan başlayan, eğitim ve üretim konusunda yıllarını vermiş çok değerli tüm dünya ile rekabet edecek bir vizyona ve deneyime sahip olan uzman arkadaşımıza kadar hazır olan bir ekibimiz de vardı. Sonuçta aday olmak önemli değil… Önemli olan Beşiktaş’a Başkan olup, Beşiktaş’ı layık olduğu gibi yönetmek."
Hürser Tekinoktay’ın açıklamaları, özellikle Hasan Arat yönetimine yönelttiği eleştiriler, Beşiktaş’ta yeniden yapılanma ihtiyacını bir kez daha gündeme taşıdı.