Takımda hâlâ tam bir oturmamışlık halini seyrediyoruz. Ligin yine milli ara ile biteceği ve bizlere ‘Eee, şimdi ne yapacağız’ dedirten meşum günlere giderken puanımız iyi, geriye takım oyunu kaldı. Sabredeceğiz…

İlginç bir haftaydı. Önce Avrupa Ligi’nde Ajax’a karşı oynanan maçta ‘veletler’ (40 yaşındaki kalecilerini hariç tutarsak, takımın yaş ortalaması 20-21) Beşiktaş’ı evire çevire yendiler.

Takım sahada, biz ekran başında çaresizliği hissettik. İki şeyi söylemek gerekir. Birincisi Beşiktaş takımı aslında ağırmış. Topa basan, hızlı çıkan bir rakip karşısında adeta sürklase oldu. Ajax oyuncuları kaptırdıkları topu inanılmaz bir hızla geri alma becerisine sahipti. Hollandalı hocamız Giovanni Christiaan van Bronckhorst, Feyenoord’un başında Ajax’a karşı defalarca maça çıkmıştı. Haliyle şapkadan cin çıkarmasını bekledik. Hoca ise çok farklı bir takım 11’i kurarak maça çıktı. Düşünün ki ilk 11’de forvet oyuncumuz 16 yaşındaki Mustafa Hekimoğlu idi. Zannedersem genç takıma karşı, koşan, diri oyuncu ile çıkmak ve ligi riske etmek istemiyordu. Nihayetinde Avrupa Ligi’nin ilk maçında 4-0 yenildik ve fena halde moralimiz bozuldu.

İşin kötüsü böylesine ağır yenilgilerin lig maçlarına da yansıdığına şahit olmuştuk. O kaygıyla Kayseri deplasman maçı için ekranın başına oturduk. Kanıksadığımız 11’den farklı bir tercih yine sahadaydı. Nitekim mutat kapanan Kayseri karşısında ilk gole kadar, ‘bu takım nasıl şampiyon olacak’ kaygısıyla maçı izledik. Sonrasında düğüm çözüldü ve maç 3-0 Beşiktaş lehine sonuçlandı. 21 yıl sonra en iyi puanı yakalan bir takıma sahiptik.

Bu maçta en çok konuşulması gereken hakem kararlarıydı. Kayseri Başkanı’nın yaptığı rüzgâra aldanmayın. Zira Beşiktaş’ın mutlak iki penaltısı verilmedi. İlkinde Kayseri oyuncusu kendisine atılan pası eliyle düzeltip, degaj yaptı. Öncesinde Rizespor’a aynı nedenle çalınan penaltı bu defa çalınmadı. Hakem bir beis görmemişti. İkincisinde, İmmobile’ye karakucak dalan Kayserili oyuncu, tuş ettiği için penaltı verilmedi. Sonra artık samimiyet sınırlarını aşan riyakarlığa yine tanık olduk. Geçmişte Beşiktaş’ın aleyhine benzer kararlar olan hakem yorumcuları her iki pozisyona da ‘mutlak penaltı’ dedi. O kadar. O hakem bakalım haftaya maç alacak mı? Merakla bekleyeceğiz. Ancak şimdiden futbol yorumcuları Beşiktaş’a operasyon çekilerek, iki takımlı favori sistemi için ligin dizayn edildiğini söylemeye başladı.

Beşiktaş yönetimi ise bu haksızlıkların yaşandığı haftada, rakiplerinin hakem eleştirilerine gönderme yaparak, “biz hiç söyler miyiz” şeklinde bir uysallık içinde olduğu için kaygı duymamak elde değildi.

Takımda hâlâ tam bir oturmamışlık halini seyrediyoruz. “Nasıl olur da hocamız Ajax’a karşı Muçi ile çıkmaz” diye isyan ediyoruz. Muçi, Kayseri maçında ilk 11’de maça çıkıyor ve bal yapmayan arı misali koşturup duruyor. Can Keleş’i merak ediyoruz. Zira adı dışında başka bir şey bilmiyoruz. Oynatılmıyor. Pas oyununda, kanatlarını yeterince etkin kullanamayan Beşiktaş seyrediyoruz. Takım oyununu bir türlü gözleyemiyoruz. Anlayacağınız ligin yine milli ara ile biteceği ve bizlere ‘Eee, şimdi ne yapacağız’ dedirten meşum günlere giderken puanımız iyi, geriye takım oyunu kaldı. Sabredeceğiz…

T24/ Rıdvan Akar