Asena Özkan'ın açıklamaları şöyle:
''45 yılı aşkın süredir Beşiktaş kulübünü takip ediyorum. Muhabirlik, fotomuhabirlik günlerim oldu. Takımla uzun yıllar her yere gittim, geldim. Artık bir köşe yazarıyım ama bu kulüpten koptuğum anlamına gelmiyor. Neler olduğunu, neler bittiğini izliyorum. Tabii ki yıllar içindeki haber kaynakları da, o dostluklardan da haber akıyor. Şimdi, ben Beşiktaş'ta böylesine bir linç görmedim.
Hasan Arat’a yönelik ciddi bir linç var. Hasan Arat, Denetim Kurulu’na başvuruyor, bütün elindeki belgeleri, bilgileri veriyor. Denetim Başkanı Gökhan Tiryaki’den de kendisi ve yönetim dönemi için detaylı araştırma yapılmasını istiyor, devamında bu araştırmanın kamuoyuna açıklanmasını talep ediyor.
Bugüne kadar Süleyman Seba’nın ağzından Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören, Fikret Orman, Ahmet Nur Çebi başkanlık yaptı. Hiç birisinden böyle bir talep gelmedi. Benim burada karşı koyduğum bir şey var; her şey iyi güzel, Beşiktaş’taki tüm olumsuzlukları Hasan Arat’ın üzerine yüklemek ne kadar doğru? Fikret Orman eleştirilen, Beşiktaş’ın dava ettiği Fikret Orman bile, dili varsa Hasan Arat’ı suçlayacak. Bu linçten başka bir şey değil. Hasan Arat ciddi hatalar yaptı ama bir insan, açık ve net bir şekilde, bugüne kadar namusuyla gelmiş, son derece güven telkin eden Hasan Arat’a hırsız deniyor. Böyle bir şey olamaz. Bunu söyleyecek insanlar önce kendilerine bakmalılar.
Samet Aybaba’nın konuşmaları oldu. Orada çok medeni ve anlaşılır bir açıklama var. Deniliyor ki: "Yalanlayabiliyorsa yalanlasın." Samet Aybaba’nın İngilizcesi olmadığı için, İngilizce bir metnin altına Hüseyin Yücel’in talebi üzerine Samet Aybaba’nın parafı atıldı. Bu ortaya çıkınca Hasan Arat bunu iptal ettiriyor. Burada bir imza taklidi yok. Samet Aybaba neden 4 ay sustu da görevine son verilince konuştu? Bunların hepsi önümüzdeki süreçte gün yüzüne çıkacak ama burada benim kaldıramadığım şey, Beşiktaş’ı bitiren bir sistemin, Süleyman Seba’nın ardından Beşiktaş’ı bitiren bir sistemin hemen suçluyu bulması: Hasan Arat. Böyle bir şey olabilir mi? Hasan Arat hata yapmadı demiyorum. Hasan Arat, yola çıktığı insanları doğru seçemedi. Güvendi ve güvendiği insanlar tarafından sırtından hançerlendi. Bu, Beşiktaş’ın aşması gereken bir problem.
Hasan Arat’ın hatası, Süleyman Abi’nin de parası yoktu ama farklı bir konuma sahipti. Hasan Arat, aynı şeyi yapabileceğini düşündü ama olmadı. Çünkü hem insanlar hem de dönem değişti. Hiç kimse Süleyman Abi’yi arkadan hançerlemeye çalışmadı. Kalkışan oldu ama başarılı olamadı. Hasan Arat çok kötü hançerlendi. Ben Beşiktaş’ta bu kadar çiğliği ilk kez yaşıyorum. Çok üzücü. Hasan Arat adına da, Beşiktaş adına da çok üzüldüm. Burada yapılması gereken şey, bu saatten sonra Hüseyin Yücel’in Mayıs ayına kadar götürmesidir.
Mayıs ayından sonra Hüseyin Yücel başkanlık göremez. Belki birileri yönetimde isteyebilir ama Hasan Arat’ı arkasından hançerleyen bir insan, kendisini yönetme yeteneğine sahip olmaz. Ancak başka bir başkana aynı şeyi yapabilir. Onun için Hüseyin Yücel’e kimsenin güveneceğini sanmıyorum. Hatta yanında olan insanlara da güveneceğini sanmıyorum. Hüseyin Yücel açık ve net bir şekilde Hasan Arat’ı sırtından bıçaklamıştır. Herkes hata yapabilir. Hasan Arat da hata yapabilir. Ama kimse Beşiktaş gibi bir kulüpte başkanı sırtından hançerlemez. Bu, hem Hasan Arat’a hem de bundan sonra kulüplerde görev alacak yöneticilere kanımca iyi bir ders oldu.
Teknik direktör yerine kimin geçeceği merak edilirken, Hatayspor karşılaşmasında takımın başında Serdar Topraktepe olacak. Sosyal medyada Sergen Yalçın sesleri çıkıyor. Şimdi, Sergen Yalçın bir sihirbaz değil; gelip de kötü durumdaki bir takımı bir anda canlandırabilecek yeteneğe sahip değil. Aslında Sergen Yalçın değil, hiç kimse sahip değil böyle bir yeteneğe. Çünkü bugün hangi yabancı futbolcuya bakarsanız bakın, Türkiye’yi seçmelerinin iki nedeni var:
1) Hiçbir yerde kazanamayacakları parayı kazanıyorlar,
2) Türkiye’nin vergi cenneti olması.
Kazanıyorlar ve vergi vermiyorlar. Biz onlara futbol lejyonerleri diyoruz. Onların tek bir amacı var: Paralarını sorunsuz kazanmak, vergi ödemeden bu ülkeden çekip gitmek. Paraları ödenmeyen futbolcuların başına, değil Sergen, Ancelotti gelse değişen bir şey olmaz. İlk önce bu futbol lejyonerlerinin, tutarlarının birikmiş paralarının ödenmesi gerekiyor. Ardından Sergen Yalçın elbette taktiksel olarak Türk futbolunu, futbolcularını tanıyor, Beşiktaş’ı tanıyor. Bu büyük bir avantaj. Ama yine söylüyorum, Sergen gelince Beşiktaş düzelecek bir inanış yanlış. Serdar Topraktepe takımın içinde Türk futbolunu ve futbolcularını, rakiplerini biliyor. Bence Mayıs ayında gelecek yeni yönetime bir şans tanımalı, teknik direktörü onlar seçmeli ve Serdar Topraktepe ile Mayıs’a kadar devam edilmelidir.
Şimdi aklıma takılan bir şey daha var. Bir taraftan Hüseyin Yücel yönetiminde bazı yöneticiler (Hüseyin Yücel'in ağzından çıkmadı ama diğer arkadaşların ağzından çıktı) benim gördüğüm ve duyduğum kadarıyla Samet Aybaba'da hedefe koydu kendisini. Genel Sekreter Kaan Şakul, suçlanan adam ise Hüseyin Yücel başkanlığında ikinci en önemli isim oldu. Burada bir gariplik var. Bu durumda Hasan Arat'a yönelik bir komplonun açığa çıktığı görünüyor.
Bu arada, Samet Aybaba'nın söylediklerine kaç kişi inanır, ne kadar doğruyu söyler, ayrı bir tartışma konusu. Bu konuda önümüzdeki dönemde konuşacağım. Öyle bir kaos yaratıldı ki… Bir kez daha tekrarlayım; Beşiktaş'ta 2000 yılı Şubat ayında Süleyman Seba'nın adından başlayan yönetim zafiyeti, Hasan Arat'ın üzerine yüklendi. Hiçbir yönetim veya yönetici hata yapmadı, sanırsınız bütün hatayı Hasan Arat yaptı. Hasan Arat elbette hata yaptı, ama bu kadar ağır eleştirilere ve bu kadar hedefte olmasına anlam veremiyorum. Bu işin arkasında başka bir şeyler var. Şu anda konuşmak istemiyorum ama önümüzdeki süreçte onlar da gün yüzüne çıkacak. Samet Aybaba'nın hiçbir söylediğine, kendisini 40 yılı aşkın süredir tanırım, hiç bir söylediğine inanmıyorum, bunu da ilaveten belirteyim.''