Aylardan bu yana Şenol Güneş ve Ahmet Nur Çebi’ye yönelik çoğu kez sert eleştirilerimin nedeni tam da buydu. Beşiktaş’ın başına bunların geleceğini önceden kestirmek için müneccim olmaya gerek yoktu. Objektif olmak yeter ve artardı, nitekim öyle de oldu! Beşiktaş’taki "Karadeniz Yapılanması"nın siyah-beyazlı ekibe büyük sekte vuracağını defalarca yazmaktan ben yoruldum. Doğrusu bu ya, kimi zaman da yılmadan tekrarlamaktan utandım!
Bu maçta on bir yabancı futbolcuyu sahaya sürme özgürlüğüne sahipken, sol kanatta Jackson Muleka yerine Cenk Tosun’u oynatıyorsan ben de seni eleştirir, üstüne üstlük yerden yere vururum! Hadi Salih Uçan’ı oynatıyorsun ama yetisi sınırlı Cenk Tosun’un ne işi var sahada sevgili Şenol Güneş? Sol açık desen değil, santrafor desen değil sadece "kolay golcü."
"İnadım inat" diyorsun ve inadın uğruna Beşiktaş’ı yerlerde süründürüyorsun. Sevgili Şenol Güneş, aynı şeyi tekrar tekrar yapıp nasıl farklı sonuç bekliyorsun gerçekten merak ediyorum! Cenk Tosun takıntın bak başına ne işler, kariyerinde nasıl onarılmaz bir yara açtı!
Beşiktaş, bir Avrupa kupası maçında gücü sınırlı rakibi Lugano karşısında ilk şutunu 37’nci dakikada çekiyor. Hem de İnönü Stadı’nda ve yandaşları ile dolu tribünler önünde... Bu başarı mı? Sen başarılı bir teknik direktör müsün? Belki başkası yer de ben yemem hiç kusura bakma. Sen kendisini geliştiremeyen, çağın gerisinde kalmış bir teknik adamsın! Yoksa bu kadar gereksiz ve hatalı oyuncu değişimini nasıl yapardın?
Cenk Tosun’dan ümidi kesip ikinci yarıya "kolay golcü" yerine Milot Rashica ile başlaman geç de olsa hatanın farkına vardığın izlemini uyandırdı bende. Vincent Aboubakar kendisinin ve takımının ikinci golünü kaydedince de tribündekiler de nefes aldı. Valentin Rosier’nin ikinci sarı kartla oyun dışında kalmasının ardından konuk ekip Lugano biraz daha fazla Beşiktaş yarı alanında görülmeye, hatta ceza alanına girmeye başladı. Ne var ki yetisi sınırlı konuk ekibin gol bulması tamamen Beşiktaş oyuncu kadrosunun yapacağı hatalara endeksliydi.
Ama hata oyunculardan değil önce Şenol Güneş’ten geldi. Takım 2-0 önde ya Şenol Güneş, Vincent Aboubakar’ın yerine Bakhtiyor Zaynutdinov’u, Rachid Ghezzal’ın yerine Onur Bulut’u, Alex Oxlade Chamberlain’in yerine de Jackson Muleka’yı sürdü sahaya. Sahadaki en çalışkan isimleri yedek kulübesine çeken Şenol Güneş’e kocaman bir alkış daha!
Sonra ne mi oldu?
Şenol Güneş’in dahiyane değişimlerin ardından son on dakikaya 2-0 önde giren Beşiktaş rakibine 3 - 2 yenildi. Konuk Lugano’nun galibiyet golünün Beşiktaşlı Eric Bailly’nin ters kafa vuruşundan gelmesi ise sadece ayrıntı. Bir kez daha Şenol Güneş’e dönecek olursak istifa etmeyecek ve yuvarlak cümleler ile soruları geçiştirmeye çalışacak. Şenol Güneş, asla Beşiktaş’tan tazminat almadan gitmez, gerçek bu kadar basit. Yönetim, daha doğrusu Ahmet Nur Çebi, Şenol Güneş’i gönderir mi? Şu anda tribünlerin nefret kustuğu Ahmet Nur Çebi, Şenol Güneş’in değil kendisinin göreve nasıl devam edeceğini düşünmekte...
Yazdım ama bir kez daha yazayım Beşiktaş kongre üyelerinin özeleştiri yapma zamanı geldi, geçiyor. Beşiktaş’ı "Karadeniz Yapılanmasına" teslim eden kongre üyeleri baş sorumlulardır.
Ancak ve ancak bu Beşiktaş tribünlerine Ahmet Nur Çebi’ye küfür ve hakaret etme özgürlüğünü vermez. Başkanı ve teknik ekibi eleştirmek, edebi ile yermek doğal hakkınız ama hiçbir şekilde küfür ve hakaret edemezsiniz. Bu yaptığınız ne sportmenlikle ne de Beşiktaşlılık ile bağdaşır…
Asena ÖZKAN / T24