Sanki bu sezon hiçbir amaç kalmamış gibi, sanki sezonun son maçlarının arifesindeymişiz gibi, sanki bu futbol bir tek maç kazanmak için oynanırmış gibi, Beşiktaş’ta sadece önümüzdeki yönetim kurulu seçimi konuşuluyor.

Oysa ki daha yarı yıl bile tamamlanmadı. Ayrıca Süper Lig’i şampiyon olarak bitirememenin dışında üst sıralarda bitirmenin de anlamı var, getirisi var. Avrupa ümidi sürüyor ve daha Türkiye Kupası var. Sanki bunların hiçbiri yokmuş gibi varolan oyuncu kadrosunu şimdiden acımasızca eleştirme, yok etme yarışında herkes. Sanki her şeyin sorumlusu yalnızca futbolcularmış gibi. Ve sanki bu futbolcular tüm bu olup bitenlerden hiç etkilenmeyecek; sahaya çıkıp canı gönülden oynayabileceklermiş gibi.

FUTBOLCU DA İNSAN

Bu mümkün mü? Tabii ki değil. Her şeyden önce şu anlaşılıyor ki ödemeler düzgün yapılmıyor ki bu bir futbolcu için en hayati şey. Sonra bu futbolcuları yönetmekle yükümlü olan başkanından yöneticisine, profesyonel çalışanına, medyasına, sosyal medyasına kim varsa futbolcuları eleştiriyor. Transfer sonrası futbolcularla boy boy fotoğraf çektirdikten sonra şimdi “Benim isteğim dışında alındı” diyebiliyorlar. Kabahatli mızmız çocuklar gibi “Ben yapmadım Hasan yaptı” telaşındalar. Sanırsın Beşiktaş’ta herkes kafasına göre icraat yapmış ama kötü icraata herkes karşı çıkmış… Haydi bir daha kandırın kongre üyelerini!

Neyse bence şu an asıl önemli olan konu bu ortamda futbolculardan nasıl üstün performans beklenebilmesi. Zaten ilk on biri sürekli değişen çok ince bağlarla bağlanmış dengesi bozuk bir takım var elinizde. Ve bu takımda daha hiçbir taş yerine oturmamışken yeniden sil baştan yapacağız diyorsunuz. Daha ülkeye geldiği altı ay olmamış yabancı oyunculardan aidiyet bekliyorsunuz. Formanın kutsallığından bahsediyorsunuz. Peki kimsenin yarınını kestiremediği, sürekli eleştirildiği bir ortamda bu nasıl olacak? 

ASIL SORUN

Oysa ki Beşiktaş’ın sorunu futbolcu sorunu, transfer sorunu ya da teknik direktör sorunu değil. Beşiktaş’ın asıl sorunu yönetim sorunu… İşte gördük son açıklamalardan; Beşiktaş nasıl basiretsiz, beceriksiz ve çıkarcı kişilerin eline düşmüş. Şimdi tam tersine dirayetli, ne yaptığını bilen, bildiği doğrulardan ödün vermeyen ve tabi dünya futbolundan anlayan, uyumlu çalışacak başkan ve yöneticilere ihtiyaç var. Fakat ne yazık ki bugünkü iki başkan adayı da bize bu hissi vermiyor. Sürekli birilerini eleştirmek, sürekli cebinden ne kadar para vereceğinden bahsetmek ve takımın kurtuluş umudu olarak, çalışma tutarlılığı şüpheli Sergen Yalçın’dan başka alternatif gösterememek şimdiden insanı umutsuzluğa düşürüyor.

Görünen o ki, Beşiktaş’ı bu kısır döngüden çıkaracak son umut 2025 Mayıs ayındaki olağan kongre.

Cumhuriyet/ Gülengül Altınsay

Hbr1903