Yetenekli bilinen oyuncu sayısı ne kadar çok olursa olsun futbol kolektif bir oyundur ve dağınıklığa tahammülsüzdür. Beşiktaş görece daha yetenekli oyunculara sahip görünse de ilk yarı boyunca daha etkili girişimler hep Bodo’dan geldi. Beşiktaş’ın hücum girişimleri ise o çok sevilen ‘Orta’lara kurban gitti. Ortalamayı denediler ve sürekli yanıldılar!

Savunmadaki tedirgin halleri bir yana öne çıktıkları anda da Cenk Tosun’a ulaşmaları mümkün olmadı. Cenk’in de takıma katılmak için fazlaca gayret gösterdiğini söylemek zordu. Oysa Bodo pratikti. Kale alanını gözlüyor ve kaleye ‘Altı pas içinden’ ulaşmaya çalışıyorlardı. Bunu ilk devre bir kez başardılar da... Burak Yılmaz, ikinci devreye Rosier yerine Onur Bulut’u göndererek başladı ama takımı ikinci golü de Onur’un boşalttığı alandan yedi. Bu da Beşiktaş’ın ligin başında bu yana görünen organizasyon sorunlarının tezahürlerinden sadece biriydi.

Sezon başında da devamında da Beşiktaş futbolun talep ettiği düzeni tutturamadı. Ancak kimi maçlarda öncelikle rakiplerin güçsüzlüğü ve buna bağlı örneğin Vincent Aboubakar ya da Mert Günok gibi oyuncuların kişisel gayretiyle kazanınca sorunlar ‘Görünmez’ sanıldı. Ama futbol buna izin vermez. Önce teknik direktör kayboldu ardından yönetim!

Çocukları boşa heveslendirmemeli!

Ve son bir soru. Elbette Burak Yılmaz ve teknik ekibe... Semih Kılıçsoy, Yakup Arda Kılıç, Demir Ege Tıknaz ve Emirhan Delibaş dün akşam mevkilerinde oynayanların gerçekten çok mu gerisindeler? Eğer öyleyse Beşiktaş’ın yakın tarihteki geleceği gerçekten zor.

Önceki akşam izlediğim Benfica’yı duman eden Real Sociedad’ın ilk 11’deki 7, yedekteki 12 futbolcusundan 9’u öz kaynak düzeninden yetişme! Ülkede bunu yapmaya en yakın takım olarak bilinen Beşiktaş, Sociedad’a benzer şeyler yapamayacaksa çocukları boşa heveslendirmemek gerek.

Cem DİZDAR / Fanatik