Sergen Yalçın yok, Emre Belözoğlu var…
Ersin yok, Mert var…
Şaşırmayın… Crivelli yok, Okaka var.
Aşırı Güven var.
Atakları olgunlaştırmadan, ceza alanına girip Batshuayi ile paslaşmadan erkenden şutlar (3) atıp kaleci Volkan’ı çalıştıran Güven Yalçın var.
Bildiğiniz gibi, aynen Edin Visca da var!
Ama Atiba yok, Oğuzhan hiç yok. O nedenle Ghezzal’ın, Rosier’nin, Josef’in gayretine, Rıdvan’ın enerjik oyununa rağmen Beşiktaş umduğunu bulamıyor.
Etkisiz kalıyor. Eksik kalıyor.
Bu durumda Vida ile Welinton buluşması da işe yaramıyor.
Tamam, sakatlar yavaş yavaş geri dönüyor ama Beşiktaş kendine gelemiyor.
Başakşehir öyle değil.
Üzerine ölü toprağı serpilmiş takım, Beşiktaş’ın bilinen rakip yarı alanda baskı oyununa pabuç bırakmıyor.
Oyunun boyunu uzatıyor Belözoğlu’nun ekibi.
Oyun boyunun uzama halinde Oğuzhan ve Atiba’dan kaynaklanan top kayıplarının da var elbet.
Bu kısır döngü içinde elbette Batshuayi’nin gol atma şansı azalıyor.
Başakşehir ilk yarının sonuna doğru basit bir değişiklik yapıyor.
Deniz Türüç sağ kanada, Edin Visca da sola geçiyor. Hemen sonuç veren bir hamle.
Rıdvan’ın önünde etkinlik sağlayamayan Visca, Rosier ve Ghezzal’ın bulunduğu kanattan ceza alanına ilerliyor.
Yayın yakınlarından sert bir şut çıkarıyor. Mert Günok’un kucaklayabileceği, kontrol edebileceği bir top bu.
Hayır, göğsünden sektiriyor.
Dedik ya, geçen yılın “sağır” golcüsü Crivelli yok, Okaka var orada.
Başakşehir’in yeni golcüsü. Gol serisini devam ettiriyor.
Beşiktaş ikinci yarıya radikal değişikliklerle başlıyor.
Güven Yalçın Larin’e bırakıyor yerini, Oğuzhan Teixeira’ya, Atiba da Necip’e.
Başakşehir’in bir gaflet anında Texeira uyanık davranıyor.
Uzaktan çapraz vuruş, boş kaleye gol..
Sonrasında daha da güzelleşiyor oyun. İçerik ve derinlik kazanıyor.
Beşiktaş daha etkin.
Ghezzal’la duran toplar kullanıyor ama golü bulamıyor.
Belözoğlu’nun da hamleleri var. Caiçara’nın yerine Şener’i, Deniz’in yerine de Gulbrandsen’i alıyor oyuna.
Beşiktaş bastırdıkça atamıyor, ama dönen toplarda Başakşehir lokum gibi goller atıyor.
Okaka ile ikinciyi Gulbrandsen’le de üçüncüyü!
Bu gollerde savunma zaaflarının yanı sıra Mert Günok’un hataları da söz konusu.
Yine de haksızlık etmeyelim. Mert’in iki de kurtarışı var.
Ghezzal’ın gayretleri, bir de penaltı kazandırıyor Beşiktaş’a.
Hakem monitörden izleyip veriyor penaltıyı…
Batshuayi’den farkı bir indiren gol. Son beş dakika heyecan rüzgarları esiyor.
Ama tebelayı kıpırdatamıyor o rüzgar.
Bu maçın iki kritik pozisyonu var: Önce Caiçara’nın koluna gelip sönen top… Bu bir penaltı…
Sonra da serbest vuruşta Vida’yı formasından çekerek düşüren Okaka’nın hareketi. O da penaltı…
VAR odası (Kaan Numanoğlu) tepkisiz kaldı… Hayret veren bir sükut hali. Her neyse…
Seminerlerin pek de işe yaramadığı anlaşılıyor.
Maç sonunda Sergen Hoca’nın cezası pahalıya mal oluyor.
Milli ara Beşiktaş’a yaramamış. Sakatlık ve tedavi süreçleri takımda çözülmeye neden olmuş.
Savunma ve hücum organizasyonları adeta unutulmuş.
Beşiktaş baskılı oyun ve çabukluğunu kaybetmiş, soğumuş.
Başakşehir, sıkıntılı haftalarda önce Fenerbahçe’yi yendi.
Dün de Emre Belözoğlu yönetiminde ayağa kalkıp Beşiktaş’ı yendi. Yolları açık olsun.
Her topa ayak uzatılmayacağı da en iyi bilenlere acı bir ders oldu. Hayırlı olsun.
Attila GÖKÇE / Milliyet