Müslüm Gülhan;
Portekiz Diktatörü Salazar’ın faşist yönetim şekli fado (müzik), fatima (din), futbol yani kısaca 3F ile ilk defa futbol ile siyasetin yolları kesişmiş oluyor. Salazar’a göre bir halkı kontrol etmek üç ana damardan geçiyordu.

“Futbol olmasaydı Portekiz’i bir dakika bile yönetemezdim” diyen, Salazar 41 yıllık iktidarını neye borçlu olduğunu açıkça itiraf etmişti.

Çünkü, bir ülkenin milliyetçilik histerilerini harekete geçirecek ve kitle ayini haline getirerek yönlendirecek en kuvvetli alan futboldu. Futbol çok büyük bir tutkudan beslenen bir spor. İktidarın yaptığı hataları görmez, bir yerden sonra da maç günü yaklaştıkça hiçbir şey umurunuzda olmamaya başlar. Sadece bir 90 dakika size her şeyi unutturabilir. Böylece kontrol altına alınırsınız.

Bu baskı yüzünden ciddi şekilde bedel ödeyenlerin yanında ‘zor’ kullanılarak bedel ödeyenler vardı. Bunlardan en önemlisi Eusebio idi.

∗∗∗

Portekiz futbolunun büyük ismi Eusebio, Benfica yıllarını, R. Madrid, Inter ve Juventus peşindeydi. Diktatör Salazar, transfer olup giderse, daha doğrusu kaçar korkusuyla onu askere alarak kontrolde tutmaya çalıştı. Futbol oynamasının yanında o aynı zamanda zorla da olsa Salazar’ın askeriydi.

1974 yılında Portekiz’de Karanfil Devrimi ile yıkılan Salazar ve sonrası hem ülke demokrasi açısından hem de futbol başka bir boyuta geldi.

Portekiz futbolunun miladı da Eusobio le başlar.

2016 yılında Avrupa Şampiyonu olan Portekiz; futbolu, içinde üretim mekanizması kurularak yetiştirdiği futbolcuları en iyi liglere yollayıp büyük katma değer yaratan bir kaynak haline getirdi.

1 milyarın üstünde değere sahip olan Milli takımında Çekya karşısında Pepe hariç ilk on bir oynayan tüm oyuncular lejyoner konumdalar.

22 Haziran günü Avrupa Şampiyonası grup maçında rakibimiz olan Portekiz ki şampiyon adaylarından biri olarak görünmesine rağmen, oyun şablonunu incelediğimizde çok ayrıntılı bir oyuna sahip olmadığı görülüyor.

Çekya’ya karşı üçlü savunmada Pepe, Dias ve Mendes ile başladı. Pepe’nin 41 yaşında olması tecrübe ve hamle zamanlaması bakımından ayrıcalıklı değerini ortaya koymaktaydı.

Orta alanda Vitinha, Fernandes, Dalot ve Cansello ile dizilen Portekiz, forvet hattında Leao, Ronaldo ve Silva ile oynadı.

Bu şablon ve kadro Türk Milli takımı için avantajları olan bir kadroydu. Özellikle sol bek olan Mendes’in stoper oynaması ve Cansello ile Leao’nun aynı hatta oynaması oyun kurma stratejilerinde başarı sağlayamadı. Çünkü, Leao santrafor arkasına koşu yapmaktan ziyade çizgide top alıp içeriye dripling etmeyi seven bir oyuncu olması, Cancello ve Mendes’i bir yere kadar oyuna soktu, bir yerden sonra da Cancello içeriye yönelmek zorunda kalınca Mendes’de sadece Leao’ya savunma desteği vermelerinden dolayı katkıları sınırlı kaldı. Fernandes ve Silva bütün oyun kurgusunu tasarlayan iki oyuncu, iki on numara olarak değerlendirilebilinir. Silva zaman zaman sağ çizgide Dalot ile ikili oynarken, zaman zaman da içeriye toplu tosuz koşularla hücuma katkı yapmaktadır.

Oyunun ana karakteri Fernandes’dir. Tüm topu yönlerin, içeriye özellikle Ronaldo’ya derinlemesine pas oynayan, defans arkası koşulara yüksek paslar atabilen, şut atabilen ve tüm duran topları etkili kullanabilen oyuncu olması nedeniyle oyunda ve skordaki etkisi yüksektir.

Vitinha ise 6 numara pozisyonunda oynamasına rağmen içe topsuz derin koşu ve şut ile skora katkı yapma özelliğine sahiptir.

Çekya maçının ikinci yarısında Leao’yu ve Dalot’u oyundan alıp, stoper oyunu için Inacio’nun oyuna girmesiyle Mendes’i kendi mevkisi olan sol hatta çekmesi, haliyle Cancello’yu sağ çizgiye-kendi yerine geçmesiyle verimsizliği ortadan kalktığından oyun kurgusunun doğru işlemesine neden oldu. Cancello’yu sağ çizgiye çekerek orta alandaki verimsizliğini gidermesi oyunun şeklini bir anda değiştirdi Özellikle Jota’nın oyuna girdikten sonra Ronaldo’nun yanında ikinci forvet katkısı, rakibin altı pasa kadar çekilip kendi kalelerine gol atmasına ve yine topu ıskalamaları neticesinde ikici golü yemelerine neden oldu.

∗∗∗

Bizim için temel öğe üçüncü bölge pasa dayalı oyununu çok iyi oynayan, topa sahip oldukça kontrolü kuvvetlenen ve gol attıkça da coşan Portekiz’i ikinci bölgede set savunması içinde tutabilmek olmalı. Üçüncü bölgeye geçiş oyunu için Fenandes ve Silva’nın pas trafiğini kesmek oyunun kenarlara geçmesine neden olur ki bu daha kontrollü bir oyuna neden olur. Birinci bölgede kalmamız onlara büyük avantaj bize ise büyük sorun yaratır. Çünkü, birinci bölge set savunması içinde gereksiz atlamalar ve gereksiz alan kaymaları yaptığımızdan dolayı, hem hat oyununu bozuyoruz hem de gol bölgesinde rakip oyuncudan uzak kalıp çok rahat pozisyon veriyoruz. Bu bizim tüm takımlarımızın ve tüm oyuncularımızın karakteristik zaafıdır.   Vitinha, Fernandes ve Silva’nın oyun kurmasını ancak ikinci bölge set oyunu içinde oyunun boyunu daraltarak ve agresif temaslı savunma yaparak bozarsak, kapılan toplarla rakip kaleye geçişte de avantaj yakalanmış oluruz.

Bizim için çok değerli olan Arda’nın attığı golün arakasında kalıp oyunun bütünü üzerinden değerlendirme yapmamak birçok ayrıntıyı görmememize neden oluyor. İmkansızı-olamayanı istiyorsak gerçekçi davranmak zorundayız.

Turnuvada bazı ayrıntılar öne çıktığından bunlardan bahsetmek çok önemli.

Bu ayrıntılardan birincisi; taktiksel kurgu oyunu belirleyici olmuştur. Artık yıldız oyuncu üzerinden oynamak yerine yıldız oyuncuyu da içine alan bir oyun şablonu geçerlidir.

İkicisi; oyunun tek sahibi teknik direktörler olmaktadır. Çıkartılan kadrolar, oynatılan oyunlar ve saha kenarındaki müdahaleler hocanın kimliğini oyuna yansıtmaktadır.     

Kaynak Birgün Gazetesi