1975’li yıllar... Beşiktaş’ın ekonomik sıkıntı yaşadığı süreçte Üstünkaya’nın başkanlığında verilen karar gereği altyapıdan beklentilerin daha etkili olması için tarama yapılan yıllardı. Futbol okulu adında Refik Özvardar’a görev verilmişti. Daha sonra Serpil Hamdi Tüzün göreve getirildiğinde Mehmet Yaraş’ın yerine altyapının içindeki kadroda eğitici antrenör olarak görev almıştım. Yıl 1975’ti.
Rahmetli Gündüz Tekin Onay, profesyonel takımın başındaydı. Turan Hoca diye gezginci bir hocamız vardı. O bizlere mahallelerden yetenekli çocuklar bulurdu. Çok dikkat çekmeyen bir çalışma Şeref Stadı’nda başlatılmıştı. Yazıyorum bunu artık. Çünkü çok yanlış bilgiler konuşuluyor! Bağlarbaşı’nda göreve geldiğimde çok sevinmiştim. Kurs hocamız Serpil Hamdi Tüzün, beni B-C gruplarının başına getirdiğinde, mahalli ligde oynayan Beşiktaş Genç Takımı’na da yardımcı yapmıştı. Artık Türkiye gözleniyor, yetenekli futbolcular kadromuza alınıyordu.
İkinci yılda Metin Türel ve eğitim müdürümüz Teoman Yamanlar’ın da tavsiyesiyle “Deplasmanlı Gençler Ligi” (PAF) kurulmuştu. Mükemmel bir başarı göstermiştik. İlk futbolcularımız Ziya Doğan, Ercan Ozan, Fuat Yaman ve Burhan’lı profesyonel kadrodaki 4 gençle Adana Demirspor’u yenerek kupada tur atlarken biz hoca ile tribünde sarılmış ağlıyorduk. Hocamız Doğan Andaç’tı.
Bu başlangıç Beşiktaş ve Türk futbolu için büyük yenilikti! Aynı gün deplasmanlı olarak sürdürülen bu uygulama taraftarın sevinç gözyaşları içinde maç önceleri tribünlerde büyük ilgi gördü. Artık öğündükleri gençleri ve takımları vardı. Doğru futbol oynama diğer kulüpleri de etkiledi. Futbolumuz gelişiyordu. Daha sonra bu başarı bizi profesyonel takımın başına getirdi. Bunu nedense kimse önemsemiyor bugün!
İşte o dönemde gelecek yılın takımı içinde eğitim alan genç bir çocuk sahada üç kişilik koşarak dikkat çekiyordu. Dayanıklılığı hepimizin dikkatini çektiğinden, Rıza Çalımbay adı “Atom Karınca” oldu. Büyük transferler M. Ekşi, Necdet, Bora, Akif olsa da Rıza konuşulur oldu önce. Bu gencin özelliklerini anlatmak istemem fazla ama işine düşkün harika bir öğrencimizdi. Hocası olarak onunla hep gurur duydum! En önemli özelliği ne denirse sahada onu yapması ve futbolu sevmesiydi.
Beşiktaş 20 yıl aynı formayı giyen bu genci jubile ile uğurlarken bugünleri zaten işaret ediyordu. Saygılı, vefakâr ve mesleğini seven bu gencimiz Milli Takım’da da görev alırken dünya karmasında da oynadı. Daha önce Beşiktaş’ta zor günlerde görev alan bu genç; teknik adam olarak da kulüplerde ve özellikle Avrupa kupalarında başarılı oldu. Kendini geliştirdi. Kanımca gereksiz rekabete sokuldu! Sonuçta yuvasında başarılı olacaktır. Sadece biraz sabır ve sahiplenmek yeterli olacaktır. Kendisine çıktığı bu yolda mazideki başarıları da sırtlayarak başarılar dilerken Beşiktaş yönetimini geç de olsa bu kararından dolayı kutlarım. Haydi kaptan, bu Kartal’ı uçur da görsünler!
Adnan DİNÇER / Cumhuriyet