Süleyman Seba'yla Beşiktaş tarihinin çok zor dönemlerini yaşadım. 80'ler öncesi, 70'li yılların sonunda bir "Kibrit Çak" kampanyası yapacak duruma düştü Beşiktaş. Sonra Gazi Akınal ve Mehmet Üstünkaya gibi iki kurtarıcı çıktı.

Atıf Keçeci'nin başına geçtiği Öz Kaynak Devrimi ile Beşiktaş'ın makus tarihini değiştirdi. Beşiktaş o günlerde bile bu kadar kötü değildi, o zamanlar Beşiktaş kenetlenebiliyordu. Ancak büyük hataları da vardı. İzleri silinmeyecek en büyük hata, herkesi birbirine düşürüp düşman etmesiydi. Bu, Beşiktaş camiasını 4'e, 5'e böldü.

Ahmet Nur Çebi başarısız bir başkandı, ama en başarısız başkanın bile kurulda konuşma hakkı vardı; fakat konuşturmadılar. Kindar bir yönetim sergiliyor, verdiği hiçbir sözü tutmadığı gibi, vizyonla göreve getirdiği arkadaşlarını da harcadı. Beşiktaş camiasında çok önemli isimlerden biri olan ve maddi-manevi gücü olan Onur Göçmez’i küstürdü. Bütün yapıyı emanet edeceğim dediği Samet Aybaba’yı devre dışı bıraktı. Her şeyi, Ali Koç’un tavsiyesiyle Beşiktaş yönetimine girdiği Kaan Şakul yaptı. Hüseyin Yücel, Hasan Arat, Kaan Şakul, Beşiktaş’ı harcadı.

Bu yaralar nasıl kapanır, bilmiyorum. Beşiktaş nasıl toplanır, onu da bilmiyorum. Süleyman Seba’nın devamı olan Serdar Bilgili başta olmak üzere eski divan başkanları bir araya gelmeli, bu kırgınlıkları mutlaka sarmalılar. Hasan Arat’ın açtığı yaraları kapatamazlar ama pansuman yapmalılar.

Hasan Arat, rahmetli Seba bugün mezarından kalksa, Hasan Arat’a el vermeyi bırak, selam dahi vermezdi. "Süleyman Seba n'ın Beşiktaş'ı üzmeyin" diyen devamı olduğunu söyleyen Hasan Arat, üzmek şöyle dursun, Beşiktaş'ı yerle bir etti.

Turgay Demir

duhuliye.com / özel haber