Önce Divan muharebesinden başlayalım. Divan, 25 yılını aşmış kongre üyelerinin oluşturduğu belli yaşın üzerine çıkmış bir kesim Beşiktaşlının kulüp yönetiminin bir nevi gölgesi olup yapılan tüm icraatları sorgulayan, denetleyen bir oluşum. Yahu bakmayın böyle kendi çapımda kurmaya çalıştığım süslü tanıma. Divan üyeleri de aynı yönetim kurulları gibi aynı başkanlar gibi aynı kongre üyeleri gibi Beşiktaş’a faydalarından çok Beşiktaş’ın ismini kullanarak kendilerine (hepsi değil ama hatırı sayılır bir bölümü) maddi, manevi fayda hedeflediklerini düşünürüm hep. Hiçbir şey olmasa bile oralarda olmanın, kongre fareliğinin çok muteber bir şey olduğunu düşünenlerin dünyasıdır bence kulüp siyaseti...
Şahsi fikrimdir katılmayana da saygılıyım, Kendi düşüncemden dolayı da dünkü rezalet hiç şaşırtmadı beni. Beşiktaş kimsenin umurunda değil çünkü. Beyefendi gelmiş, 6 ay sonra ortaya çıkmış, Beşiktaş çatısı altında konuşacağım afraları tafraları atıyor. Bir de dönüp her şeyi açık açık konuşalım mı basının önünde tarzı havalı laflar ile başkana üstten üstten soru soruyor. Bakın bu tavırlar çok çirkin.
Okuyorum sosyal medyada bu anlattığım tavırları öven paralı askerler var. Bakın kimse kimsenin aklıyla kibar tabiri ile maytap geçmesin adamın da ağzını bozdurmasın. Neymiş konuşmada 17. Sıraya konmuş beyefendi. Sen 6 ay saklan bir gün çık gel oradaki insanlar da seni taht ile mi çıkartsın kürsüye? Ben dahil binlerce insan kaçan başkana inanıp destek attı. Sonra toz olunca da açıklama bekledi. Birçok insan kaçağın arkasından futbolcudan, stat ışığından, zemininden, menajerlerin üzerinden, yöneticiden para çaldı diye konuştu. Ona destek verenler kendi sosyal çevrelerinde linç yedi. Şimdi öğreniyoruz ki beyefendinin doktoru 6 ay boyunca sosyal medyaya bile bakmayı yasaklamış. Mahalle yanarken bunun hiçbir şeyden haberi bile yokmuş. Ama tabi buraya kadar söylediklerim bu zattın gelip konuşma yapacağı zaman sözünün kesilip engellenmesini gerektirmez, bırakılıp yalan mı dolan mı ne varsa anlatmasını sağlamaktı gerekli olan.
Bu laf atmaların hemen ardından özellikle benim yaş çoğu Beşiktaşlının hiç sevmediği seçimlerde de rakibi olan keşke Karadeniz başkan kazansa dediği Tevfik Yamantürk’ün sinkaflı sözleri ve ardından tipinden beklenmeyecek düzgünlükte çıkardığı sol direği ile olanlar oldu. Tevfik beyin söylediği lafın doğruluğunu, yanlışlığını ben tartışmıyorum eminim ki benim gibi binlerce insan vardır bunu tartışmayacak. Bir Beşiktaşlı olarak hissettiğini argo kelimelerle ve biçimsiz bir aksiyonla ifade etmiştir kişisel bir tavırdır ama doğru yer orası değildir. Makama, kişilere, yok ona, yok burayı geçelim Beşiktaş’a saygısızlık edilmiştir. Ha buradan kimse de mağdur falan çıkartmasın su yolunu bulur hep böyle olur… Atan attığı, yiyen yediği ile kalmıştır... Beşiktaş büyüktür isterse adamı vezir de eder rezil de…
Gelelim dünün akşamına saha içine. Hoca moca lafları kullanılıyor. Bunu diyen kendi futbol bilgisini, tecrübesini sorgulasın. Hoca suçludur lafı cahilliktir. Bu kadro ile yapılacak hiçbir şey yoktur. Ancak senden üstün takımlara zorluk çıkartırsın bu yapı ile o kadar. Gerisi şansa kalmış. Öte yandan sabırsız olan Beşiktaş taraftarı için başkanın ve hocanın dünkü açıklamaları çok da iç açıcı değil bu kadro yapılanması ile ilgili... 2-3 transfer döneminden bahsediyorlar. Daha önce de 2-3 transfer dönemi diyorduk ama demek ki 4-5 dönemmiş o sayı. Şimdi elinde sağ stoperin sol stoperlerin 10 numaran ve 8 numaran var. Bunun dışında Muçi ve Rashica’yı da yedek forvet kanat, Svensson’u da yedek sağ bekin olduğunu düşünürsek kalecilerle beraber 10 oyuncun var. Gençleri de eklersek bunun üzerine 15-16 kişilik kadro temelin var... Özellikle ön bölgeni (2 kanat 2 santrafor) ve sol bekini (Masuaku gidiyorsa) hallletmen gerekiyor ilk transfer döneminde. Yani eksik olan 6 numara ve sağ bekini eldekilerle geçirip yaratıcılık ve özellikle atletizm anlamında kendini geliştirmelisin. Tabi orta saha deyince Rafa ve Gedson dışındaki eldekiler ile de çok ümit besleyemiyor insan.
Benim Haziran ayında 5 olabiliyor ise bir orta saha ile 6 çok iyi oyuncu beklentim var ki bu da eder sana 20-21 oyuncu. Üzerini eldeki ıskartaların iyileri ile tamamlayıp 25-26 seviyesine çıkartmamız lazım. Parti parti gelişirken sabır çok önemli. İşler kötü gitti mi verilen emekler yanıyor ve koyduğun doğru tuğlalar da yıkılmaya başlıyor… Örneğin, geçen yaz döneminde yapılan Rafa, Paulista, Uduokhai, Emirhan doğru yapılmış transferlerdir ve çok iyi bir takımın parçası olabilirler ama takım biraz daha böyle giderse bu sistem onları da amansız eleştiriler ile yer, bitirir başa döneriz. Benim sizlere tavsiyem bundan sonra kalan maçlarda bir beklenti içine girmemeniz. Tek beklentimiz gençlere tecrübe vermek olmalı aslında. Bence Avrupa’ya gitmekten daha da önemli bir hedef olabilir. Ama gençleri koysun oynasın da bir çözüm olamıyor çünkü gazı kaçmış takımda gençler de ezilip gidiyor. Sonra da amansızca eleştiriyoruz, bunu yapmayalım. Dün bir arkadaşım işte gördük ne oynadı ki Mustafa dedi. Ne oynasın Mustafa? Maçı mı alsın tek başına? Tecrübe kazansın bu çocuklar çıksın hata yapsın sonraki maç bir daha oynasın bir daha hata yapsın ki sonra artık yapmasın. 7. veya 8. olalım ama seneye bir Fahri Kerem bir Arda çıksın, alternatif forvetimiz Mustafa var diyebilelim.
Neyse çok uzadı yazı, selamete kadar herkese sabırlar dilerim...
Bülent Bilirgen
duhuliye.com/ özel haber
HABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..