Sevgili Şenol Güneş, sana futbol eğitimi vermek haddim değil ancak futbolun önemli bir kuralını anımsatmak görevim! Deneyimli futbol adamları derler ki, "futbolcu için en iyi antrenman maçtır."
Trabzonspor maçında sahaya sürdüğün kadronun yaşadığı ve yaşattığı hezimetin ardından kendini, “Yorgun ve sakatlıktan dönen, bunun yanında perşembe gecesi Brugge ile oynayacağımız Konferans Ligi maçı için bazı futbolcuları dinlendirmem gerekiyordu” söylemi ile savunabilirsin ve de seni inandırıcı bulup destek verenler olabilir. Hemen altını çizeyim, en azından benim dışımda!
Brugge maçında Salih Uçan, Milot Rashica ve Ante Rebic’i direkt sahaya mı süreceksin? Hadi canım oradan, görsem inanmam!.. Sevgili Şenol Güneş, sen memleketin Trabzon’da Beşiktaş’ı "sabote" ettiğinin farkında mısın? Bunu neyin uğruna ve niçin yaptın, açıkçası çok merak ediyorum. Tam 78 dakika hiçbir varlık gösteremediği gibi takım oyununa "sekte vuran" Salih Uçan’ı sahada niye tuttun? Beşiktaş, rakip kaleye ilk isabetli şutunu 82’nci dakika oyuna sonradan dahil olan Rachid Ghezzal ile buldu ve sen tüm bu gelişmeleri izlemekle yetindin. Yoksa Ante Rebic ile Milot Rashica ikilisin toplamının üst klasman bir futbolcu etmediğini yaptırdığın onca antrenmanda çözme yetisinden mi yoksunsun? Yaptığın hatalı seçimlerle salt orta sahayı çökertmedin, savunmanın da göçmesini sağladın. Bu arada ister kabul et istersen de etme, Cenk Tosun son derece sıradan bir golcü. Ondan ilerleyen dönemde de bir şey bekleme. Senin için ne kadar ilerisi bak onu ben de kestiremiyorum! Ya Şenol Güneş’ten ne bekleniyor?
Futbol federasyonu 1-1’lik Ermenistan maçı sonrası teknik direktör Stefan Kuntz’un görevine son veriyorsa Beşiktaş yönetiminin de sabah ilk işi senden istifanı istemek olmalı. Nerede Ahmet Nur Çebi ve tayfasında o radikal değişikliği yapacak cesaret ve otorite? "Karadeniz Dayanışması" sağ olsun!..
Trabzonspor bir daha Beşiktaş’ı böylesi kötü yakalayamaz. Aslında karşılaşma 3-0 değil, 5-0 bitecekti. Ancak birine kale direği, diğerine de kaleci Mert Günok izin vermedi. Ama Trabzonspor iyi oynadı ve bileğinin hakkıyla da kazandı. 2 farkla öne geçtikten sonra doğal olarak savunmaya ağırlık verdiler. Şenol Güneş’in devre arasındaki değişiklikleri de bu nedenle işi yaramadı. Trabzon öyle katı savunma yaptı ki ceza alanı içine atılan her topu ya savunma elamanları başarıyla uzaklaştırdı ya da top kaleci Uğurcan Çakır’ın elleri arasında kalıverdi. Beşiktaş bir gol ararken Necip Uysal’ın kaptırdığı top, dönüp Beşiktaş’ın kalesinde gol oldu ve gecenin skoru belirlendi: Trabzonspor 3, Beşiktaş 0… Yahu Necip topu aldın ayağına, hızla gidiyorsun o arada kafanı kaldırıp pas vereceğin takım arkadaşını gözüne kestirsene. Verirsen topu rakip takımının oyuncusunun ayağına "bumerang" misali golü kendi kalende görürsün…
Beşiktaş’ın Şenol Güneş ile yardımcısı Burak Yılmaz’ın yönetiminde böylesine ağır bir hezimet yaşaması hiç sürpriz değil. "Hezimet" kelimesini gecenin skoru ile bağıntılı kullanmıyorum, nedeni Beşiktaş’ın rakip kaleye maç boyunca bir tek isabetli şut çekebilmesi; o da 82’nci dakikada.
Ezcümle, ne Şenol Güneş ne de Ahmet Nur Çebi, Beşiktaş’ı sportif başarıya taşıyabilecek vizyona sahip değil. İster kabul edin ister etmeyin ama gerçek bundan ibaret…
Not: Yönetimi istifaya davet eden kesim, işe teknik direktörden başlasanız daha yerinde olur!
Asena ÖZKAN / T24