Serdal Adalı’nın başkan adayı olarak ‘şaibeli yönetimin’ karşısına çıkması artık zorunluluk.
Beşiktaş’taki ‘karmakarışıklığın’ ardından herkes konuştukça konuşuyor ve kimse susmak bilmiyor. Arada cımbızla çekip alınacak parlak fikirler de yok değil! Ancak altını özenle çizmem gereken en gerçekçi açıklama Serdal Adalı’dan geldi.
Olağanüstü Seçimli Genel Kurul kararı alınmasının ardından Serdal Adalı dedi ki, “Bir yıl önce “Bu yol Beşiktaşlıların yolu” söylemiyle bu kutsal makama gelenler, son iki haftada görülmemiş bir şekilde iç hesaplaşmalara düşmüş, sonra yaptıklarının bedelini ödemekten korkarak Genel Kurul'a gitme kararı almışlardır. O nedenle, Beşiktaş’ın bu durumda olmasının ortağı olan arkadaşların bugün kurtarıcı olarak kendilerini kamuoyuna sunmalarını, camiaya “hodri meydan” mesajı vermelerini hayretle izliyor ve saygısızlık olarak görüyorum. Beşiktaşımızın en hızlı borçlandırıldığı, 3 yıllık sponsorluk gelirlerinin 3 ayda harcandığı, en büyük itibar kaybına uğradığı, en kısa sürede erken seçime gitmek zorunda kaldığı yönetimde görev yapanların, bugün geldiğimiz noktada sorumlu değilmişçesine adaylık açıklamalarını doğru ve etik bulmuyorum.”
Çok uzun sürenin ardında hiç kimse, Beşiktaş’ın içinde bulunduğu durumu bu kadar net şekilde özetlememişti. Kimi ürktü, kimi ‘aman bana kimse dokunmasın’ dedi, kimisi de ‘belki bana da bir şey düşer’ umuduyla suskun kaldı. Serdal Adalı’nın başkan adayı olarak ‘şaibeli yönetimin’ karşısına çıkması artık zorunluluk.
"Serdal Adalı'nın adaylığı zorunluluk"
Asena Özkan'ın Duhuliye için yazdığı köşe yazısı...
Yorumlar (67)