''MAÇLARI TAKİP EDİYORUM''
"Gayet iyiyim. Çalışmıyorum ama iyiyim. Tatildeyim, geziyorum, dolaşıyorum. Maçları takip ediyorum."
"ŞAMPİYONLUK NE DEMEKMİŞ!"
"Zor bir süreçten geçtik. Bir sınav yaşadık kendi adımıza. Başarıyla verdik ama. Zor bir yerden geldik. Anadolu'da zor takımlarda çalıştık. Önemli başarılar elde ettiğimizi düşünüyorum kendi hedefleri doğrultusunda. Son sınavımızı Beşiktaş'ta verdik. Şu anda herkes anlıyorduk şampiyonluğun ne demek olduğunu. Kolay değil şampiyonluk. Tarihin en uzun, zor sezonuydu, çok sıkıntı yaşadık ama hepimiz inanılma özveride bulunduk. Bizim için iyi bir sınav oldu diyebilirim"
''ÇOK ÇABUK UNUTULUYOR''
"Taraftar her zaman arkamdaydı. Onlara hep teşekkür ettim. Ama sonuçlar bir süre sonra seni orada tutmuyor. Ülke futbolunda her şey çok çabuk unutuluyor."
''TAHAMMÜLÜMÜZ YOK''
Bizim tahammülümüz yok. Hiçbir şeye tahammülümüz yok. Teknik direktörlük açısından bizim yaptığımız iş başarıya endeksli bir iş. Avrupa'da öyle değil belki. Kimseye bir kırgınlığım yok. Ayrıldığım kulüplerle ilgili hiçbir zaman konuşmadım. Bunlar özel mevzular. Bunları anlatmak çok sağlıklı değil. Televizyonda şakşakçılar var ya, onlar anlatıyorlar. Takımı kampa götürmedi diyorlar, ondan bir sene önce de, şampiyon olduğumuz sezon da kampa götürmedik biz takımı.
''TEKLİF İÇİN 1.5 AY BEKLEDİK''
"Beşiktaş'ta şampiyonluk sonrası anlaşmanın gecikmesi sizi etkiledi mi?"
''Ben ne yapayım? Beni yüzde yüz etkiledi. Bana teklif gelirse, oturur konuşurum. Teklif gelmezse de evde otururum. Bana bir teklif gelmeden ben değerlendiremem. Teklif, 1-1.5 ay bekledik. Bize teklif yapan yok. Biz de tatilimizi yapıyoruz. Ben son maçtan sonra İstanbul'a arabayla döndüm, son maç kupa finaliydi. Uçakta yoktum. Ama öyle "Beraberiz, devam ederiz" ile olmuyor. Başkan nisanda da söylemişti. Ama sonra kimse aramadı. Şampiyon olur muyuz, olmaz mıyız sürüncemedeydi. Olmazsak paketleriz, olmazsak bakarız. Ama işin gerçeği bu. Benim işim bu zaten. Başarılıysam devam ederim, başarısızsam da gereğini yaparım. Dünyada hiçbir teknik direktör çalıştığı her yerde başarılı olamaz.''
''İYİ TEKLİF GELİRSE DEĞERLENDİRİRİZ''
''Hayatımızda da işler kötü gidebilir. Başka şeyler kötü gider. Ama bir süre sonra toparlarız Hayat böyle devam eder. Ben kendi yaptığım işle alakalı antrenmanlıyım. Benim için sorun yok. Ben teknik direktörlük yapacaksam, iyi bir teklif gelirse, oturur değerlendiririz. Yoksa geliriz bak burada ne güzel konuşuruz.''
''ÇOK İYİ OYUNCU ALDILAR''
''Avrupa'da takip ettiğimiz çok oyuncu var. Antalyaspor'un santrforu takip ettiğimiz bir oyuncuydu. Çok iyi oyuncu aldılar. Biz onu takip ediyorduk. Ekibimiz onları takip ediyor. Biz de bir ortam oluşursa, hazır duruyoruz''
"ŞAMPİYONLAR LİGİ MAHVETTİ"
"Son seneki performansında Şampiyonlar Ligi ne kadar etkili oldu?" sorusuna Sergen Yalçın:
"Şampiyonlar Ligi bizi mahvetti. Şampiyonlar Ligi zor. Çok kriter olarak Türkiye Ligi'yle alakası yok. Şampiyonlar Ligi'nde Ajax, Dortmund ve Lizbon ile oynadık. Bizim oynadığımız Ajax'tan; Gravenberch Bayern Münih'e, Mazroui Bayern Münih'e, Antony Manchester United, Martinez Manchester United, Haller Dortmund, Alvarez West Ham, Kudus West Ham, Onana Manchester United, Timber Arsenal'a gitti. En az 500-600 milyon euro Ajax bonservis aldı. Dortmund'dan Haaland ve Akanji Manchester City, Bellingham Real Madrid, Guerrero Bayern Münih'e gitti. Lizbon'da Palhinha Fulham, Ugarte PSG, Porro Tottenham, Nunes Manchester City'e gitti. 1 sene mağlup olmayan Sporting'ten bahsediyoruz. Kuralar çekildiğinde, biz bu gruptan çıkarız dediler. Ben zor gruba çıktık dedim. Tempo o kadar yüksek ki, bizi çok sıkıntıya soktu. 15 tane sakat verdik bir haftada"
"ANTRENMAN YAPAMIYORSUN"
"Dortmund maçında topun oyunda kalma süresi 75 dakikanın üzerinde. Hakem düdük çalmıyor. Bizim maçlarda 150 tane faul var. Şampiyonlar Ligi'nde düdük çalmıyorlar. Ondan önce hafta sonu maç oynamışız 45 dakika, ondan sonra 75 dakika. Sakatlık olması normal. Bunun takımı hazırlamayla bir alakası yok. Oyuncuyla alakalı bir durum. Şampiyonlar Ligi'ni Avrupa'da 150 tane takım oynuyor, onlar neden sakatlanmıyor? Zaten oyuncular sakatlanmaya başlayınca, yanlış antrenman yapıyorlar falan. 3 günde bir maç oynuyorsun, hangi antrenmandan bahsediyoruz. Antrenman yapamıyorsun zaten. O oyunu sezon başında kampta oturtman gerekiyor. Şampiyonlar Ligi, Avrupa oynuyorsan, o oyun kendi kendine geliştire geliştire gidecek. Şampiyonlar Ligi nedeniyle hocaları çok fazla eleştirmemek gerekiyor."
"MANU ORAYA GÖRE KÖTÜ"
"Kopenhag'la oynuyorsun, gücü belli. Senin rakibin, senin seviyenin üzerinde değil. O tartışılabilir ama diğer maçlar çok sıkıntılı. Manchester United kötü diyoruz, neye göre kötü? Oraya göre kötü, sana göre değil. Sana göre her türlü iyi. Sen bundan faydalanarak bu maçı kazanabilirsin ama City'le oynamak mümkün mü? Oynarsın da onlar oynar. Biraz öyle olur."
"MİLLİ ARADAN SONRA DÜZELİRLER"
"Galatasaray'ın aldıkları oyuncular muhtemelen, ya sakatlıktan çıktı ya da hazır değiller. Yeni yeni oyuncular tempoyu yakalamaya başladılar. Bence milli aradan sonra Galatasaray daha iyi olur. Ben öyle düşünüyorum. Şampiyonlar Ligi çok etkilemez bence. Çok geniş kadro var çünkü."
"TÜRKLER SEVİYESİZLEŞTİRİLDİ"
"Montella, Kuntz ya da başka bir isim gelir. Burada karar mercii Türkiye Futbol Federasyonu. Biz teknik direktörlüğe başlarken, şöyle düşünüyoruz; Başlayalım, bakalım, biz bu işi yapabiliyor muyuz, sınavlardan geçelim. Tamam, iyi becerdik oraları. Büyük takım fırsatı çıktı. Orada da kendimizi test ettik. Milli Takım'da görev alacak pozisyona ulaştık. Montella'nın Adana Demirspor'da 4. olması burası için yeterli görünmesi ve başarılı olarak adlandırılıyorsa, bizim bu kadar başarımız da başarılı olarak adlandırılabilir. Benim bir Türk olarak, içimi acıtan Türk antrenörleri bu kadar yetersiz göstermek sağlıklı olmadı. Federasyon başkanı kriter olarak Montella'nın Adana Demirspor'daki başarısını gösterdi. Ondan sonra "geleceği parlak bir hoca aldık" dedi. Bu bana çok dokundu. Geleceği parlak bir hoca aldık diyemezsin. Türkiye'de geleceği parlak bir tane hoca yok mu, bulamadın mı? Böyle bir açıklamaya üzüldüm.İtalya'da federasyonun ya da İtalyan takımlarının göremediği geleceği biz nasıl gördük? Ben sebeplerini merak ediyorum. Türk arkadaşlarımı burada seviyesizleştirildi bence. Birçok arkadaşımla konuştum, hepsi aynı fikirde. Stefan Kuntz'u hiçbir şekilde tasvip etmiyorum. Hiçbir şey yok. Türk Milli Takımı'nda teknik direktörlük yapmak bu kadar kolay olmamalı. Bu halkın sorduğu bir soru, "Bu nasıl olabilir?" Ben karar federasyonundur. Biz inandığımız hocayı aldık, onunla yolumuza devam etmek istiyoruz derler, tamam. Biz de tamam deriz. Geleceği parlak bir hoca aldık demek çok mantıklı değil."
"BANA SAĞLIKLI GELMİYOR"
"İnanamıyorum, bu takım halkın takımı. Biz duyguyla hareket eden insanlarız. Bana çok sağlıklı gelmiyor. Çok yargılamak istemiyorum ama sorulması gereken sorular çok basit. Milli Takım'da çalışmanın kriteri nedir? Geleceği parlak bir hoca aldık diyemezsiniz."
"HİÇ TAZMİNAT ALMADIM"
"Ben hayatımda çalıştığım hiçbir kulüpten tazminat almadım. Benim sözleşmelerimde tazminat maddesi yok. Hakkım ama almıyorum. Ama Almanya'da çalışsam alırım. Niye, çünkü Türkiye'de yaşıyorum ben. Uçağa binip Türkiye'ye geliyorum. Beni ilgilendirmez ki orada kontratı yaparım, tazminatı da alır gelirim. Türkiye'de bu işler çok hoş karşılanmıyor. Aslında almak mantıklı ama biz ülke insanı olarak farklı düşünüyoruz."
"Kuntz'un çok hoca olduğunu düşünmüyorum. Bir kariyeri var mıydı? İlk geldiğinde, "Sergen'in hoca olduğunu duyunca çok güldüm" dedi. Ben de saçmalamış dedim. Sonra espri yaptım dedi. Sonra devam etti ama bir anda espriler durdu. İşler kötü gidince espriler olmuyor öyle. Türk Milli Takımı'na hoca olacaksan, bir şeyleri başarmış olman gerekiyor. Ben öyle biliyorum. Buraya gelmen için mutlaka bir şeyleri başarman gerekiyor."
Duhuliye.com