Futbol

Sevgili Bronckhorst, futbol basit bir oyundur, zor olan onu basit oynamaktır

Akşam gazetesi köşe yazarı Alen Markaryan, van Bronckhorst'u hakkındaki görüşlerini köşe yazısında değerlendirdi.

Yakın geçmiş, uzak geçmiş!

Farketmez!

Yaşadıklarını beyninde biriktirirsen, önündeki hayata sermaye yaparsın...

Sonra bozdur, bozdur harca...

Sezgin kardeşimden Arda Kardeşler'e Bu haftaki maç ataması Zorbay Küçük'ten, MHK başkanı Ferhat Gündoğdu'ya farklı konulardan bir yazı demeti hazırlamıştım ama, bu son Kasımpaşa mağlubiyeti, kursağımızda kalan iri bir lokmanın vücudumuzda yarattığı deprem etkisi gibi olduğundan, Takım top oynamıyor, maç alamıyor, sen ne anlatıyorsun diyecek insanları da göz önüne alarak, Kalemi tamamen Bronckhorst'a ve takıma çevirdim.

DÜZELİR DİYE SUSTUK AMA...

Ne dedik en başta? Geçmişinden faydalan ki önünü iyi görebilesin, çareyi çabuk bulasın...

Tabii, dersine iyi çalışmak şartıyla.

Şimdiiiii

Eyüp maçını son dakika penaltı golüyle 2-1 yendiğimizde, maç sonu programında dedim ki,

"Bu maçı 1-1 bitmiş sayıyorum, üç puan hanemize yazılsın ama Bronckhorst bir puan almışız gibi devam etsin."

Kaleci Mert gününde olmasa üçlük olmuştuk zira...

Bu maçtan ders çıkardık mı?

Hayır.

Ajax'tan sonra dört yediğimizde, Bronckhorst'un onca hatası olmasına rağmen, anlamsızca onu savunan insanlarla uğraşmaktan gerçeklere perde çektik.

Hiç perdeyi araladık mı?

Hayır.

İnönü'de Frankfurt'tan üç tane yediğimizde adam "İyi oynadık" dedi.

Ben yutmadım!!!

Kalecileri iyi top çıkarmış...

Olabilir...

Eyüp maçında da senin kalecin çok top çıkardı!?

Tatmin olduk mu?

Hayır.

Eeee! Lyon?

Maç sonu yorumumda hayatımda ilk defa topun bizi sevdiğini gördüm dedim ama, Adamların her geldiğinde oturduğum sandalyede irkilmekten kıçımda yara çıktığını kimseye söyleyemedim...

Hele G.Antep maçının son 25 dakikası bizim ömrümüzden gittiği için Bronckhorst'a hiçbir şey demiyoruz!!!!!!!!!!!!

Tabii bu arada önce Muçi'nin kadro dışı kaldığına nasıl anlam veremediysek, Semih'in niye devamlı kesik yediğine cevap bulamadık.

Bu minvalde oluşan homurtulara da bilim ışığında bir haber servis edilerek konuşanlar susturulmaya çalışıldı.

"Patlama gücü ve koşu mesafeleri yetersizmiş".....

Sonra Musrati çıkmazına girdik...

Şimdi de o oynamıyor.

Oyuncu değişiklikleri de ve oyuna müdahalede bir türlü istediğimiz verimi alamadık...

Allah var, bir tek Galatasaray maçında 2-1 yenilmemize rağmen derli toplu, göze hoş gelen, daha istekli, daha ne yaptığını bilen bir takım seyrettik...

Verdiğimiz destekte "çıkışı yakalıyoruz" heyecanını yaşamamızdandı...

Geldiğimiz noktada Bronckhorst'un hatalı oynattığı maçlardan ders almadığını görüyoruz.

Bu durumdan Feyyaz Uçar'ın da Samet Aybaba'nın da memnun olmadığı söyleyebilirim ama ispat edemem.

Kadroyu Friedel'le kuruyor söylentileri var.

Ve kanımca en büyük sıkıntı bu.

Kasımpaşa maçındaki enerjisiz takım görüntüsü hocanın aşılayamadığı güvenle alakalı.

Ve benim en takıldığım nokta, Takımı sahiplenecek topçu sayısı neredeyse YOK......

Defans ve kaleci hariç kimse yerinde oynamıyor ve bu topçuları bitiriyor....

BİR SERZENİŞ DE KULÜPTEKİ FUTBOLLA İLGİLİ TÜM BİRİMLERE....

Uzun senelerdir takımı takip edenler bilir ki, Bir Başakşehir, iki Kasımpaşa bize ters gelir.

Evrende böyle bir enerji var.

Her maçımızda bir olay olur.

Açın bakın.

Bunu bir babanın evladına anlatması gibi, topçulara ve hocaya tek tek zikredeceksin.

Yoksa elin oğlu ne bilsin Kasımpaşa'yı, Başakşehir'i...

"Aman hocam! İyi etüt et, iyi incele, bu adamlar bize ters gelir" diye pompalayacaksın habire...

Ha keza topçulara, "Bakın biz Arda Kardeşler'e düdüğünü astırmak için uğraşıyoruz, Taraftar elinden ne geliyorsa yapıyor, yürüyüş düzenliyor, stadı dolduruyor...

Adil bir futbol iklimi yaratmak için saldırırken sizin bu maçı almanız lazım" diye topçulara bu aidiyet duygusunu empoze etmeniz gerekiyordu.

Olmadı, yapmadınız, ya da buralarda yoksunuz....

ANA FİKRİN BABA FİKRİ.....

Geçen sene hiç olmayacak kadar çok hoca değiştirdik...

Manen ve ruhen bitiş noktasıydı neredeyse.

O yüzden bu camia daha ligin başında yine hoca değiştirmek, son üç senedir klasik hale gelen Kasım ayında havlu atmak istemiyor...

Hakikaten istemiyoruz; o gitsin, bu gelsin mantığı...

İmaj olarak da, maddi olarak da büyük zarar...

Lakin sevgili Bronckhorst, kalmak için göz kırp, şık ver, sinyal çak, bir şey yap ve bu takımı Malmö ve Başakşehir maçlarında ayağa kaldır...

Topçular da şapkasını önüne koysun, "Bizz ne yapıyoruz?" desin.

Sahaya çıktıklarında taraftar, canla başla oynadıklarını görsün.

Olsun, Cruyff'un söylediği çok güzel bir söz var sayın Bronckhorst...

Mutlaka göz at: "Futbol basit bir oyundur, zor olan onu basit oynamaktır."

Akşam/ Alen Markaryan

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }