Bu maçın özetini baştan yazayım: Helal olsun Serdar Topraktepe!
Kadroyu kendi öz iradesi ile kurduğu belliydi. Giovanni van Bronckhorst’un forma vermediği herkesten yararlandı. Takımını, rakipten korkmadan, her türlü sonucu göze alarak, cesur ve onurlu oynattı. Oyun içindeki müdahaleleri, oyuncu değişiklikleri son derece etkiliydi. Nitekim, aradığı gol de bu değişikliklerden sonra geldi.
Beşiktaş, Beşiktaş gibi oynadığında zaten kazanır. Bugün de sahada taraftarın özlediği bir Beşiktaş ruhu vardı. Bu ruhla kaybetseydi de alkışlanırdı!
Basında, Hüseyin Yücel’in futbolculara maaşlarını ödediği yazılmıştı. Bunun olumlu etkilerini bugün hep beraber gördük. Geçtiğimiz maçlarda koşmayan, ikili mücadelelere girmeyen herkes bugün olağanüstü mücadele ettiler. Futbolcular, maaşlarını aldıklarında, formanın adaletli olarak dağıtıldığına inandıklarında, sahada kendi sınırlarını zorlayarak oynamaktan çekinmezler.
Mourinho, iki hafta evvel, Göztepe maçını çıplak gözle izlemek üzere stadyuma gelmişti. Onu yanılgıya düşüren, Giovanni van Bronckhorst’un oyun sistemini analiz etmiş olmasıydı. Serdar Topraktepe’nin farklı bir oyun anlayışı ve farklı bir kadro ile sahaya çıkacağını hesaba katmamıştı. İddia ediyorum; Giovanni van Bronckhorst
Maçın hakemi Mehmet Türkmen, Mourinho’nun övgüyle bahsettiği bir hakemdir. Antalyaspor’a karşı oynadığımız ve ona rağmen 4-2 kazandığımız maçta da aleyhimize çok hatalı kararlar vermişti. VAR hakemi ise, Mert Hakan’ın, ‘Bu stattan çıkamazsın’ tehditleri karşısında sinen bir hakemdi. Maximin’in, Svensson’a vurmasını sözlü ihtarla geçiştirdi. Djiku’nun en az üç kez sarı kart görmesi lazımdı; gör(e)medi!
Birisi bana, Gedson’un ilk sarı kartı gördüğü pozisyonu anlatsın lütfen. Defalarca seyretmeme rağmen kusurlu tek bir hareket göremedim. İkinci sarı kart öncesinde de bir faulü yoktu. Hakem haksız bir faul ile Gedson’u resmen tahrik edip, ikinci sarı kartı görmesini sağladı.
Beşiktaş Başkanı ve yönetim kuruluna tavsiyem, bu mali krizde boşuna teknik direktör arayışına girmeyin. Zaten devre arasında, boşta kalmış hocaları almanın yarardan çok zararı olduğunu yakın geçmişimize bakınca görüyoruz. Serdar Topraktepe’ye sezon sonuna kadar sabredelim. Bu çocuk geçen sezon bize Türkiye Kupasını kazandırmadı mı? Herkese sabrımız var da kendi evladımıza mı sabrımız yok!
Hayri Cem
duhuliye.com/ özel haber