Günlük yaşamımızda sıkça kullanılan bir deyim var, “Bir dokun, bin ah işit”... Bu deyim şu sıralar Beşiktaş ile müthiş örtüşüyor! Sokakta karşılaştığım Beşiktaş sevdalılarının ağzını bıçak açmıyor, dertliler, kızgınlar, küskünler, geleceğe dair umutlarını kaybetmişler!
Ne yapsınlar, önce Gaziantep, ardından Konya yenilgilerinin mazereti falan olamaz! İki yenilginin faturası önce sahadaki aktörlere, sonra Ole’ye çıkar! Ole’yi bazen anlamakta zorlanıyorum arkadaş! Immobile ve Chamberlain’deki ısrarı anlaşılır gibi değil! Tayyip’ten sağ bek, Joao Mario’dan sol kanat olmaz! Amir’i ısrarla Ole istedi, yedekte oturtuyor, niye? Elan Ricardo adlı bir oyuncu alındı, tribünde oturuyor. Neymiş, ülkemizin iklimine alışamamış! Allah, Allah, böylesini de ilk kez duyuyorum. Farklı bir gerekçe gösterin biz de inanalım!
Efendim, günlerimiz halkın içinde geçiyor, sohbetlerimizin büyük bir bölümü de futbol üzerine oluyor. Yine Beşiktaş sevdalılarının, Galatasaray derbisine yönelik sorularıyla karşılaşıyoruz doğal olarak; “Bu oyunla Galatasaray’ı nasıl yeneceğiz” diyorlar, haklılar. Ancak derbilerin havası, suyu, motivasyonu çok farklıdır, öngörülerde herkes yanılabilir. Neyse ki milli maç arası Kartal’a ilaç gibi gelecek. Dileriz Ole, kaybedilen iki maçtan gerekli dersleri çıkarır, yanlış kadro tercihlerinden arınır, nokta atışı hamleler yapar!
Milliyet
HABER1903 farkını yaşamak için İNDİR.