Vincenzo Montella, Milli Takımın oyun modelini açıklarken, “Almanya maçı gibi” diyordu. Macaristan karşısında böyle bir oyun izleyemedik. Tempo düşüktü, ikili mücadeleden, temaslı oyundan uzak duruyordu takım. Değişik, disiplinli ve ciddi bir oyun izliyorduk.
Macarlar da benzer biçimde kendi aralarında pas zincirleri oluşturarak, bizimkilerin baskısını bekleyerek, fırsat kollayarak planlı bir oyun sergiliyordu. Bu planın şefi Liverpoollu “lider” Szobozslai idi... Oyunun kuruluşunda, farklı yönlere akışında, duran toplarda hep o vardı. Penaltıyı gole çevirdi. Serbest vuruşlarda ve kornerde ustaca şansını denedi.

Bizim Çocuklar’ın çok başarılı oynayan bir kaptanı “Hakan Çalhanoğlu” vardı ama bir liderin öncülüğünde oynamadılar. Rollerin akıllıca paylaşıldığı, savunma ve hücumda yardımlaşmanın öne çıktığı bir oyun izledik. En az rakipleri kadar pozisyona girdiler. İsabetli şutlar çektiler. Macarların kazandığı penaltı ve gol için kimseyi eleştirmem. Bir talihsizlik, Enes’in kolunu yakaladı.

Şunu da söyleyelim: Enes’le santrforlu oynarken kanatların daha üretken olması gerekirdi, kornerlerden (7) yeteri kadar yararlanabildik mi? Hayır.. Enes çıktıktan sonra santrforsuz oyunda da yoğun baskı ile gol fırsatları yarattık ve güzel bir oyun sergiledik. Bu arada polemiklerden uzak durarak merak ettiğim soru da şu: Montella oyun sırasında acaba Semih’i hatırlamış mıdır? Ben hatırladım. Oyunda, 65’ten bitiş düdüğüne kadar topu rakip ceza alanına taşıyarak (24) çok adamla girdiğimiz pozisyonlar heyecan yarattı. Oynadıkları sürece Yunus, Kenan, Hakan, Arda, Barış Alper, Kerem, maçın başında Orkun’un açılış şutlarından sonra gol heyecanının tavan yaptığı müthiş bir final gösterisi sergilediler. Maalesef fazlasıyla hak ettikleri beraberliği elde edemediler.

Şimdi bir önerim var: Skor tabelasını çöpe atın... TRT Spor’dan gece gündüz yayınlanacak oyunu izleyin. Ciddiyet, gayret, özveri ve dayanışma göreceksiniz.
Bu oyun Euro 2024’te iş yapar...
Ha gayret çocuklar.

Attila Gökçe | Milliyet