Futbol

Taraftar var, taraftar var

Cumhuriyet gazetesi köşe yazarı Gülengül Altınsay, tribünlerin futbolcuları ıslıklamasını köşe yazısında değerlendirdi.

Pardon ama taraftar var, taraftar var. Takımı hangi durumda olursa olsun destekleyen taraftar var. Takımın altyapıdan oyuncularla yapılandırılarak uzun vadeli takım oluşumuna sabreden vefakâr taraftar var. Ama en küçük başarısızlıkta bile futbolcuya, yönetime düşmanca tavır alan taraftar da var. Yani çeşit çeşit taraftar var. Son yıllarda sosyal medya üzerinden büyüyen taraftar kitlesi ise kulüpleri yönetme derdinde; futbolcu aldırtıyor, futbolcu gönderiyor, yönetimleri değiştiriyor. Bu yüzden kulüplerde muhalif grupların çalışma alanı oldu bu gruplar. Tabi sesleri çok çıkıp, negatif mesajlar üzerinden tribünleri etkiledikleri için bunlara kimse laf edemiyor.

SOSYAL MEDYA OTORİTELERİ 

Sansasyon peşindeki klasik “manşet patlatma” medyası da bunların kuyruğunda. Bu kesimin mesajları anında başarı gerekçesi ile kulüplerin daha çok para harcaması, flaş transferleri art arda patlatması yönünde daha çok. Yani uyanık aracıların ve kendine menajer diyenlerin de yararına bir bakıma. Her transfer sezonu tribünlerden bazı futbolculara tavır alınmasının nedenlerinden biri de bu. Ve bu kaotik ortamda kulüp yöneticileri de medyanın önemli bir bölümü de suyu akışına bırakmış durumda. Mutlu mesut birlikte sürüklenip gidiyorlar.

KİME YARAR BU İŞLER?

Günümüzde devamlı negatif mesaj veren bu taraftar modeli ne yazık ki kulübüne yarar sağlayacağına zarar veriyor. Düşünsenize maç oynanıyor ve sahadaki kendi futbolcunu ıslıklıyorsun. Oğuzhan Özyakup gibi çok yetenekli bir futbolcu biraz da böyle kaybedilmedi mi? Ama Giovanni van Bronckhorst öyle yapmadı işte. Oyuncularını -Ersin ve Muçi- savundu; “Böyle taraftar stada gelmesin” dedi. Ve sözleri bomba gibi patladı. İlk kez görülen bir şeydi bu. Çünkü “taraftara” tavır alınamazdı. Nitekim anında medyada ve işsiz hocalarda “Taraftara karşı çıkanın sonu hayırlı değildir” gibisinden eleştiriler yükseldi. Gerçekten inanılmaz. Maçta kendi oyuncusuna küfreden taraftarın yaptığına mı bakacağız yoksa “Bu taraftarlık değildir” diyen kişiye mi bakacağız?

BİR DÜŞÜNSENİZ!

Ayrıca sürekli olumsuzluklardan beslenen bir toplum olmamız da bu tarz yıkıcı tavırların önemli bir nedeni. Kendi yetersizliklerimizi, eksiklerimizi başkalarının yanlışlarıyla örtmeye çalışıyoruz. Ve kolay adam harcıyoruz. Baksanıza Gio Hoca için kazan kaynamaya başladı bile. Siz kusuru Bronckhorst gibi kendini Avrupa’da kanıtlamış hocada aramak yerine bir kendinize mi baksanız acaba? Şöyle bir geri çekilip, ona buna sallarken, bu tavrın kime yaradığını bir düşünseniz...

Cumhuriyet/ Gülengül Altınsay

{ "vars": { "account": "PASTE_ANALYTICS_ACCOUNT_ID" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }