Muhammet Karakaya: Beşiktaş futbol takımının son zamanlardaki kötü gidişatı ve hedefsiz kalması, Serdal Adalı'nın Mayıs ayındaki başkanlık seçiminde tekrar seçilmesine engel olur mu?
Atıf Keçeci: Olmaması gerekir. Serdal Adalı talip olduğunda, Hasan Arat'ın bırakıp kaçmasından sonra takımın zaten ligdeki durumu belliydi. Bir iddiası kalmamıştı. Sonrasında puan olarak birkaç basamak yukarıya atlamış olması, zirveye ipi göğüslemesi açısından şansı olmasa da ikincilik şansını devam ettirebilirdi. Türkiye Kupası'nda devam ettirebilirdi. Ama Beşiktaş'ın da seçim gününden itibaren önümüzdeki sezonları. Yalnızca önümüzdeki sezon demiyorum, önümüzdeki sezonları düşünerek. Planlamasını, projelerini ona göre hazırlaması lazımdı. Serdal Adalı'nın bu dönemde Türkiye Kupası'ndan kopmasını bir başarısızlık gibi düşünmem ben şahsen. Yani sadece topun çizgiyi geçtiği hesabıyla kulüp aşkı sevgisi taşıyan insanların gelen değerlendirme yapmaması lazım. Top çizgiyi geçerse iyi yönetim, geçmezse kötü yönetim. Bu benim anlayışıma ters.
Tabii ki özellikle büyük kulüplerin hedefi bir başarı getirmek ancak her sene sadece bir takım şampiyon olabiliyor. Dolayısıyla Serdar Adalı'nın bu kısa döneminden sonra mutlaka 3 sene şansa daha ihtiyacı var. Bugüne kadar fena da gitmiyorlar. Aldıkları İki genç oyuncu, hemen oynamaları eşyanın biraz daha tabiatına terstir. Genç yaştaki insanların ülkelerinin dışına gidip de başarılı olabilmeleri için birçok şartın bir araya gelmesi lazım çünkü değişik bir kültüre geliyor, değişik bir mutfağa geliyor, değişik bir topluma geliyor. Bu adaptasyon süreci çoğunlukla da bir zaman alıyor. O iki genç oyuncunun şimdiden kötü taraflarını görmek abesle iştigal. Ben Metin'i aldığımda on yedi yaşındaydı ama Metin hazırdı. Feyyaz aldığımda Avcılar genç takımında oynuyordu, geldi Beşiktaş'a ilk gelişinde Beşiktaş semtine de ilk defa geliyordu. O gençler bir anda olmadı. Biz Rıza'yı genç takım maçlarına on yedinci adam diye götürürdük.
O adaptasyon süreleri, kamp alışkanlığı, seyahat alışkanlığı… Bunların hepsi zaman isteyen şeyler. Mayıs ayında ben bir adayın başkanlık adayının çıkacağını da düşünmüyorum. Yani çıkmaması lazım. Şu ana kadar adalı yönetime bakıyorum; yönetim olarak derli toplular. Geçmiş dönemdeki gibi sabah erken kalkan futbol şubesi ile ilgili demeç verip, görüş verip, işte idmanlara gidip saha ortasında ahkam kesen insanlar yok. Beşiktaş taraftarı seçim listelerinde isimlerini gören arkadaşlara bir daha rastladılar mı medyada? Ben sadece bu son Göztepe maçından sonra bir arkadaşın açıklamasını okudum, onun haricinde görmedim. Adalı futbol takımına hakim, iyi yapıyor. Özellikle bu geçiş döneminde bir scout ekibi var. Yani önemli bir olaydır, scout ekibi. 80'li senesinde bizim de… O vakit scoutlar falan yoktu. Bizim bir abimiz vardı, Balıkçı Muzafferdi. Namı değer Rauf abi vardı. Onlar genç takım maçlarını takip ederler, semt sahalarına giderler ve oralarda buldukları oyuncuları… Bize örnek Nihat'tır. Rauf abinin Nihat'ı bulup getirmesidir. Mesela benim Metin'i, Kocaelispor'un maçlarını, genç takım maçlarını seyredip, maçlarını idare eden hakemlerden sorardım. Maçlar önünde oynanırdı eskiden, genç takım maçları ve onlardan göze batan oyuncu var mı diye özellikle Anadolu maçlarında sorardım. Biz Beşiktaş'ta scout olayını 80'li senelerde yaşadık. Scout filan değil, oyuncu bakarlardı ve profesyonel kişiler de değillerdi. Onun için o adamların aldığı o iki genç için beklemek lazım, bana göre. Birazcık tanıtımlarından bildiğim kadarıyla, istikbal vadeden gençler. İnşallah olurlar, şans bulurlar. Şimdi Beşiktaş'ın kalan maçlarında ben olsam hocanın yerinde, o gençleri eğer hazırlarsa bir adaptasyon süresi, %60-%70 verimli hale geldilerse, ben zamanla onlara forma veririm. 90 dakika olmasa da zor maç, kolay maç bakmaksızın. Onları alıştırma gibi diyeyim en basitinden ısındırırım. Bu böyledir hemen bir anda hepsi takıma gelip oturup gitmek olmaz. Ben bunların hepsini yaşadım, hepsini gördüm. Serdar Bali sakatlandı orta sahada. Onun elinde o vakit bizim 8 numara dediğimiz, şimdi belki de oynardı Serdar. Ayak bileğinden ciddi bir sakatlık geçirdi ve Milić, Rıza'ya şans verdi. Genç takımda oynayan bir adamdı Rıza ve Rıza oldu. Atom karınca oldu. Tabii Mayıs seçiminde önemli olan, denetleme kurulu seçimi var, disiplin kurulu seçimi var. Özellikle disiplin kurulu ile ilgili dikkat etmek gerekir. Denetleme kurulundaki arkadaşlar, benim çok eski tanıdığım arkadaşlarımız, hepsi konularına hakim, kariyerli arkadaşlarımız. Sicil iyi gidiyor. Bu Mayıs kongresi Beşiktaş için, rekabet açısından çok büyük bir ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Yani bir disiplin kurulu dediğim gibi, o da şimdiki başkan devam etmeyeceğini açıkladı. Tabii devam etmeyecek de kenara mı çekilecek? Yeter, ben bir görev yaptım bir süre deyip. Hayır, Divan Kurulu Başkanlığına aday olacağını söylüyor, söylemiş ve benim de kulağıma geliyor. Olabilir, Divan Kurulu üyesinin başkan olma arzusu taşıması çok doğaldır. O da Eylül ayında, tahmin ediyorum Divan başkanlığı seçimi olur. Mayıs ayı seçim dönemine medyatik açıdan bakacak olursam, çok fazla ekmek çıkmaz. Heyecanlı bir dönem olmaz çünkü mevcutlar iyi gidiyor. Ben değişmeleri için de bir sebep görmüyorum. Disiplin kurulu bırakacağı için disiplin kuruluna adaylar çıkabilir. Burada Ali Rıza Dizdar, avukat arkadaşımız niyetli olduğunu biliyorum. İyi bir heyet yaparsa, disiplin kurulu da kurulmuş olur ve yürür gider Beşiktaş.
duhuliye.com
HABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..