İşte Müslüm Gülhan'ın açıklamaları:

"Türkiye’de futbol manipüle edilen bir oyundur. En başta hakemler üzerinden manipülasyon yapılır. Bu süreç 1990 yılından sonra, özellikle dijital platform ile başladı. O dönem Mesut Yılmaz, Haluk Ulusoy ve Mehmet Ağar ile birlikte Galatasaray bürokrasisi arasında kurulan diyalog ki hala devam eden süreç neticesinde birtakım imtiyazlar kazanan Galatasaray bunu iyi kullandı.

Buradaki temel dayanak, Lise'ye dayalı olan Galatasaray bürokrasisinin kurumsal kimliğinin bozulmamasıdır. Ve sürdürebilir bir yapının süreci kontrol etmesi her zaman avantaja sahip olmasına neden oldu.

Beşiktaş’ın Süleyman Seba dönemindeki naif ve sporun içinde kalarak süreci kontrol etme stratejisi her şeye rağmen sonuç verdi ve birtakım kazanımları tüm bu dezavantajlara rağmen yakaladı. Bugün tüm bu olumsuzluklar devam ederken, 2000’li yıllarda, Süleyman Seba sonrası yönetim ve kadrolar bu yapıya karşı çok başarılı sonuçlar aldığı söylenemez. Bugün bile sadece üst perdeden yapılan yorumların bir karşılığı olmadığı bilinmesine rağmen, algı manipülasyonu neticesinde ‘miş’ gibiyi pazarlamak ancak zaman kazanmaktan başka bir işe yaramamaktadır.  

Kurumsal bir tepkinin oluşması gerek. Ama bu yapının sistemli bir şekilde troller tarafından bozularak, Beşiktaşlı olup yönetime karşı olanların linç edilmesi taraftarlık yapısını parçalayarak takım çıkarlarının korumasına yönelik tek olma talebini boşa düşürmektedir. Demokrasi zor zanaattır. Herkesin görüş ve düşüncelerine saygı duymak ancak kültürel birikimle olur. Çıkara dayalı ilişkiler herkesi her ortamda düşmanlaştırarak ancak mevcut kişisel çıkarların ve kazanımların korunmasını sağlar.

Trabzonspor maçını hakem üzerinden yorumlamanın yanında maçın futbol adına tartışmak lazım! Nerdeyse 80 dakika 10 kişi oynayan rakibe karşı üretkenlikten uzak oyunun tartışılmak gerek. Bu maçta da görünen o ki Al Musrati ve Muçi’ye-3,5 yıllık maaşlar ve bonuslarla-neden toplamda yaklaşık 40 milyon avro verildiğinin tartışılması gerek. Mendes’in bu kadar kulübün içinde olması ve neredeyse tek yetkiliymiş gibi olmasının tartışılması gerek…

Rafa Silva ve İmmobile’nin transferlerini yararları ortadayken ve Fernandesin oyununa bu kadar etki edip onu rahatlatarak kalitesini ortaya çıkartıp daha faydalı hale getirirken, Al Musrati ve Muçi’nin defolarını da o kadar net ortaya çıkartırken bunlar nasıl fırsat transferidir?

Al Musrati yüzünden Demir Ege yollandı. Muçi’inin Semih’i açığa düşürecek kaygısı ortada. Ve hala sürekli merkez orta sahaya neden transfer yapılıyor?

Kaç tane oyuncu ile yollar ayrıldı ve ne kadar bonservis bedeli kazanıldı? Yoksa ücretleri ödenip bedelsiz mi yollandı? BJK bir sivil toplum kuruluşu olmasının yanında, halka açık şirketi vardır. Ve kimse bu kulübün sahibi veya patronu değildir. Yönetim ve başkanlar süreli olarak seçimle iş başına gelirler ve giderler, baki olan Beşiktaş’ın kendisidir. Beşiktaş’ın çıkarları söz konusuysa yapılan tüm harcamaların ve hamlelerin kamuoyuna açıklanması gerek.

Duhuliye.com