“Üye olmadığı halde misafir kartıyla orta yerde dolaşan onlarca kişi...”

"Serdal Başkan sorun ve çözüm ortada, soruna müdahil olup çözmeniz gerekmektedir"

Yüksek Divan'da yargılanacak!!! Divan heyeti!!! Yüksek Divan Kurulu!!! Bu cümleleri duyduğumuzda ne hissederiz? Ben söyleyeyim, İçimizin derinliklerinde çok ciddi çok ketum bir hissiyat başlar...

Ulaşılmaz bir mertebe algısı tüm benliğimizi sarar... Ki hissettiklerimiz düşündüklerimizin içimize yansımasıdır... Doğru hislerle yoğrulmuşuzdur....

Peki, cumartesi günü Beşiktaş Yüksek Divan Kurulu'nda gördüklerimiz neydi? Yazının girişinde saydıklarımla nasılda çarpıştılar.... Hiiiiiiçççç, o vurdu o atladı öbürü ayırdı beriki ayırmadı mevzularına girmeyeceğim....

Çünkü her şey her konu birbiri içinde ben geliyorum diyor.... Mali kongrelerde de defalarca cereyan etti...

Oraya ait olmadığı halde misafir kartıyla elleri cebinde ortalık yerde dolaşan onlarca adam!!! Buna başkanların misafirleri de akrabaları de adamları de...

Neyse ne... Olay olduğunda müdahale edin babında davet edilmiş arkadaşlar.... Divan Kurulu üyesi olmayan her şahsın o salonda ne işi var?

Başkanlar ve muhatap kişiler kendi varlığıyla burada ben varım diyemedikleri için bunlar yaşanmakta... Kendine özgüvenleri sıfır....

Kapıda o kadar sicil micil imzalar kuyruklar oluşuyor, kim gelmiş kim gelmemiş zapta geçiyor, Öbürü arka kapıdan özel servis elinde kahveyle sisteme dahil oluyor...

Serdal Başkan, sorun ve çözüm ortada... Müdahil olmanız ve sorunu çözmeniz gerekmektedir...

MAÇ GÜNÜ KONGRE OLMAZ

Divan toplantıları olsun mali kongre olsun, bildim bileli bu kongreler maç gününe denk getirilir.... Başlarda tesadüf olarak niteliyordum ki sonra öyle olmadığını anladım.... Zaten bu tip kongreler senede iki yada üç kere oluyor

İçlerinde Beşiktaş'ı derinden ilgilendirecek ve etkileyecek ciddi konularda olabiliyor Niye zaman kısıtlanır...?

Daha maça gideceğiz biraz çabuk diye milleti aceleye getiren çok an yaşadım... Örneğin Hasan Arat'a konuşması için 17. sıra verildi, ki tamamen yanlış bir durum...

Beşiktaş'a başkanlık yapmış bir kişinin, hele de beklenilen konuşmayı yapacak olmasından ötürü öncelik tanınması gerektiğini düşünüyorum... Ve devam ediyorum, 17. sıra, saat 16.00 sularına denk geldi...

Konuşsaydı en az 1 saati vardı.. Etti mi sana saati 5... Konuşmalarından mütevellit cevap hakkı doğacak kişiler de var mı? Var...

Sayın Çebi, Sayın Yücel, Sayın Adalı cevap verse, Salondakiler ara sıra konulara müdahil olsa, mevzu suyun içinde iki saat.. Eee!? Saat oldu 7 ...(19:00) Maç başladı.... Ne yapacağız? Tabii bunu siz yetişme süresi başladığında düşünün....

Hadi, hadi, hadi... Bitmez sancılar..... Ne gerek var bunlara? Koy kongreyi maç olmayan bir güne, konuların hiçbiri yarım kalmasın... Yani aceleye getirmesin insanlar kongreleri...

BU KAVGA...

Sayın Hasan Arat'ın kimseye haber vermeden sürpriz şekilde Divan Kurulu toplantısına gelmesinin o salon atmosferindeki düşünce gel-gitlerine mi yazar bilemedim...

BU KAVGA,

Sayın Hasan Arat'ın konuşma yapmak için geldiği toplantıya, saat 11'den 16.00'ya kadar bekletilmesindeki bilinçaltına boşalttığı ve o beş saate yoğurduğu irili ufaklı mevzuların dışa vurumuna mı yazar onu da bilemedim...

BU KAVGA ,

Sayın Hasan Arat'ın konuşma yapmak için süresiz zaman kavramına sahip olduktan sonra, Ben beş saat bekledim onlar da beklesin mantığıyla her konuşacağı konuyu bir sonraki cümleye iteleyerek cevaplanması gereken soruları 10 dakika geçmesine rağmen kadraja almamasının yarattığı 'bizi niye hala oyalıyorsun?' mantığına mı yazar karar veremedim...

BU KAVGA,

Sayın Tevfik Yamantürk'ün, sabahın ilk saatlerinde Sayın Hasan Arat'la yaşadığı sözlü münakaşanın saatler geçtikçe içinde biriktirdiği öfke, ego ve kibiri mi resmeder anlamadım

BU KAVGA,

Bir Divan Kurul'u Başkanı'nın bir evvelki dönem Beşiktaş'a başkanlık yapmış kişiye edilen küfür ve atılan yumrukla nasıl anlatılır ki? Nereden baksan rezalet... Bu kavga başka kavga!!! Yok.... Bu kavga, bu atılan yumruk ne zamandır sarsıntı halinde olan, yeryüzünün Beşiktaş'a ayrılmış kısmında çatırdamalara kadar gitmiştir.. Bu çatırdamalar dev yarıklara dönüşmeden kangren olan kısım kesilip atılmalıdır... Diyor ya şarkıda Sil baştan, hayatı sıfırlamak lazım bazen...

Akşam / Alen Markaryan

Hbr1903

HABER1903 farkını yaşamak için İNDİR..