Aslında maçı tek cümle ile bitirmek mümkün: Beşiktaş kazanacak kadar oynadı, Konyaspor direnebileceği kadar direndi. Sonuç iki fark… Bu.
Siyah beyazlı futbolcular ilk yarıda sonucu alınca, önündeki iki zorlu mücadele öncesi, durumu idare ettiler.
Sezon başından beri bir Semih Kılıçsoy korosu var, hem millî takımda hem Beşiktaş’ta… Nihayet on biri buldu genç golcü... Ne yaptı? Kilidi açan penaltı dışında, İmmobile’nin arkasındaki üçlüden en pasifiydi.
Muçi’nin asistle tanışması, Rafa Silva’nın beş hafta sonra gol atması, El Musrati’nin sahalara dönmesi Beşiktaş için olumlu şeylerdi. Zaten Kartal’ın derdi iç saha değil; asıl dert iki deplasmanda 4 puan kaybetmesi…
Konyaspor’un “ha iki yemişiz ha beş, bari şeref golü atalım” diye saldırdığı anlarda Beşiktaş’ın bulduğu çok net fırsatlarda Muçi, Fernandes ve İmmobile hovardalığının da altı çizilmeli…
Maçta kesik kesik futbol gösterileri vardı. Rafa’nın ince hareketleri, Mert’in tek başına Aleksic, Kramer ve Yusuf ile boğuştuğu anlar, Masuaku’nun çalımları…
Masuaku demişken, her hafta bir şekilde sözü ona getiriyorum. Stoper kadar güçlü, bek kadar hızlı, on numara oynayacak kadar teknik… Maçın adamı yapmayayım da ne yapayım?
Ali Çamdalı, kısa teknik adamlık kariyerine rağmen Konyaspor’u takım yapmış. Topla oynamayı iyi biliyorlar. Dünkü şanssızlıkları Beşiktaş’la dış sahada oynamalarıydı.
Bu sonuç moral oldu Kartal’a, zorlu Lyon ve Galatasaray deplasmanları öncesi… Asıl maçlar onlar…
Maçın adamı: Arthur Masuaku
Türkiye Gazetesi/ Sadık Söztutan