İşte Tekinoktay'ın açıklamaları:
"YÖNETİMİN MEŞRUİYETİ TARTIŞILIR HALE GELMİŞTİR"
Ahmet Nur Çebi ile Divan Kurulu Başkanı Yamantürk arasında yaşanan gerginlik ve genel üslup benim için pek sürpriz değildi.
Burada dikkati çeken ne yazık ki Tevfik Yamantürk ve Ahmet Akpınar’ın söyledikleridir. Tevfik Yamantürk’ün Divan başkanlığından ihraç edilmesi için yapılan eylem ve girişimler inanılır gibi değil. Beşiktaş gibi bir kulüpte böyle bir şeyin yaşanması çok büyük bir talihsizliktir.
Düşünün, kendi divan başkanını ihraç etmek isteyen bir yapı... Zaten bir önceki divan başkanına da bir başka teşebbüs yapılmıştı.
Disiplin Kurulu başkanı Ahmet Akpınar’ın, divan başkanlığı seçimlerinden 3 hafta önce bir yöneticinin kendisini arayarak ‘Tevfik Yamantürk’ü birisi şikayet edecek, sen hemen karar ver’ diyerek bir operasyon daha yapılmaya çalışıldığını ifade etmesinin tarifini yapmak çok zor.
Ahmet Akpınar ikinci operasyonun yapıldığını söylerken, ilk operasyondan hiç bahsetmedi!
Ahmet Akpınar’ın “15 gün savunma süresi var” diyerek verdiği cevap da çok ilginç. Operasyon yapıldığını söylediğiniz olayın karşısında sizin cevabınızın “15 gün süresi savunma süresi var” mı olması gerekirdi? Disiplin Kurulu başkanına bir yönetim kurulu üyesinin böyle bir telefon açması olayın ne vahim bir boyutta olduğunu gösteriyor.
Ahmet Akpınar’ın konuşması bitiminde Fikret Orman ve Ahmet Nur Çebi yönetiminin muhalifi, şimdinin Yönetim Kurulu üyesi olan Seyit Ateş’in Disiplin Kurulu Başkanı Ahmet Akpınar’a “yalan söylüyorsun” demesi de işin bir başka ilginç boyutudur.
Görülen şudur ki; Divan Kurulu Başkanı, Disiplin Kurulu Başkanı, Ahmet Nur Çebi ve yönetimi, hem Yıldırım Demirören hem de Ahmet Nur Çebi’nin ikinci başkanı olan eski DGM Savcısı, hepsi bir çekişme içine girmiş.
Bunların hepsinin tek ortak noktası ne biliyor musunuz ?
Hiç birisinin;
Zamanında Ahmet Nur Çebi’nin “Beşiktaş’ın 95 milyon doları uçmuş”, Fikret Orman’ın da “KPMG raporlarında FULYA DAVASI niye yok arkadaş” dediği Fulya ile ilgili tek bir kelam etmemiş olmalarıdır.
Bu kadar hukukçunun bulunduğu yerde Beşiktaş tarihinin en önemli hak davasında hepsinin sus pus olması doğal mı?
Bakın hepsi dost ve hatta kendi deyimleriyle aile dostu. Şimdi bu kişilerin hepsi birbirlerine girmişler.
Konu ne? Kim kimi nasıl ihraç edecek...
Gelinen noktaya bakın… Beşiktaş’ın ne geçmişi ile yüzleşmesi ne de geleceğinin muhasebesinin yapılması ile ilgili tek kelime yok.
Ahmet Nur Çebi’nin Divan kurulunda canı sıkılıp Tevfik Yamantürk’e cevap veremediğinden iki gün sonra “Tevfik Yamantürk’ün başkan adaylığı niyeti varsa gerekçeleriyle bunu ifade etmeli. Hem camiada görev yapıp hem muhalefet yapmak olmaz.” demesi bir başka trajikomik durum.
Eee Fikret Orman döneminde siz ikinci başkan iken, Beşiktaş şampiyonluğa giderken neden Fikret Orman ile kavga gürültü çıkarttınız? Hem görev yapıp hem Fikret Orman’a niye muhalefet yaptınız?
Neden 2019 Mayıs ayında Fikret Orman’ın karşısına çıkmaya cesaret edemediniz ?
Ahmet Nur Çebi yine “Altı ay önce bir seçim yaşadık. Seçimden önceki dönem herkesin o seçime katılmasını istemiştim. O gün o seçime katılmayanlar şimdi seçim havası yaratmak istiyorlar.” diyor.
Peki siz neden 2019 Mayıs ayında Fikret Orman karşısına olağan seçim varken girmediniz de 3 ay sonra o da başkanlık adaylığı başvurusunun son gününde son dakika da kendi deyiminizle “Dolduruşa gelip aday oldum.” dediniz?
Şimdi bunları yapan kişi millete neden birkaç ay önceki seçimde aday olmadınız diyor…
Gerçekten müthiş…
Neticede Beşiktaş’ta ciddi bir yönetim zaafiyeti oluşmuştur. Seçimle göreve gelen kurullar mevcut yönetim kurulu başkanı ve bazı yöneticilerle kişisel kavga gürültü içindeler. Ahmet Nur Çebi yönetiminin meşruiyeti artık tartışılır hale gelmiştir.
Yönetim kuruluna gelince kendi yönetim kurulu üyesi ile birbirlerine “yalan söylüyorsun-mahkemeye” ver gibi ithamlarında bulunan konuşmanın öncesi kürsüye gelen disiplin kurulu başkanını genel sekreterin alkışlıyor olması bile yönetim kurulu üyelerinin olan bitenden bihaber olduğunun göstergesi değil mi?
"BORÇ NEREDEN TUTSANIZ ELİNİZDE KALIYOR"
Borçlanmanın mazeretinin pandemi olarak gösterilmesi tek kelime ile komik. Bir taraftan da 14 yabancı limiti varken 18 yabancı ile kontrat yapıyor sonra da “Kullanamadığımız futbolculardan 700 milyon lira zarar ettik” diyor.
Üstelik bu zarar kalemlerinde 1,5 yılda 5 antrenör ve 30’a yakın yardımcı antrenöre ödenen maaşlar ve tazminatlar yok..Tabi zarar kalemlerinde sadece Abdullah Avcı, Valerien Ismael ve yardımcılara ödenen tazminatlar olmadığı gibi Ruiz, Karius vb oyunculara ödenen tazminatlar da hiç yok.
Ayrıca Dorukhan ve Aboubakar gibi bonservis değerleri olanların zarar maliyeti hiç akıllarına bile gelmiyor.
Çünkü hiçbirinin futbolun iktisadi değerlerinin nasıl oluştuğundan haberleri yok.
Çebi kendi deyimiyle “Hırvatistan’dan 50 bine futbolcu alıp 5 milyon euro’ya satıp kar ederiz” borcu bitiririz diyor.
Sanki futbolcular stadyum veya inşaat yıkımlarından çıkan hurda demir.
Bir de aynı cümlenin içinde “Şampiyonlar Ligi kupası almak istiyorum” diyor.
Doğru; 50 bine Hırvatistan’dan futbolcu alıp 5 milyona satarak Şampiyonlar Ligi kupası alınır…
Herkes de öyle yapıyor, Real’in Modric ile yaptığı gibi…
Peki adama “Senin elinde Hırvatistan milli takımın stoperi vardı, Afrika’nın gol kralı vardı.. Sen bunları kaça sattın” diye sormazlar mı!
Ayrıca pandemi biteli neredeyse 1 yıl- 1,5 yıl oldu.
Uzun zamandır seyircili oynuyorsunuz…
Peki siz bu sürede ne yaptınız?
“Ljajic 220 milyon lira, Lens 240 milyon lira, Douglas 80 milyon lira, Boyd 180 milyon lira kulübe yük olmuştur.” diyor Çebi…Peki N’Sakala, Pjaniç, Batshuayi ve 1 yıl evde oturan Alex Teixeira için ödediğiniz milyonlarca euro zarar nerede ?
Bir de Sergen Yalçın’ın şampiyonluk yaptığı takıma bu kadar transfer yapıp ligi 6. bitirdiniz…
Hala neyi konuşuyoruz…
Bakın Bayern Münih kulübü, 2020-21 sezonunda 665 milyon 700 bin euro gelir elde ettiğini açıkladı. Futbolcuların yönettiği kulüp geçen yıl 5 milyon avro olan vergi öncesi net karını bu yıl 20 milyon eurolara çıkardı.
Neden onlarda futbolcular yönetiyor kulüp kara geçiyor; neden bizde müteahhitler ve sözde iş adamlarının yönettiği kulüp borç batağına giriyor biliyor musunuz ?
Çünkü 295 bin üyesi olan Bayern’de başkanları seçenlerin iradesi hiç bir zaman manipüle edilemiyor…
Ayrıca Ahmet Nur Çebi mali tabloların açıklandığı divan toplantısında “çalışanlara, futbolculara borcumuz yok” diyor ama 2022 raporunda 574 milyon TL çalışanlarla ilgili vergi borcu, 205 milyon TL ise çalışanların kendilerine olmak üzere toplamda 779 milyon TL‘lik borç gözüküyor…
Sizin anlayacağınız borç konusunun neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
"ARAT'IN ADAY OLACAĞINI SANMIYORUM, YAMANTÜRK İSE..."
Daha önce “Ben bu hakkımı kullandım. Ben olan biteni takip eder, düşüncelerimi söylerim, benden sonra gelecek nesilleri aydınlatırım.” diyen Hasan Arat’ın tekrar seçimlere gireceğini sanmıyorum.
Tevfik Yamantürk’e gelince, son divan toplantısında yaptığı çıkış camianın içinde ciddi bir karşılık buldu. Bu çıkışın Beşiktaş’ta kendisi için bir kıvılcım etkisi yarattığı kanısındayım.
Bunu değerlendirebilir…
"TAKIM KURMAK MENAJERLERİN VE PASSOLIG MÜDÜRÜNÜN İŞİ DEĞİL"
Beşiktaş’ı geçici olarak yönetmek için yetki alan sorumlular geçen yıl ve bu sezon transferde çok büyük yanlışlar yaptı. Takım kurmak menajerlerin ve passolig müdürünün işi olmamalı.
Zaten bu nedenle kulüp futbol işletmesinden sürekli zarar ediyor.
Asırlık güzide kulübümüz boşta kalan oyuncuların maaşlarını ödeyen menajerlerin pilot takımı haline dönüştü. Bu sadece para ve prestij değil aynı zaman da öz-kaynak kaybıdır.
Adeta Futbol AŞ’deki sermayemiz sistemli olarak buharlaşıp gidiyor.
Umarım Ahmet Nur Çebi görevden ayrılırken, kulübü teslim aldığı borç miktarıyla genel kurula teslim eder.
"AMATÖR BRANŞLARDA ÖNCELİK..."
Bir kere amatör branşlarda başarılı görecelidir.
Amatör branşlarda öncelikle iyi sporcu, iyi insan, iyi Beşiktaşlılar yetiştirmeliyiz.
Sporun tüm ruhunu onlara verebilmeliyiz. Bunun için de önce yöneticilerin iyi insan ve iyi sporcu olma prensiplerini bilmeleri gerekir.
Beşiktaş ruhunu ve büyüklüğünü hissetmeleri şarttır.
Beşiktaş’ı kendine muhtaçmış veya kendine muhtaç olmuş gibi göstererek kimse büyüyemez.
Kendini Beşiktaş’tan güçlü ve zengin görenler ödedikleri ve sorumlusu oldukları tazminat ve borçları ödemek için ne yapıyorlar?
Kulübümüzün divan toplantılarına bakın…
Bir divan toplantısında kulübün en eskilerinden ve en kıdemlilerinden olan bir büyüğümüz Atıf Keçeci’ye saldırıldı.
Bir Kongrede kongre divanlarını yöneten Ali Rıza Dizdar’a saldırıldı.
Bir başka kongrede peşin borçlanma konusunda genel kurula mali uyarılar yapan değerli bir insan ve finans uzmanı Tamer Mert’e "Allah belanı versin" denildi.
Bunları seyreden amatör sporcularınız, gençleriniz, çocuklarını neler hisseder?
Neler düşünür?
Düşünün bunlar bir de sporda şiddet yasası varken oluyor…
İşin önce buralarda çözülüp sonra sporcu kaynağını yaratacak bir sistem ve eğitim modelinin kulübümüzde inşa edilmesi gerekir…
Bunun içinde önce Şan Ökten ve Süleyman Seba’nın verasetine sahip çıkmamız gerekir…
Duhuliye.com