Beşiktaş’ın içinde bulunduğu maddi ve manevi durumdan şikayetçi olmayan, suçlu olarak hedef gösterilmeyen kalmadı dersek yanlış olmaz.

Evet, bu duruma gelmemizden herkes şikayetçi, buna Genel Kurul Üyeleri tarafından seçilerek gelen başkanlar da dahil.

Peki, bugün bile Beşiktaş’ı bu duruma getirenlerin kapıları hâlâ çalınıyor mu?

Acı ve mutsuzluklarla yaşadığımız 24 senenin ardından, gelen başkanların etrafındaki kişilere bir bakın, göreceksiniz ki! Başkan kim seçilirse seçilsin fark etmeksizin, kim gelse onun yanında olup, seçilmiş yönetim gittiği zaman, hemen bir diğerinin yanına geçip, sanki daha evvel onu desteklememiş   gibi gezinenlerin bu tabloda hiç mi suçu yok?

Haber siteleri ile uğraşan, doğru haber yapanları itibarsızlaştırmaya çalışanlar çok mu masum?

Sürekli eski yönetimi kötüleyen, geldikleri zaman doğru icraat yapmayanlar, başa gelirken verdikleri sözleri tutmayanlar, hepsi haklıda bir tek haksız olan onları haklı eleştirenler mi?

Beşiktaş’ı maddi ve manevi anlamda bir düzlüğe çıktığını görmek istiyorsak, dileğimiz ve amacımız bu ise artık Beşiktaş’ı bugün içinde bulunduğu ortama sürükleyenleri içimizden ayıklama zamanı gelmiştir. Bu kişiler Beşiktaş içinden ayrılmaz ise Beşiktaş her geçen gün öncelikli manevi anlamda çökmeye devam edecek sonrasında ise bugünkü mali tablonun daha da vahim hal aldığı günleri görecektir.

Onlar için tek gerçek Beşiktaş değil, Kendileri gibi olmayanları itibarsızlaştırmaya çalışmaktır.

Beşiktaş’ta işlerin yolunda gitmediğine inanan çok önemli bir kitle var. Bu kitlenin eleştirilerine önem verilmesi ve kulak ardı edilmemesi gerekiyor.

Sürekli iç düşmanlara vurgu yapılmamalıdır.  Artık iş öyle bir hale geldi ki; her eleştiri yapan Beşiktaş düşmanı ilan ediliyor. Bunun doğru bir bakış açısı olduğunu düşünmüyorum. Kişisel kinleri bir tarafa bırakmalıyız eğer söz konusu Beşiktaş ise gerisi teferruat olmalı.

Bizler yazıyoruz uyarılar yapıyoruz ama hiçbir kıymeti ve önemi olmadığını üzülerek görüyoruz. Maalesef yazan yazdığıyla konuşan konuştuğuyla kalıyor. Bunun sebebi bu camianın kimyası bozulmuş nasıl düzelir mevcut şartlarda her geçen gün zorlaşıyor. Seçim zamanı geldi Beşiktaş’ın değil kişisel menfaatlerin nasıl yarıştığını tekrar göreceğiz...

Süleyman Seba'dan sonra her geçen yıl Beşiktaş'ın kimyasını bozdular... Kimyası bozuk bir camiada da Başkanlar değişse bile iktidarda hep aynı kişiler oluyor...

Şu an öyle bir durumda ki kulüp nereyi tutsak elimizde kalıyor... Bundan daha kötü ne olabilir ki...

Egolar, kişisel beklentiler, sadece kendinin ve yakın çevresinin çıkarlarını düşünmek, liyakate ve donanıma saygı göstermemek, yetişmiş kaliteli insanları sistemden dışlamak, onları itibarsızlaştırmaya çalışmak, o koltuk ve görevlerde kalabilmek için türlü entrikalar üreterek gelinen durum ortada.

Kabul etmek lazım öyle bir sistem kurulmuş ki gelen gideni aratıyor değişmiyor daha kötüye gidiyor, 24 senedir hep böyle olmadı mı? Bu sistemin değişmesi için ‘sağlam bir irade’ gerekiyor, sonra insan yetiştirmemiz.  Bunun için de insana yatırım yapmamız gerekiyor ama omurgası sağlam, bilgili, donanımlı ve global düşünebilen, yetenekli insanlara.

Böyle bir sistemin oluşmasının zor olduğunu biliyorum, hatta çok zor olduğunu da yeter ki irade ve kararlılık ile bir yola çıkılsın. Oyun bozulacaktır. Ülkemizin sporu ancak böyle kalkınır. Yoksa günlük başarılar, dönemsel çıkışlar dışında sürdürülebilir bir başarı ve sistem ütopya olarak kalır.

Haydi artık bu sistem bağımlılığının uyuşturduğu bünyeleri, uyuşmuş beyinleri rehabilite edelim. Sağlam bir irade ile sporumuzu topyekûn kalkındırmak için mücadele verelim. Zoru bozalım çünkü artık hastanın organ yetersizliği en kötü noktada. Hatta neredeyse beyin ölümü de gerçekleşmek üzere.

Masis Kuyumcu

duhuliye.com/ özel haber

Hbr1903