UEFA Avrupa Ligi play-off turunda Beşiktaş 3-3 berabere kaldığı maçın rövanşında sahasında İsviçre ekibi Lugano’yu 5-1 mağlup ederek adını Avrupa Ligi lig aşamasına yazdırdı.

Mücadele sonrası Milliyet Gazetesi yazarı Attila Gökçe siyah-beyazlı ekibi ve karşılaşmayı değerlendirdi.

Büyük eğlence / Attila Gökçe

Futbolun sıkıntıdan eğlenceye döndüğü anlar da varmış.
Beşiktaş herkese hatırlattı… Önce hayatın zor, mutsuz, keyifsiz görüntülerini sundu ilk yarıda…
Sonra coştu… Oyunsa oyun… Skorsa skor… Golse gol yani… Hem de aşçının “bol kepçe”si gibi. Doyurucu bir servis yaptı. Peş peşe attı, keyifle çaktı.

'TARİHİN SUSACAĞI ZAMANLAR VARDIR'

İsviçre’deki ilk maçta 3-1’den 3-3’e takılan Beşiktaş, benim gibi o günleri görenler için Avrupa’da hayal kırıklığı serisini yaşayanlara yine “acaba mı” dedirtti. Rövanşı bekleyene kadar kötü olasılıklar da katıldı hesaba. Yine de umutlu itirazlar vardı: “Olur mu? Son yılların en iyi, en keskin, en üretken, en ezici takımı bu… Tarihin de susacağı zamanlar vardır. Yeni sayfalar yazılır.”

Lugano karşısında hepsi de iyi oynadı. Gevşemeden, koşarak, işlerini ciddiye alarak. İkili mücadelede, alan boşaltmada ya da kapatmada ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştılar.

Peki gecenin gösterisi hangisiydi?

Söyleyelim: İlk yarıda (7. dakikadaki Immobile golünden sonra) akıl almaz gol kaçırma şovuydu. Önce Rashica, sonrasında Immobile, Semih, Gedson filan…

Aklınıza kim gelirse!

İkinci yarı başladığında diş göstermeye çalıştı Lugano. 59’da Vladi ile 1-1’i bulup ümitlendiler, rahatladılar, birazcık da şımardılar.
Sen misin, dedi Beşiktaş… Gedson, Rafa Silva, Immobile, Salih… Attıkça attılar.

Beşiktaş otobüsünü UEFA Avrupa Ligi’ne kaldırdılar.

'EN İDDİALI ŞAMPİYONLUK ADAYŞARINDAN BİRİ'

Dün geceki Beşiktaş, maçın dışına taşan gerçekleri de sergiledi: 1) Sezonun en iddialı şampiyonluk adaylarından birini izledik. Artık meydanı boş bırakmayacaklar gördük. 2) Çok uyumlu, disiplinli, yaratıcı ve mekanik bir takımı izleyeceğiz. Peşini bırakmayalım. 3) Bu takımda Immobile de var Hekimoğlu Mustafa da. Rafa Silva da var, Semih Kılıçsoy da.

Dün son gole çok sevindim. Salih Uçan attı. Ben özlediğim çocuğu gördüm, o da futbolu unutmadığını gösterdi.

Eh, bu kadar güzellik herkesi mutlu etmeye yeter!

Bronchorst’a da bravo, Beşiktaş’ın teknik kurmaylarına da. Yöneticilere de. Ama en büyük alkış “vazgeçmeyen” taraftarına! Bravo yani!

Milliyet