Bundan yaklaşık 28 yıl önce, 5 Nisan 1992 günü Beşiktaş’ın gencecik bir futbolcusu için dönüm noktası hüviyetindeydi.
Bıyıkları henüz terlememiş o genç adamın ismi Sergen Yalçın’dı... Metin-Ali-Feyyaz-Rıza gibi yaşayan efsanelerle dolu siyah beyazlı ekip, üst üste üçüncü şampiyonluğuna koşarken, nisanda kritik bir Konya deplasmanındadır. Maç golsüz sürmektedir, takımların o yıllarda sadece iki oyuncu değişikliği hakkı vardır ve o ana kadar hiç dakika almamış Sergen kulübede umutsuzca oturmaktadır. Efsanevi İngiliz teknik adam kulübeye yönelir, ona hazırlanmasını söyler ancak Sergen kendisine seslenildiğine inanamaz. Zira kulübede, onunla aynı pozisyonda oynayan pahalı bir yabancı, Polonyalı milli Zejer de oturmaktadır. Gordon, Konya’da son bölümde oyuncu değişikliği hakkını Sergen’den yana kullanır. Sergen ceza yayı üzerinden şık bir vuruşla takımını öne geçiren golü atar ve efsanevi kariyeri başlar o gün.
GELDİĞİ YERİ UNUTMADI
Dünkü maçın gidişatından bağımsız olarak, sol bekte 2001’li Rıdvan’ı izlerken o Gordon Milne ruhu geldi sürekli aklıma. Beşiktaş’ın oldukça zengin olan, bir yerli bir yabancı ası bulunan sol bek bölgesinde pandemi dönüşü Rıdvan’ın oynaması, Sergen Yalçın’ın 28 yıl önce geldiği yeri unutmadığı hissiyatını verdi bana.
Beşiktaş’ın mâli durumunu düzeltmek için kampanyalar yaptığı şu dönemde de ihtiyacı olan şey, tam olarak bu. Yalnız Beşiktaş’ın 90’ların başındaki takımdan devşirmesi gereken tek şey Gordon ruhu değil. İlk 11’de daha az koşucu, daha fazla yetenekli futbolcuya ihtiyaçları var bence. Dün ilk devrede yüzde 73 topla oynadılar. Sürekli üçüncü bölgede topu gevelediler ama yaratıcılıktan uzak tek tip oyuncu profiliyle verimsiz bir durumdu bu. İkinci yarıda Ljajic’lerinNkoudou’ların girmesiyle verim arttı, peş peşe pozisyonlar da bulundu ama iki farktan geri dönmeye yetmedi bu baskı. Antalya’nın ön tarafındaki yetenek havuzunun, Beşiktaş’tan zengin gözükmesi enteresan.
SİNAN'IN GOLÜ DERSLİK
Sergen Hoca muhakkak hafta içi video gösterimli çalışmalar yapacaktır ama ben de değinmeden edemeyeceğim. 15’inci dakikada Beşiktaş’ın Sinan’dan yediği golde siyah-beyazlılar içeride 5’e 2 durumdalar. Ve tek bir Sinan elini kolunu sallayarak, bomboş atıyor golü. O gol, Beşiktaş için adeta bir yerleşim faciası.
GÜVEN'DE SİNAN'I GÖRDÜM
Güven Yalçın’ın yeteneğinden kimse şüphe duymuyor. Yaşının üstünde bir oyun olgunluğu ve kaliteli bir kumaşı var. Ancak birilerinin Güven’e kumaşına çok fazla güvenmemesini, eğer bu ciddiyetsizlik ve tembelliğini sürdürürse kısa süre içinde kendini bambaşka bir habitatta bulabileceğini hatırlatması lazım. Dün onun ilk 45’teki doz aşırı özgüvenli ve gamsız hareketlerini görünce zihnim beni 2015-16 sezonunun sonundaki Sinan Gümüş’e götürdü. Aynen Güven’in geçen yıl yaptığı gibi sezonun sonunda bir hat-trick yapıp kamuoyunu mest etmiş, ancak daha sonra yeteneğinin hakkını vermeyen bir gamsızlık belasına düşmüştü.
Sinan Gümüş geç de olsa toparlandı, bugün Antalyaspor’da bambaşka bir Sinan izliyoruz. Ancak şu anda 21 yaşında olan Güven Yalçın da yıllarını aynen Sinan gibi yeteneğine güvenerek geçirmeyi düşünüyorsa hata eder. Süper Lig’de onunkine benzeyen sayısız hikâye seyrettik maalesef. Sizi bir yere getiren yeteneğinizdir ama orada kalmanızı sağlayacak yegâne şey, karakteriniz olacaktır.
BU BİR FIRSAT FİKSTÜRÜ
Cuma günkü puan tablosunu dikkate aldığımızda, Beşiktaş’ın önündeki altı rakibinin sıralamaları şöyleydi: 11’inci, 10’uncu, 14’üncü, 18’inci, 13’üncü ve 15’inci... Beşiktaş’ın son sekiz rakibinin sıralama ortalaması 12 buçuk... Ve Gaziantep’le birlikte en iyi fikstüre sahipler. Antalyaspor’la başlayan fikstürün bu dönemeci, Abdullah Avcı’nın da beşte beş yaptığı bölüm. Yani aslında Sergen Yalçın için de önemli bir fırsat. Bence Beşiktaş yönetimiyle Sergen Yalçın da bu fırsatın farkındalar ki, dünkü maçta ilk 11’de Ersin, Rıdvan ve Güven’e şans vererek 2020-21’in kadrosunu şekillendirme niyetinde olduklarını gösterdiler. Bu duyguyu korumalılar.
LENS-N'KOUDOU İÇİN UTANÇ VERİCİ
Sevgili Güntekin Onay sık sık dile getiriyor Diaby’nin yetersizliğini. Dün de şaşırtmadı, düşük teknik kapasitesinden pasajlar sundu yine. Eğer ben N’koudou veya Lens olsam, bana bir zamanlar bir Premier Lig kulübü 10 milyon bonservis ödemiş olsa, şu Diaby’nin arkasında yedek kaldığım için utanırdım doğrusu.