Belki de FIFA ve konfederasyonlar, 2020-21 sezonunu lağvettiklerini açıklamak zorunda kalacak. İçinde bulunduğumuz sezonun ismi de ‘2019-2021’ olacak. Aslında bir bakıma da bu bir öze dönüş rotası. Zaten futbol, hayatımızda gereğinden fazla yer tutmuyor muydu?
Şu anda global futbol ailesinin yaşadığı travmaya, psikolojide ‘Kübler Ross Modeli’ deniyor. İnsanlar, büyük bir yasla karşılaştıklarında bunu beş aşamada yaşarlar: “İnkâr, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme.” Biz global futbol kamuoyu olarak inkâr ve öfke aşamalarını yaşadık. Ancak hâlâ pazarlık evresini geçememiş görünüyoruz. 196 ülkeye yayılmış, bir milyon vaka ve yüz bin ölüme doğru hızla ilerleyen bir salgın yaşıyoruz ve hâlâ gündemimiz, futbolu seyircili oynamak! Bence futbolun tekrar seyircili oynanması artık bu sezonun değil, gelecek sezonun meselesi.
KONTRATLAR
Malum, futbolcuların kontratları dünyanın hemen her yerinde 30 Haziran’da bitiyor. Evet bir ‘fors majör (savaş, grev, doğal afet gibi mücbir sebepler)’ çıkışı var. Ancak Marca gazetesi, bu çıkışın hukuken komplikasyonları olabileceğini iddia ediyor. 30 Haziran’da kontratları biten futbolcular var. 1 Ocak’tan itibaren başka kulüplerle görüşme yapmalarına statü izin verdiği için, 1 Temmuz’da hazır kontratları devreye girecekler var. Ligler temmuza sarkarsa, mesela Achraf Hakimi 1 Temmuz’da kimin futbolcusu olacak: Elinde süresi geçmiş bir kiralama kontratı bulunan Dortmund’un mu? Oyuncunun 2022’ye kadar sözleşmesine sahip Real Madrid’in mi?
FEDAKARLIK ŞART
FIFA bu konuyu nasıl çözerse çözsün, kesin olan bir şey var: Üst düzey futbolcuların kontratlarından fedakârlık etmeleri gerekliliği. Kulüpler şu anda zengin futbolcuların lüks hayatlarından önce, aşçının, masörün, fizyoterapistin maaşını düşünmek zorunda. · Futbolcu kontratlarının durumu ne olursa olsun, herkes bu sezonu bir şekilde bitirmek istiyor. Guardian’ın ulaştığı bir yetkili, Premier Lig’in ülkeye yarattığı toplam vergi kaynağının 3,3 milyar pound olduğunu söylüyor. Ve böyle bir gelirden devletin vazgeçmeyeceğinden.
SEYİRCİSİZ FUTBOL
Yani kesin olan şu: Büyük sermaye sahipleri, ne yapıp edip bu sezonu oynatmak istiyorlar. O durumda da tabii ki 1 numaralı formül, seyircisiz maç olarak öne çıkıyor. İngiltere Profesyonel Futbolcular Birliği CEO’su Bobby Barnes, futbolcuların seyircisiz futbol fikrine alıştıklarını söylüyor. Bundesliga Kulüpler Birliği Başkanı Christian Seifert da sezonu bitirmek için tek seçeneğin seyircisiz futbol olduğunu açıkladı. Üzülerek söylemeliyim ki, Süper Lig’in de önünde seyircili futbol gibi bir çıkış yolu yok. Ben sadece bu sezonun değil, gelecek sezonun dahi seyircili başlayacağı konusunda şüpheliyim.
LİGLERİN BİTİRİLMESİNE YÖNELİK OLASI SENARYOLAR
1- İNGİLİZ HAFTASI MODELİ
Süper Lig’de bitime 72 maç var. Bundesliga 82, Premier Lig 92, La Liga’ysa 110 maç sonra tamamlanacak. Ligleri tamamlayabilmek için en iyimser senaryo, İngiliz haftası modeli (yani haftada 2 maç günü modeli). Ancak ben bu ihtimali aşırı iyimser ve çok zayıf görüyorum.
2- PLAY-OFF SİSTEMİ
Her ligin kendine uygun play-off modelini yaratmasıyla sezonun ivedilikle tamamlanması. Mesela İtalya ya da Türkiye için beşli bir şampiyonluk grubunun oluşturulması. Herkesin tarafsız sahada dörder maç daha yapıp, toplam 10 müsabakada şampiyonluk kupasının ve Avrupa biletlerinin dağıtılması. Ancak Süper Lig gibi puanların çok sıkı olduğu bir turnuvada bu metot, (orta sınıf takımların haklı itirazları olacağı için) imkansız gibi.
3- SEZONUN BU HALİYLE BİTİRİLMESİ
John Hartson, İskoçya’da Rangers’ın mağlubiyeti kabul edip şampiyonluğu Celtic’e vermesi gerektiğini iddia ediyor. Brescia Başkanı Cellino ise sezonu ‘uğursuz’ ilan etti ve “Bana şampiyonluğu bile verseniz istemem. Bu sezon vebalı. Tek yol bu sezon yok saymak” diye konuştu. Alman Express Gazetesi bu görüşte: Bu sezon tamamıyla yok sayılmalı, şampiyonu ya düşeni olmamalı. Gelecek yıl 1. Bundesliga, 22 takımla oynanmalı.
4- BÜYÜK TURNUVA MODELİ
Güvenli birkaç kent ya da birkaç stat belirleyerek, iki günde bir maç oynayarak ligi sadece haziran ayı içinde, hatta 20 günde bitirmek. Takımların her birinin ayrı bir otelde konaklaması, sadece maç yapmak için statlara gelmesi ve minimum sayıda çalışanla maçların oynanması. Ben olası görmüyorum, ancak illa sezon tamamlanacaksa tüm modeller içinde en makulünün de bu olduğunu kabul etmeliyim.
5- 2020-21'İ LAĞVEDİP 2019-2021 SEZONU YAPMAK
Herkes 2019-20 sezonunun akıbetini konuşuyor. Ancak ben 2020-21 sezonunun bile lağvedilme ihtimali bulunduğunu düşünüyorum. Belki de FIFA ve tüm konfederasyonlar, ortak bir kararla 2020-21 sezonunu lağvettiklerini açıklamak zorunda kalacaklar. İçinde bulunduğumuz sezonun ismi de ‘2019-2021’ olarak değiştirilecek. Hayat normale ne zaman dönerse, ister ekimde, ister şubatta, 2019- 20 sezonunun (liglerde ve Avrupa kupalarında) kalanı rutin bir şekilde tamamlanacak. Ve bu sezon, tarihe 2019-21 olarak kaydedilecek. Tabii ki bu formülde en büyük çıkmaz, futbolcu kontratları... Ancak FIFA, fors majör maddesini devreye sokarak dileyen tüm futbolcuların kontratlarının, yarı ücreti mukabilinde Haziran 2021’e uzamasını teklif edebilir mesela. Kabul etmeyenlere de fesih hakkı ve Temmuz 2021’e kadar bekleme opsiyonu tanınabilir.
KAYIPLAR BÜYÜK OLACAK
Muhakkak ki böyle radikal bir seçim, futbol ekonomisine çok büyük kayıplar yaşatacak. Forma anlaşmaları, sponsorluklar, yayın sözleşmeleri... Muhtemelen futbolcularla kulüpler arasında da ihtilaf dosyaları oluşacak. Ancak yaşadığımız sıradan bir şey değil, bir global salgın. Aslında bir bakıma da bu bir öze dönüş rotası. Zaten futbol, hayatımızda gereğinden fazla yer tutmuyor muydu? Rakamlar gereğinden fazla büyümemiş miydi? Ben tekrar bir futbolcuya 222 milyon Euro bonservis ödenemeyecek olmasından, oyunun petrol ve gaz zenginlerinden temizlenmesinden mutluluk duyarım doğrusu. Evet keşke bunun sebebi bir pandemi olmasaydı... Lâkin son tahlilde hayat, futboldan değerli. Jurgen Klopp’un da gayet haklı bir şekilde söylediği gibi: “Hayır, şampiyonluk filan umrumuzda değil. Eğer liglerin durması, tek bir insanın bile yaşamasını sağlayacaksa, futbolu unutmaya hazırız.” Bence hepimiz yavaş yavaş, insan hayatının yanında bu oyunun ne kadar değersiz olduğunun bilincine varıp, futbolu bir süre unutmaya hazırlamalıyız kendimizi.