İlk dakika dolmadan atılan/ yenen gole rağmen iki durum netti. Antalya fazlasını atacak gibi değildi... Beşiktaş ise yediği erken gol ile ‘maçın hikayesi’ni rakibe verecek bir takıma benzemiyordu. Oysa Süper Kupa finalinde Galatasaray yediği erken gol ile maçı neredeyse terk etmişti! Beri yandan Beşiktaş oyun içinde ‘serbest kur politikası’ izleyen iktisat politikacıları gibiydi! Rakip ön alanda baskıya geldiğinde kalecisi dahil uzun vurarak doğrudan rakip kaleyi hedeflerken, ikinci gol misali, rakip baskıyı gevşettiğinde oyunu geriden kuruyordu. Yine de çözmesi gereken sorunları yok değildi. Örneğin, ilk devre tamamlandığında çoğu Emirhan Topçu kanadından gelen üçüne temas ettikleri 17 orta yapmışlardı. Çok fazla...
Büyük şansı
İkinci devre de farklı başlamadı... Erdoğan Yeşilyurt’un sağ taraftan yükselttiği topta iki Antalyalı’yı arkada unutan Beşiktaş savunması Braian Samudio’nun kafa vuruşunda ikinci golü yedi. Ancak Beşiktaş’ın yanıtı gecikmeyecekti! Zaman tükendikce Antalya’nın da gol olan iki girişim dışında etki koyamayacağı hissediliyordu. Ancak maçın ikinci devresindeki Beşiktaş da pek öyle skoru ve oyunu elinde tutacak bir takım hüviyetinde değildi. Ancak Beşiktaş’ın en büyük şansı hocasının futbolu, haliyle takımını. Çok boyutlu tasarladığını göstermiş olmasıdır. Beşiktaş geliştirmesinin açık olduğu bir iç saha oyunu oynadı. Bunu her düzeydeki yarışmaya göre revize edecektir. Kazanmış olmasına rağmen yine de bu kadar kolay gol yemek sıkıntılıdır. Çünkü her maç bu kadar çabuk döndürülmeyecektir. Bilinir ki, futbolda aslolan gol atmak olduğu kadar, ‘kolay gol yememektir’ de... Sanırım Giovanni Van Bronckhorst da en çok bu derse çalışıp, çalıştıracaktır!..
Cem Dizdar/fanatik